11 Mayıs 2023, Ankara.
Gözlerimi karşımda oturmuş öylece duvarı izleyen Ayas'a diktim. Elimdeki mektupları kenara bıraktığımda Eda'nın gözlerindeki endişeli ifade artık benimde yüzümde vardı. Nigar Balsak'ı tanımaz, Hamit abiyi ise severdim. Ancak ben bile bu kadar etkilenmişken Ayas bu durumdan nasıl etkilenmeyecekti ki?
Anılar oradaydı. Küçüktük. 23 yaşlarında falandım. Harbiyeli olmaktan kurtulup biraz daha kendimizi geliştirdiğimiz için mutluyduk. Üç çocuk hariç. Ayas, Kuntay ve Evren. Birbirleri dışında kimseyle konuşmayan ve benden küçük olan bu çocuklar asla kimseyle anlaşamıyordu. Kız kardeşim ile aynı yaştalardı. Bir gün yine askeriye içinde onlara bulaşmıştı benim yaşıtlarımdan olan bir çocuk. Hakkı idi ismi. Ayas'a bakıp "Şuna bakın. Binbaşı Barça'nın annesiz oğlu buradaymış." Diyerek gülmeye başlamıştı.
Kaşlarım çatılmıştı bu söyleme. Benimde annem yoktu zira. Selvi annem canımdı ama beni öz annemden mahrum bırakmışlardı. Hiçbir çocuk annesinin acısıyla vurulmamalıydı.
Ayas o gün çok sinirlenmişti. Hakkı'nın suratına dik dik bakarak gitmesini bekledi. Kavga edemeyeceğinin, ederse ceza alacağının bilinciydi. Ancak onun aksine öfkesine hakim olamayan dostu Kuntay ayaklanmış ve Hakkı'nın üzerine yürümüştü bile. "Uzak dur ondan!" Diyerek tüm koğuşu inletmişti.
Elimdeki kitabı bırakıp onları izlemeye başladığımı hatırlıyorum. Bir müdahale olması halinde araya girmem gerekiyordu çünkü. "Yalan mı?" Demişti Hakkı daha da ileri giderek. "Annesi tarafından sevilmeyen velet'e kim saygı duysun?"
Bu sefer dayanamayıp ayaklanan ben olmuştum. İleri gidiyordu. "Gücün yeni mezun harbiyelilere mi yetiyor Hakkı?" Demiştim. Hiçbirini tanımıyordum. Bir tek adları vardı bende ama kimseyi kimseye ezdirecekte değildim.
O gün yatakhaneleri gezerken Ayas'ın gözyaşlarına şahitlik etmiştim. O an hâlâ buradaydı. "Ben neyin bedelini ödedim Evren?" Demişti. "Ben annemin sevgisizliğiyle baş etmek zorunda kalacak kadar neyin bedelini ödedim? Ödüyorum?"
Anılardan çıkıp tekrar ona baktığımda gözlerinin Eda'nın üzerine döndüğünü hissettim. "Hadi uyu sen biraz. Dünden beri gözünü yummadın bile."
Başını iki yana salladı Eda. "Uyumak istemiyorum. Sende bugün eve gitme, burada kal." Burukça tebessüm etti Ayas. Eda'nın yanağını sevdi. Normalde buna laf ederdim ama şu anda içimden gelmiyordu.
"Eda haklı," derken mektupları zarfa yerleştiriyordum. "Annenin kimden bahsettiğini de biliyorum ayrıca."
Şaşkınca bana baktı Ayas. "Bana öldü de." Dediğinde başımı iki yana salladım. "Yaşıyor mu?"
"Annen o herifi yok etmek için gizliden gizliye bir tim oluşturmuş. Beş kişilik küçük bir tim. Sessizce, hayalet gibi çökeceklermiş tepesine. Ancak o gün bir terslik olmuş. O terslik ise Alim Koçarslan'ın silah sattığı bir terörist grubunun deneme atışını senin anneninde içinde olduğu o araca yapması. Onları şehit düşürmeleri."
"Kim?" Dedi bu sefer Ayas ayaklanarak. "Bana kim olduğunu bildiğini söyledin, Kor."
"O yarım kalmış görevin dosyasını zamanında arşivde görmüştüm." Dedim. "Korkut Şensoy adı. Annenin babası." Sözlerimin Ayas'ın üzerinde nasıl bir etki yarattığını biliyordum.
"Nasıl? O öldü! Öldü o adam, Kor! Kalp krizi geçirip üç sene önce öldü."
"Ölmedi Ayas. Bizde öyle sanıyorduk. Siz Antalya'da tatildeyken General beni aradı. Yanına gittiğimde öğrendim bende. Korkut Şensoy ölmemiş. Kendini kayıtlarda ölü göstermiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL KOKAN HAYALLER
Mystery / ThrillerSahi büyümek neydi? Büyümek; Bir çocuk kırılganlığında kurulmuş hayaller, temizlenmesi gereken ruhlar, sönmesi gereken yangınlar ve umut adına yapılmış fedalardı. Öyleyse yangınlar, hayallerinden kurtulması gereken bir çocuğa mı aitti; yoksa umudun...