6 Ağustos 2023, Ankara.
Uzun zaman olmuştu ablamla görüşmeyeli. Normalde telefonla konuşur, iletişim içerisinde kalırdık ama son bir senede bunu yapamamıştık. En son deprem zamanı görmüştüm onu. Üzerinden tam 7 ay geçmişti. 7 ay sonra onunla konuşmak, iyi olduğunu görmek bana iyi gelecekti.
Ülkü'nün elini tutmuş otogara ilerliyordum. Sanki bayramda şeker toplamaya giden çocuklar gibiydim. Üzerimde oldukça büyük bir neşe vardı, bu neşem ülküyü de mutlu ediyordu.
Yanağımı öptü sevgiyle. "Çocuk gibisin şu anda, sanki 27 yaşında bir adamın değilde 7 yaşında bir çocuğun elini tutuyorum."
"Ablamı da çocukları da çok özlemişim." Dediğimde ablamın otobüsünün geleceği alana yaklaştık. Bir süre beklemeye başladık. Bir on dakika sonra ablamın ve yeğenlerimin içinde olduğu otobüs yaklaştı. Otobüs yaklaşırken Ablamın küçük oğlu olan Can'ı gördüm. Bizi görmüş bir şeyler anlatırken kıpır kıpırdı. Kocaman gülümsediğinde aynı şekilde karşılık verdim.
Otobüs tam durduğunda ve kapılar açıldığında Doruk'un, "Dayı!" Diye bağırıp kollarıma koşması neredeyse beni ağlatacaktı. Aylardır görmüyordum onu. Doruk 7 yaşındaydı ve onu kucağıma aldığım ilk an daha dün gibiydi.
Onu kollarımın arasına alıp sıkıca sarılırken huzuru bulduğuma yemin edebilirdim. "Dayıcığım!" Dedim sevgi dolu bir sesle.
"Seni çok özledim dayı," dedi yanaklarımı öperken. "Can ile sana bir sürü resim çizdik."
"Öyle mi?" Demiştim ki ablam kucağında Can ile otobüsten indi. Can henüz iki yaşındaydı. "Ablam." Yanına varıp sıkıca sarıldım ona. Kokusunu içime çektim. Tıpkı anne kokuyordu.
"Kardeşim," dedi iç çekerek. "Seni çok özlemişim Evren!"
"Men men!" Can ablamın kucağında hareketlenince onu kucağıma aldım. Yanağından ve saçlarından öptüğümde kıkırtısını duydum. "Mende ösledim dayı."
"Bak sen paşama." Derken saçlarını karıştırdım. Ben çocukları severken ablam valizleri alıyordu. O sırada Ülkü hemen yanına hareketlenip yardım etti. Bir büyük bir tane de küçük valiz vardı zaten.
Ablam şaşkınca önce Ülkü'ye sonra bana baktı. Deprem zamanı onları tanıştırmak nasip olmamıştı. Ancak simasını biliyordu. Biraz bahsetmiştim ondan ablama. Ülkü ablamın bakışları karşısında hafiften kızardığında dudağım kenarı kıvrıldı.
"Ben yardım edeyim." Dedi kibarca. Ablam onu onaylayıp büyük valizi ona verdi ancak küçük valizi kendisi almayı ihmal etmedi. Yanıma geldiklerinde doğruldum.
"Abla," derken içimde çocuksu bir heyecan vardı. "Bu Ülkü, kız arkadaşım. Ülkü, bu da ablam Esila."
"Memnun oldum." Dedi ablam. "Maşallah pek bir güzelmişsin."
"Estağfurullah. Bende memnun oldum." Ülkü bana kaçamak bakışlar attığında uzanıp yanağını sıktım. Onunla alay ettiğim için kaşlarını hafiften çattı hemen.
"Benimde kız arkadaşım var biliyor musun dayı?" Diyen Doruk'a şaşkınca baktım. "Melek, Gonca, Ayşegül," duraksadı. "Umut ve Remzi'de var ama onlar kız değil." Bahsettiği şeyin gerçekten arkadaş olduğunu anladığımızda hepimiz gülmeye başladık.
"Oh maşallah gerçekten. Allah arttırsın paşam." Dediğimde ne dediğimi anlamasa da güldü.
"Hadi hava soğuk çocuklar üşümesin." Dedi Ablam. Büyük valizi ve Can'ı ben alırken Ülkü'de ablamdan küçük valizi aldı. Ablama da Doruk'un elinden tutup peşimize takılmak kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL KOKAN HAYALLER
Mystery / ThrillerSahi büyümek neydi? Büyümek; Bir çocuk kırılganlığında kurulmuş hayaller, temizlenmesi gereken ruhlar, sönmesi gereken yangınlar ve umut adına yapılmış fedalardı. Öyleyse yangınlar, hayallerinden kurtulması gereken bir çocuğa mı aitti; yoksa umudun...