10 Temmuz 2023, Ankara.
Hayatın karşımıza çıkarabileceği çoğu şeyden habersiz yaşıyoruz. Korkuları doğuran da belki de bu. Her an ne olacağını bilmediğimiz bir yaşamın içinde öylece çırpınıyoruz. Kimliğimiz, sevdiklerimiz ve hatta kendimize katabileceklerimizin bile garantisi yokken her şeye çok fazla bağlanıyoruz ancak bizi insan yapanda bu değil mi? Bizi insan yapan bağlı olduklarımızdan ötesi değil.
Behit öldüğü günden beri her an çevremde duran herkesi kaybedebileceğimi düşünerek yaşadım. Bir noktadan sonra kendimi gerçekten delirmiş gibi hissediyordum. Ve Ayas bunu o kadar kısa bir zamanda fark etmişti ki, bununla birlikte savaşmıştık. Ona bu konuda hep minnattar olacaktım. Beni anlaması, iyileştirmesi benim için hep bir nimet değerindeydi.
Ve yine öyle yapıyordu. Beni kolları arasına alıp gitmeyeceği konusunda sakinleştirmeye çalışıyordu. Üstelik bunun sebebi sadece bir saatliğine telefonlarıma geri dönüş yapmamasıydı.
Bir saatlik bir süre insana oldukça kısa gelebilirdi ancak benim için öyle değildi. Kaybetmekten korktuğunuz insanlar, garip paranoyaklıklarınız varsa bir dakikanızın bile oldukça önemi vardı.
"İyi misin?" Diye sordu sonunda sessizliği bölerek.
"İyi olmak istiyorum." Dedim gözlerimi kaldırıp ona bakarken. Alnımı öptükten sonra alnını benimkine yasladı. "Korkmaktan yoruldum artık Ayas."
Yutkundu. "Terapiler kötü mü geçiyor?" Ah, evet, bu konu... Ayas beni terapist bir arkadaşının yanına götürmüştü. Deva ile ortak arkadaşlarıydı bu kadın. Onunla konuşmamı, ciddi bir destek almamı isteğini söylediğinde bu da bana mantıklı gelmişti. Ve yararı da olmuştu. Birkaç hafta kendime gelebilmiştim ancak bir gün Ayas göreve gittiğinde ve o görevden yaralı bir şekilde döndüğünde aklımı kaçıracak gibi olmuştum. Ve tüm o emeklerim pılını pırtını toplayıp hiçliğe yol almıştı.
"Bir işe yaramıyorlar," dedim. "Ben deniyorum ama... Görüyorsun..."
"Anlıyorum," dedi ve ardından saçımı öptü. "Sorun değil. Atlatacağız, neleri atlatmadık ki? Bunu da halledeceğiz bebeğim. İnan bana."
"Sana hep inanırım."
"Uyutalım mı seni? Ya da dışarı çıkalım mı? Bak ben diyorum ki Tuğrul komutanımın yanına gidelim. Hem Zeynep Yakut'u görürüz. İster misin güzelim?"
"Olur," dedim hemen. "Kor'u bir haftadır göremiyorum hem onu da görürüm." Ayas için ne kadar endişeleniyorsam Kor içinde o kadar endişeleniyorum. İkisi de bunu bildiğinden hep yanımda olmaya çalışıyorlardı ama Kor'un bir hafta önce Deva ile birlikte Eskişehir'e gidip Deva'nın annesini görmesi gerekti. Daha dün dönmüşlerdi. Deva'nın annesi kanser olduğundan onu ziyaret etmişlerdi.
"Tamam," dedi ve beni kucağına aldı. Bu beni gülümsettiğinde boynuma iç çekerek öpücük bıraktı. "Güzelim benim, canımın en içi." Diye sevdi beni.
Beni odasına çıkardığında yatağa bıraktı. Dolaba gidip benim için aldığı birkaç kıyafeti çıkardı ve yanıma gelip yatağa bıraktı onları da. "Ben kısa bir duş alacağım sende giyin."
"Tamam." Diye onayladım onu. Yanımdan ayrılıp banyoya girdiğinde siyah taytı ve yeşil tişörtü giydim. Saçlarımı taradıktan sonra salık bıraktım. Bugün sade, rahat ve güzel olmak istiyordum.
Ayas bir on dakika sonra belinde havluyla odaya girdiğinde baklavalarını rahat rahat izlemenin verdiği keyifle gülümsedim. Yüzüme bakıp o da gülümsedi. Neye güldüğümü adı gibi biliyordu. Islık çalarak dolaba ilerledi ve kendine eşofman altı ile tişört alıp tekrar banyoya yöneldi. Bir dakika sonra tekrar çıktığında bu sefer küçük havlu ile saçlarını kurulayarak yanıma geldi. Havluyu yatağa bıraktıktan sonra yanağımı öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL KOKAN HAYALLER
Mystery / ThrillerSahi büyümek neydi? Büyümek; Bir çocuk kırılganlığında kurulmuş hayaller, temizlenmesi gereken ruhlar, sönmesi gereken yangınlar ve umut adına yapılmış fedalardı. Öyleyse yangınlar, hayallerinden kurtulması gereken bir çocuğa mı aitti; yoksa umudun...