BERKARLIĞA VEDA

32 5 2
                                    

28 Temmuz 2023, Ankara.

Behit'in ölümünün üzerinden bir buçuk ay geçmişti. Zeynep Yakut çok hızlı büyüyordu ve gördüğüm en hareketli çocuktu. Aslında bakarsanız hayatım boyunca gördüğüm ilk bebekti. Henüz bir buçuk aylık olmasına rağmen bu kadar hareketli olması normal miydi?

Ezgi düşündüğümüzden daha iyiydi ya da bizi buna inandırmak istiyordu, bilmiyorum. Bebeğine olan bağı sebebiyle bu kadar hızlı yol kat ettiğini düşünmek istiyordum. Onu gerçekten yeniden gülümserken görmek güzeldi. Bebeği için hayata tutunmaya çalışması da öyle. Onun hakkında Behit öldükten sonra öğrendiğimiz şey beni mahvetmişti. Ailesi Behit ile olan evliliğine başta itiraz etmiş ama sonra kabullenmişti ancak abisi asla kabullenmemiş ve hatta karnında bebeği varken iki kez Ezgi'yi öldürmeye çalışmıştı. Bunu öğrendiği anda Behit karısını yanına almıştı. Ayas bana hiç anlatmadı ama Kuntay ve Yiğit olanları öğrenince çok sinirlenip Ezgi'nin abisini dövmüş ve onu tehdit etmişlerdi.

Eskiden olsa bunlara nasıl dayandığını sorgulardım ancak biraz da olsa anlıyordum. Oldukça yorucu bir durum olsa da devam etmen gerektiğini biliyordun. Ancak ben Ezgi kadar güçlü olabilir miydim emin değilim. Çünkü eğer Ayas'ı kaybetseydim çoktan kendimi öldürmüştüm. Bu sağlıklı bir psikoloji değil, biliyorum ancak böyle düşünmeden kendimi alıkoyamıyorum.

Birkaç haftadır Yasemin kesinlikle bizimle sosyal etkinlikler yapmıyor, bağ kurduğu insanlardan çekiniyor ve belki de yeni bağlar oluşturmak istemiyordu. Ayas'ın üstün körü anlattıklarından dolayı sadece kız kardeşi ile ilgili olduğunu tahmin edebiliyordum. Kuntay, Yasemin'in bu durumu sebebiyle oldukça üzgündü. İkisi de kısa bir zaman diliminde çok kilo kaybetmişlerdi.

Deva annesinin hastalığı sebebiyle Eskişehir'e gitmişti abimle. Orada kaldığı zaman diliminde babası geri dönmüş ama büyük bir borç batağıyla dönmüştü. Deva ile kavga etmişlerdi. Deva ise annesini alıp babasını bırakarak buraya dönmüştü. Kor ise onların peşine takılan babasını bilmem kaç defa dövmüştü bilmiyorum ama iki kere karakolluk olmuştu. Bu cephede iyi olan tek şey Deva'nın annesinin iyileşiyor olmasıydı.

Ülkü ve Evren ilişkisi aynı Gülpembe ve Yiğit ilişkisi gibi oldukça sakin ve gayet güzel ilerliyordu. İki çiftte bizim başımızda dönen olayları hayretler içerisinde izliyordu. Tabi benim de böyle güzel ve sıradan bir hayatım olsa bende hayret ederdim. O yüzden bir şey diyemiyordum.

Piyale ve Kemal tarafında işler biraz karışıktı. Kemal bir hafta önce bizim evden sonunda ayrılmıştı. Ayrılır ayrılmaz ertesi gün görev çıkması sonucunda bütün tim göreve gitmişlerdi. Ben Ayas ve Kor için çok fazla korkarken bir anda Kemal'in haberinin gelmesi beni şok etmişti. Hastaneye gittiğimizde yerde elleri kanlı ağlayan Piyale'yi görmek çok korkutucuydu. Üstelik evde Kemal'in vurulma olayını duyup öfke nöbeti geçiren, Behit'i sayıklayan Ezgi ile ilgilenmek için eve döndüğümde için ilk iki gün ona destek bile olamamıştım.

Üçüncü gün yanında tüm gün ben ve Kor vardık. Ona bol bol destek olmuştum ancak Kemal uyanmadığı sürece iyi olmayacağını biliyordum. Üstelik etrafta huysuz kaynanasının dolanması da hiç yardımcı olmuyordu. Kadın sürekli söyleniyor, Kemal'e zarar verenleri bulmaları için Kor ve Piyale'ye saldırıyordu. O kadar bencil birisiydi ki sadece kendi acısını görebiliyordu. Piyale ona çıkıştığında kadının yüzünün hâlini görmeniz gerekirdi... Neyse ki Kemal dördüncü gün uyanmıştı ancak bu seferde bir anda kendisini -Annesi yüzünden- Annesi ve Piyale arasında bulmuştu.

Çocuk hasta yatağında kadının sürekli "Bu kız çıksın odadan, bu kızla aynı ortamda durmam kemal ya ben ya da o, ne diye geldin sen, bu saygısızla aynı ortamda barınmam." tarzı cümlelerine maruz kalmıştı. Kadın bu şekilde sadece Piyale'ye değil, kendi oğluna da zarar verdiğini asla ama asla görmüyordu.

KÜL KOKAN HAYALLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin