5 - Sırılsıklam Aşık

3.4K 408 240
                                    


Hyunjin kafasındaki planları derhal uygulamak istese de, hala biraz daha düşünmek için zamana ihtiyacı vardı. Vereceği karar basit bir karar değildi ve her ne olursa olsun, kendisinden başka kimsenin zarar görmeyeceğinden emin olmak istiyordu.

Minho, zarar görüp görmemek umrunda olmayan, başkasının kanı için kendi canını öylece verebilecek, onu bu hale getirenlerden intikam alma içgüdüsüyle yaşayan bir adamdı. Neticede ölmüş, kalmış, onun için pek de fark etmiyordu.

Yine de Hyunjin onun canını da ne pahasına olursa olsun koruyacağına söz vermişti. Ama asıl sorun o değildi. Hayatına yeni giren o omega, en çok dikkatli olması gereken konuydu şimdi. Varlığı fark edilir, Hyunjin için değerli olduğu anlaşılırsa hedef haline gelmesi ve zarar görmesi kaçınılmaz olacaktı. Buna izin veremezdi.

Hızlı bir şekilde otele geri döndü. Felix'e hiçbir şey belli etmeden, onu koruyup kollamanın nasıl mümkün olacağını düşünmek onu biraz yorsa da, bu temiz kalpli adamın ona ve hislerine güvenmesini sağlamanın her şeyi daha kolay kılacağını biliyordu.

Saat çoktan akşam üzerine geliyordu. Çok geç kalmıştı ve Felix'in hala onu bekleyip beklemediğinden bile emin değildi. Eğer beklemiyorsa, yine de arkasından gitmenin bir yolunu bulacaktı.

Asansörden indikten sonra büyük adımlarla Felix'in kaldığı odanın kapısına geldi ve kapıyı tıklattı. İçeriden hiç ses gelmeyince umutsuzluğa kapıldı ama yine de bir göz atmak için kapıyı araladı.

Felix içerideydi. Yatağın üzerine yüzüstü uzanmış uyuyordu. Muhtemelen uyuya kalmıştı çünkü soğuk havada üzerini örtmemişti. Hyunjin onu görünce, bir süredir farkında olmadan tuttuğu derin nefesi bıraktı. Felix gerçekten de gitmemişti.

Hyunjin kapıyı kapattığında, Felix irkilip gözlerini açtı. Kafasını kaldırdığında, karşısında Hyunjin'in durduğunu gördü. Yüzünü gördüğünde bile heyecanlanıyordu artık.

Hyunjin önce kabanını, sonra da ceketini çıkarttı ve Felix'in yanına oturdu. Felix de doğruldu ve Hyunjin'in yanına yaklaştı.

"Geç kaldığım için üzgünüm..." Hyunjin, yine istemsizce Felix'in saçlarını okşamaya başlamıştı. "İşlerim biraz uzadı."

"Sorun yok..." Felix uykudan yeni uyandığı için epey mahmur duruyordu ve ses tonu çok hoş karşılanır türdendi. "İş hayatında hep oluyordur böyle şeyler, değil mi? Kaç yaşındasın Hyunjin?"

Hyunjin, Felix'in konuşmasına zar zor dayanıyordu. İçgüdüsü onu yatağa fırlatıp üzerine atlamak istese de, bunu yapamazdı ya!

"Ben, 26 yaşındayım."

"Yaa... Benden çok büyüksün. Ben geçen ay 21 oldum."

"Senden büyük olmam bir sorun mu?"

"Hayır, neden olsun ki? Peki nerede çalışıyorsun? Bence... Sen moda işinde çalışıyor olamazsın!"

"Ah, neden öyle dedin şimdi?"

"Giydiğin takımlar hep çok eski kesim. Modayı yakından takip etmediğin çok belli."

"Takımların da mı yılları oluyormuş." Hyunjin gülümsedi. "Tabii, moda işinde çalışmıyorum."

"Peki ne işinde çalışıyorsun?"

Şimdi sıçmıştı. Yalan söylemek istemiyordu ama doğruyu da söyleyemezdi ki. Düşündükten sonra, kararını verdi. "Bir temizlik şirketinde çalışıyorum. Genel müdür yardımcısıyım."

Söyledikleri ne kadar yalansa, o kadar da doğruydu. Felix gülümsedi. "Yaa! Senin önemli birisi olduğunu anlamıştım." Elleriyle Hyunjin'in yüzünü, yanaklarından kavradı. "Bak, gerçekten de önemli birisiymişsin. Koskoca bir genel müdür yardımcısı!"

Ne yapıyordu bu çocuk? Sahi, gerçekten bu bir çocuk muydu? 21 yaşında olmasına rağmen bu kadar saf birisi, hala nasıl oluyor da hayatta kalabiliyordu? Gülümsemesi hiç eksik olmuyor, hareketleri hiç olgun durmuyordu. Resmen çantasına koyup taşıyabileceği, küçük bir sevgilisi olmuş gibi hissediyordu Hyunjin.

"Hı-hm." Dedi Hyunjin gülümseyerek. "Karnını güzel doyurdun mu?"

"Kahvaltımı yaptım."

"Üniversite öğrencisi misin?" Aslında çoktan cevabını bildiği şeyler sormaya başlamıştı Hyunjin, tanışmaya ne kadar hevesli olduğunu göstermek için.

"Evet, sanat bölümü okuyorum. Hala branşıma tam olarak karar veremedim. Ama resim ya da fotoğraf okuyacağıma eminim! Belki de... Sinema bölümü okuyup ünlü bir yönetmen mi olsam?"

Bu, Felix'in araştırmalarında bulamayacağı bir bilgiydi. Resim, fotoğrafçılık... Ne güzel olurdu Hyunjin de bir ressam olsa. Küçükken resim çizmeyi çok severdi. Aslında yetenekliydi de. Ne komik olurdu tüm bunlardan kurtulduktan sonra Felix ile bir resim atölyesi açsalar...

"Hangisini istersen olabilirsin."

"Evet."

"Ne diyeceğim, henüz tatildesin ve ailenle geçirmek istediğine eminim ama... Okullar açıldığında elbet buraya döneceksin. Şimdiden, hiç gitmesen olmaz mı?"

"Nasıl olacak o? Kalacak bir yerim bile yok. Hem ailem beni merak eder. Dün dönemediğim için bile yeterince endişelendiler. Onları birkaç gün idare edebilirim ama..."

"Onları bir süre idare edelim." Felix'e yaklaştı. "Ne kadar yapabiliyorsak yapalım. Tabi, kalacak yeri düşünme bile, onunla ben ilgileneceğim." Aslında çoktan ilgilenmişti. Kendi yaşadığı yeri herkes bildiği için Felix ile kalmak için çoktan başka bir yer ayarlamıştı. "Benimle kalmak ister misin Felix?"

Felix'in gözleri parlıyordu ama bir yandan da düşünceliydi. "Ama giyecek hiçbir şeyim yok. Hem, kiraya-"

"İnan bana duyduğum en saçma şeyleri söylüyorsun. Bahaneleri bırak ve lütfen..." Daha da yaklaştı. "...bir kez olsun işe yarar bir şey yapmama izin ver. Kalbinin sesini dinle Felix. O benimle olmanı istiyorsa, ona izin ver."

Sözleri söylerken sesi kendinden çok emin çıkıyordu ama kalbi titriyordu. Ya Felix onunla kalmak istemezse? Ya bir anda her şey ona çok fazla gelirse? Çok hızlı oluyordu her şey ve Felix, normal olarak bunlardan korkabilir, kaçabilirdi. Eğer gerçekten kaderinde o varsa Felix bunu kabul edecekti pek tabii, ama kaderinde o yoksa...

Kaderine onu yazmak için elinden geleni yapacaktı.

"Elimden geldiği kadar..." Felix, kocaman mavi gözlerini açıp Hyunjin'e baktı. "...elimden geldiği kadar idare edeceğim. Gerekirse yalan söyleyeceğim ve seninle kalacağım."

Hyunjin, ilk defa kalbinin bu kadar ısındığını hissetti. Daha ilk gecelerini, beraber uyandıkları ilk sabahlarını yaşamamışlardı ama, şimdiden, bunu düşünmek bile durduğu yerde titremesine sebep oluyordu. Hyunjin belki erken olduğunu, bunu söylemek için daha zamanı olduğunu düşünüyordu ama çoktan sırılsıklam aşık olmuştu...

Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin