12 - Söz

2.1K 251 163
                                    


Hyunjin sabah erkenden uyandı. Bu sefer saklamasına gerek yoktu. Felix'i öperek uyandırdıktan sonra ona gülümsedi.

"Şimdi mi gidiyorsun?" Diye sordu Felix, uyku sersemliğiyle gözlerini ovuştururken.

"Evet. Biraz işim var ama çok sürmez. Bir şey olursa sana haber veririm. Kahvaltını güzel yaptığına emin olmak istiyorum."

"Sana yine kek yapmak istiyorum. Bu sefer yakmayacağım."

"Eve döndüğümde, afiyetle yiyeceğim." Sevgilisinin dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra gülümseyerek ayrıldı. Banyoya gidip dün gece üzerinden çıkardığı pantolonun cebinden flash belleği aldı ve yola çıktı. Yol üzerinde Han'ı aldıktan sonra, ofise doğru yola koyuldu.

"Hoşgeldiniz, en güvenilir adamlarım." Adamlarını karşılarken Başkanın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Size güvenebileceğimi biliyordum. İkinizin beraber yaptığı işten hiç zararlı çıktığım olmamıştı."

"Başkan..." Dedi Hyunjin, elinde flash belleği tutarken. "Her şeyi anlarım ama... Han'ın üzerindeki o bomba ne? Birkaç köstebek patlak verdi diye, böyle mi gözümüzü korkutacaksın? Ya bir şey olsay-"

"Ne oldu Hyunjin, ölmekten korkar mı oldun şimdi?" Başkan, keskin bir bakışla Hyunjin'i süzdü.

"Korktuğum şeyin kendim olmadığını biliyorsunuz efendim." Dedi, içine içine. "Han'ın bunda ne suçu var? Güvenmiyorsan çek ipimizi, ben böyle oyunlara gelemem."

"Hep net bir adamdın." Başkan gülerek elini Hyunjin'in omzuna koydu. "Pekala, eğer ona kefil olduğunu söylersen özgür bırakırım. Ama en ufak yamuğunu görürsem ikinizi de aynı mezara sokarım, anlaştık mı?"

"Evet." Hyunjin, Han'a bir bakış attı. Şimdi biraz daha güvendelerdi. En azından nefes alacak bir zamanları olacaktı.

Hyunjin, omzundaki eli kırıp parçalara ayırmak istiyordu ama elbette ki yapmadı. Emaneti teslim ettikten sonra, Han'ı da alarak ofisten ayrıldı. Uzun bir dolanmanın ve birkaç araç değişikliğinin ardından takip edilmediklerinden emin olduklarında, Minho'nun attığı konuma doğru yöneldiler.

İçeriye girdiklerinde, Hyunjin'i bir sürpriz bekliyordu. Ortalama büyüklükte bir ofisin koltuklarında Minho, Felix, Jeongin ve birkaç kişi daha oturuyorlardı.

Hyunjin sorgularcasına Minho'ya baktığında Minho'nun yüzündeki kızgınlığı gördü. Minho, oturduğu yerden kalktı ve olmayan bacağının olduğu taraftaki koluyla koltuk deyneğini tuttu. "Zaten anlatmışsın, ne bakıyorsun öyle?"

Hyunjin hızla Minho'ya yaklaştı. "Her şeyi bilmiyordu..." Diye fısıldadı kulağına.

Minho, hızlı adımlarla ondan uzaklaşıp çalışma masasının üstündeki dosyayı alıp Hyunjin'e uzattı. "Artık biliyor, ben anlattım."

Hyunjin dosyayı alırken bir yandan da dostuna baktı. "Bunu neden yaptın?"

"Evi bulmuşlar. Başkanın adamları değil ama kim olduklarını biliyoruz. Jeongin de çaresiz kalınca onu buraya getirdi."

"Beni neden beklemediniz?"

"Eve girdiler hyung." Jeongin de ayağa kalkıp yanlarına geldi. "Hareketlenmeyi erken fark ettiğim için derhal Felix'i çıkardım bu yüzden bir sıkıntı yaşanmadı. Ama artık dışarıda kalamazsınız."

"Jeongin doğru söylüyor." Minho yeniden kalktığı yere oturdu. "Bu saatten sonra herhangi birinizin dışarıda attığı her adıma dikkat etmesi gerekiyor. Demek oluyor ki Han ve sen dışındakilerin çıkması pek uygun değil."

Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin