28 - Eski Bir Doktor

1.4K 168 204
                                    


Yorum yapmayı ve oylamayı unutmuyoruz değil mi? Ha bir de, hala takip etmeyenler görüyorum :)

Minho, sabah uyandığında gözlerini kırpıştırdı. Her sabah yaptığı gibi gerinecekti ki, bir anda eli birisinin kafasına çarptı ve irkildi. Han kafasını tutarak doğruldu. "Ne yapıyorsun be manyak?"

Minho şaşkınlıkla gülerek doğruldu. "Sabahları yanımda birisiyle uyanmaya alışkın değilim, üzgünüm."

Sahiden, yatağında bir adamla uyanmıştı ikisi de bu sabaha, hayatlarında ilk defa. Geçirdikleri gecenin sonunda sarılıp uyumuşlardı ve bunu sabah uyandıklarında hatırladılar. Dün gece ne yaptık biz diye düşünedursunlar, ikisi de aslında mutluydu ya, önemli olan buydu. Pişmanlık hissetmemek ikisi için de yeterliydi.

O esnada Minho, alt kattan gelen takırdamaları duydu. "Hay sikeyim, ne oluyor yine?" Zor da olsa yatağın kenarına geldi. Gözleri asasını ararken, Han, asasıyla beraber önüne eğildi. Diğer elindeki terliği Minho'nun ayağına giydirirken, asasını da ona uzattı.

Minho, gülümsemekten kendini alıkoyamıyordu. Hazırlandıktan sonra Han, Minho'nun boşta kalan koluna girdi ve beraber odadan çıktılar.

Merdivenlerden inerken, Minho gördüğü manzaraya şaşırmıştı. Sanki bu aciz adamlar hiçbir sorunları yokmuş gibi şakalaşarak, eğlenerek kahvaltı hazırlıyorlardı.

İlk defa... İlk defa hepsi önceki hayatlarından kopmuş, normal insanlar gibi eğleniyordu. Minho durduğu yerde bir süre hareket edemedi. Onları izledi, neredeyse ağlayacak gibi hissetti.

"Siktir..." Dedi kendi kendine. İlk defa ağlayacakken sebep bu salak herifler mi olacaktı sahiden?

Han, Minho'yu kolundan çekiştirdi. "Hadi, yanlarına gidelim!"

Minho, Han'ın masum heyecanını anlayabiliyordu. Onlara katılmak, onlarla gülmek istiyordu. Gülümsedi ve adım attı. Merdivenlerden indikten sonra Han, Minho'nun masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturmasına yardım etti. Ardından hemen masanın karşısındaki tezgaha, diğerlerinin yanına gitti.

Minho, onları daha net görüyor, daha net duruyordu şimdi. Ev arkadaşları gibi sohbet ediyor, pijamalarıyla kahvaltı hazırlıyorlardı. "Günaydın hyung." Dedi Jeongin masaya tabakları getirirken. "Hyunjin hyungla konuştuk sabah, anlattık ona olanları. Ondan çok keyifli." Gülmesine engel olamıyordu.

"Ne zamandan beri kahvaltı yapıyorduk biz amına koyayım? Kahve sigaraya noldu?"

Hyunjin de elinde bir tabağı masaya getirdi ve Minho'ya döndü. "Sigarayı bıraktım ben. Felix rahatsız oluyor."

"Hanımcı piç."

Hyunjin gülerek geri tezgaha döndü. Tam Han'ın yanında, ocağın üstündeki kreplere bakacaktı ki burnuna bir koku çalındı. Emin olmak için Han'ın omzuna eğildi, onu kokladı. Arkasını döndüğünde, Minho'yla göz göze geldi.

"Bu ne sikim?" Dedi Hyunjin, sadece dudaklarını oynatarak.

"Ne var amına koyayım?" Minho sesli konuşuyordu. "Sen sevgilinle kalırken sorun yok, ben mi sorunum?"

Bir anda herkes yaptığı işi bırakıp arkasını döndü. Herkes Minho'ya bakıyordu, Han dışında. Han'ın başı öne eğik, utanıyor gibiydi.

"Ne utanıyorsun?" Dedi Minho, Han'a bakarak. "Ayıp bir şey mi yaptık sanki? Erkek arkadaşım değil misin?"

"Hay sikeyim." Hyunjin, ensesini eliyle tutarak Han'a döndü. "Bu adam mı yani?"

Herkes şok olmuştu. Bir süre çıt çıkmadı ama sonunda Han dayanamadı. "Ne var yani?"

Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin