⋆Baştaki resim bölüm sonundaki minsungu temsil ediyor, bilginize <3
⋆
Hyunjin, Felix'in bu işlere bulaşmasını istemediği için adamla konuşmaya giden kişi olmuştu. Ama onun da bilmediği çok yeni gelişme olduğundan, Seungmin de olayları biraz eksik öğrenmişti.
Gece olduğunda, kendine gelmiş ve kafasına birkaç dikiş atılmış olan Han, Seungmin'in yanına gitti. Seungmin salonda tek başına oturuyordu, başında bekleyen birisi bile yoktu çünkü öğrendiklerinden sonra Hyunjin gitmeyeceğinden emindi. Seungmin, Han'dan doğal olarak çekiniyordu ama Han, çok sevecen bir tavırla yaklaştı.
"Bir daha kafamda bir şey kırmayacağına söz verirsen olayların devamını da anlatacağım."
"Devamı?" Seungmin oturduğu yerde Han'a baktı ve onun karşısındaki koltuğa oturmasını izledi.
"Tabi, Hyunjin'in bilmediği şeyler var. Bilmeme sebebi... Bir süredir baygın olması ve uyandığında da sevgilisi ile vakit geçirmesi... Ama önemli değil, devamını da ben sana anlatacağım."
"Lütfen güzel şeyler söyle. Çünkü Hyunjin hyungu almaya gelecekler, değil mi?"
"Evet, biz de onu vereceğiz, ama dinle..." Han, sabırla Hyunjin'in bilmediği kısmı ona anlattıktan sonra Seungmin gülümsedi.
"Tüm bunlar onu bitirmeye yeter mi?"
"Bir avuç ezik gibi göründüğümüzü biliyorum." Han gülümsedi. "Ama yetenekli insanlarız."
"Bunu görüyorum." Seungmin gülümsedi. "Bunu Hyunjin hyunga soramadım ama sana sormak istiyorum..." O esnada Hyunjin dışındaki herkes salonun merdivenlerinden aşağı indi, Han onları gördüğünde Seungmin'in lafını keserek ayağa kalktı.
"Hyunjin hyung nasıl?"
"İyi..." Dedi Felix gülümseyerek. "Bugün biraz zorlandığından..." Minho'ya bakmaya çekiniyordu. "...uyumaya gitti."
"Olanları anlattınız mı?"
"Henüz değil." Dedi Minho. "Sen?"
"Ben anlattım, biz de tam konuşuyorduk." Herkes gelip koltuklara oturduğunda, Han da oturdu ve yeniden Seungmin'e döndü. "Bir şey soracaktın?"
"Şey..." Seungmin, odadaki herkesin yüzüne tek tek baktı. "Aslında hepinize sormak istiyorum. Tüm bu şeyler bittiğinde, ne yapacaksınız?"
Hepsi birbirine baktı. Evet, hiçbiri bunu düşünmemişti, sadece bu beladan kurtulmaya odaklanmışlardı. Kısa bir süre içinde de olsa düşündüklerinde hepsinin yüzünde bir gülümseme oluştu.
Changbin, derin bir nefes aldı. "Teşkilattan ayrılacağım." Bu şüphesizdi tabi. "Başka ne işe yarayacağımı açıkçası bilmiyorum. Tüm bunlar son bulduğunda mutlu olacağım ya, daha fazlasını düşünmedim."
"Ben..." Dedi Han, Changbin'e bakarak. "Seni başka bir göreve aitmişsin gibi göremiyorum."
"Sen kendine bak." Changbin güldü. "Adam kesmekten başka ne işe yararsın ki?"
"Kasap olurum." Han da güldü.
O esnada Minho onları böldü. "Bunu önceden sorsaydın..." Sesinde biraz hüzün vardı. "Hastane odasında geberip gideceğim derdim." Bir anda hepsinin yüzü düştü, özellikle de Han'ın. "Ama şimdi sordun ya..." Minho, gülümsedi. "Bir yazar olmak isterim. Belki bir cinayet, polisiye romanı yazarım, ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓
Fanfiction"Aslında, senin hayatın hakkında hiçbir şey bilmiyorum." "Oysa aynaya baksan, tüm hayatımı görürsün." Hyunjin, Felix'i gördüğü gece intihar etmişti aslında, tüm geçmişini geride bırakarak. Ama öyle boktandı ki geçmişi, kolay kolay kurtulamazdı. Yine...