30 - "Siktirin Gidin"

1.1K 159 203
                                    


Benim için yazması çok heyecanlı bir bölüm oldu, umarım sizin için de okuması o kadar keyifli olur. Yorumlarınızı bırakmayı unutmayınn💙🫶🏻

Herkes salonda toplanmış, Changbin'i bekliyordu. Minho balkonda hararetli telefon konuşmaları yaparken, Felix ve Han, elleri titreyerek koltukta oturuyordu. Chan tam karşılarında, kafasını elleri arasında tutuyordu. Seungmin hemen yanındaydı. Jeongin ise büyük yemek masasında tek başına oturmuş, Hyunjin'e yardım etmeyi kabul etmiş altı gence ulaşmaya çalışıyordu.

Kapının açılıp Changbin'in görülmesiyle, Minho aniden telefonu kapattı ve balkondan içeri tarafa geçti. "Bir terslik çıkmadı, değil mi?"

"Hayır." Changbin anahtarı kapının yanındaki anahtarlığa attıktan sonra ceketini çıkarıp askıya astı ve yanlarına gitti. Han ve Felix'in oturduğu koltuğa dayandı. "Gelirken birkaç kişiyle konuştum. Henüz mahkeme tarihi belli değil."

"Halledebilir miyiz?" Minho, Chan'ın öbür yanına oturdu. "Kimle iletişime geçmemiz gerekiyorsa konuşalım."

"Ben konuştum." Dedi Changbin. "Bana haber verecekler. Şimdilik toplanıp bekleyeceğiz sadece."

"Mahkemeye Han ile beraber gideceğiz. Diğer 6 çocukla da..." başıyla Jeongin'i işaret etti. "Yeniden iletişime geçiliyor, kısa zamanda burada toplanırlar."

"Çok kalabalığız." Dedi Changbin. "Çok dikkat çekeceğiz Minho. Eve gelmesinler?"

"Arama izini çıkarttıklarında haberimiz olur mu?"

"Sanmıyorum. Sıkıntılı bir dava olduğu için erken saatlerde baskın bile yiyebiliriz. Bağlantılarım da şüphelenmeye başladılar, ben de işe yaramaz hale gelmekten korkuyorum."

"Şu adam..." Minho, üst kata çıkan merdivenlere baktı. "Kaçırdığımız herif ne alemde? Yardım edecek mi?"

"Çok korkuyor." Jeongin, telefonu kapatıp yanlarına döndü. "Eğer başarısız olursak başına geleceklerden korktuğu için yardım etme konusunda çok kararsız."

"Mahkemeye çıkmaz yani."

"Sanmıyorum."

"Çocuklar?"

"İki tanesi yolda. Üç tanesine de ulaşamadım."

"Öbürü?"

Jeongin derin bir nefes aldı. "Dün gece..." Yüzünü buruşturdu. Devam etmesine gerek yoktu, öldüğünü yüzüne bakan herkes anlamıştı. "Beş kişiler yani."

"Sorun değil, hala güzel bir sayı."

"Ben de geleyim." Dedi Changbin.

"Sen değil de... Ben Chan'ı düşünüyorum."

"Ben mi?" Chan, ellerinin arasındaki yüzünü hafifçe kaldırdı ve yanında oturan adama baktı. "Ben ne işe yarayacağım ki?"

Minho, cebinden küçük bir poşet dosya çıkardı. İçinde birkaç parça siyah saç teli vardı. Poşeti Chan'a uzattı. "DNA testi yaptır."

Chan, aynı diğerleri gibi bakakaldı. "Hyunjin'in saçı mı?"

Minho onaylamak için kafasını salladığında, diğer herkesin yüzünde anlamsız bir bakış vardı. Ne alaka olduğunu anlamaya çalışırlarken, Chan poşet dosyayı elleri titreyerek aldı. İki elleriyle tutarken, başı öne eğik, saç tellerine bakıyordu şimdi. "Yine de bu ne işe yarayacak?"

"Ayrılmanız yüzünden başkanı suçlayacaksın."

"Olay öyle olmadı ki."

"Kim bilir?" Chan, yine anlamsızca Minho'ya baktı. Diğerlerinin yüzü hala karmakarışıktı.

Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin