⋆Elini yavaşça Felix'in pantolonundan içeri soktu. Uzun, sert parmakları, iç çamaşırının üstünden cinsel organını hissedebiliyordu. Muhtemelen tamamen kalkmıştı, çünkü çoktan damlatmaya başlamıştı.
Bir omegadan beklenildiği üzere, cinsel organı küçüktü. Hyunjin, tadına bakmak için deli oluyordu. Felix'in derin nefes alış verişi yavaşça kendini inlemeye bırakmıştı. Hyunjin, onun organını okşadıkça, inlemeleri daha da şiddetleniyordu. O sırada Felix, Hyunjin'in elini tuttu. "Yeter, burası yeterli..."
"Hm? Yeter mi?" Hyunjin yeniden yukarı çıkıp Felix'i dudaklarından öperken, bir yandan da Felix'in pantolonunu çıkardı. İç çamaşırı hala üstünde olsa da, önünde ve arkasındaki ıslaklıktan ne kadar muhtaç olduğu anlaşılıyordu. Hyunjin, onunla biraz eğlenmek istiyordu ama kendisi de karşı koyamıyordu.
Bir an duraksadı. Felix'in iç çamaşırını aşağıya doğru sıyırdı. Şimdi iç çamaşırı küçük ayaklarından aşağıya sallanıyordu.
Hyunjin, önce karşısındaki manzaraya baktı. Ardından da Felix'in bacaklarının arasına doğru eğildi. Artık tadına bakmak için iyice sabırsızlanıyordu. Dudaklarını yavaşça araladı, Felix'in küçük organını dudaklarının arasına aldı.
Felix, Hyunjin'in saçlarını sımsıkı tutuyordu, bağırmamak için kendini tuttuğu evredeydi. Hyunjin anın tadını sonuna kadar çıkarken, Felix heyecanlı ve sabırsızdı.
Burasının bile tadının güzel olması imkansızdı onun için ama niyeyse çok tatlı geliyordu ona. Süt gibi beyaz teni, yumuşacık bir cildi vardı.
Yavaşça elinin biri Felix'in arkasına, kalçasına doğru gitti. Tahmin ettiği gibi, orası da yumuşacıktı. Küçük ve tatlıydı. Bir süre okşadıktan sonra deliğe gitti parmakları. Deliğinin etrafını ovarken, bir yandan da dudaklarının arasındaki şeyin tadını çıkarıyordu.
Felix, başını aniden geriye attı. Hyunjin'in saçlarını daha da sert çekiyordu. Dayanacak gücü kalmamıştı artık. Hyunjin, işaret parmağını deliğinden içeri soktuğunda, artık delirmek üzereydi.
"Dur lütfen... Çok fazla..."
Hyunjin, yaptığı işi bozmadan kafasını biraz kaldırdı ve Felix'e baktı. İçinde olduğu durumdan çok hoşnuttu. Felix gerçekten zevk alıyordu ve daha içine bile girmeden onu tatmin edebildiğini görüyordu. Burada durmazdı.
İşaret parmağının yanına orta parmağını ekledi, ardından da yüzük parmağını. Felix kendini o kadar kaptırmıştı ki tüm bu üç parmağı çok rahat alabiliyordu.
Hyunjin ağzıyla yaptığı işi bırakıp yukarıya doğru yöneldi. Şimdi yüzleri birbirine bakıyordu. Ancak Hyunjin'in üç parmağı hala iş üzerindeydi.
"Felix..." Dedi fısıldayan bir ses tonuyla, hemen burnunun ucunda. "Gerçekten burada durmamı isteyecek misin?"
"Hnghh... Hay- hayır. Devam et, çok iyi..."
"Hah." Hyunjin gülümsedi. Bir yandan Felix'in yüzüne ufak öpücükler kondururken bir yandan da konuşmaya devam etti. "Beni nasıl baştan çıkaracağını çok iyi biliyorsun Felix."
"Sevgilim..." Dedi Felix kalan son gücüyle. "Parmaklarını istemiyorum..." Hyunjin'in iş üzerindeki elini bileğinden yakaladı. "Artık... Seninkini istiyorum..."
Hyunjin, son noktasına geldiğini hissetmişti. Pantolonu artık canını yakıyordu, organı patlayacakmış gibiydi, yırtıp atmak istiyordu her şeyi. Yaptığı işi bıraktı. Felix'i hızlı bir hamleyle kucağına aldı. Yine yüzleri yakın bir mesafede birbirine bakıyordu.
"Öyleyse yardım et bana... Parmaklarım çok yoruldu, üzerimi çıkartamıyorum."
Felix biraz kendine geldi. Ürkek tavırlarla ve titrek ellerle de olsa, Hyunjin'in gömleğinin düğmelerini bir bir açmaya başladı. Vücuduna her dokunduğunda, ne kadar sert ve güçlü olduğunu hissedebiliyordu. Sonunda gömleğin önünü tamamen açtığında, karşısında duran heybetli vücuda olan şaşkınlığını gizleyemedi. Yumuşak parmaklarını, yavaşça Hyunjin'in karnının üzerinde gezdirdi.
"Beğendin mi?" Diye sordu Hyunjin.
"Evet..."
"Hala üzerimde kıyafetler var, onlar hakkında bir şey yapmayacak mısın?"
Felix, aynı ürkek tavırla, bu sefer pantolonun düğmesini açtı. İçerideki şey dışarıdan bile çok büyük görünüyordu. Bununla baş edebilir miydi ki?
Hyunjin ona yardımcı oldu, beraber, tamamen çıplak halde olana kadar soyundular. Sahiden, bu gece hiç bitmesin istiyordu ikisi de.
Ne kadar süre geçtiğini bilmiyorlardı ama sonunda Felix'in yorgunluktan uyuya kalmasıyla ilk geceleri sonlanmıştı. Hyunjin, Felix uyuduktan sonra güzelce etrafı toparladı. Sevgilisini kucağına aldı ve ilk gecelerini geçirme hayali kurduğu yatak odasına taşıdı, yatağa yatırdı. Sıcak, nemli bir havluyla sevgilisinin vücudunu temizledikten sonra kendisi de hızlı bir duş alıp sevgilisinin yanına uzandı. Sevgilisi... Düşünmesi bile ne güzeldi. Şimdi gerçekten sevgiliydiler. İlk gecelerini bile geçirmişlerdi. Felix, boylu boyunca yanında yatıyor, küçük, sarı bir civciv gibi uyuyordu. Uyurken bile bu kadar tatlı görünmesi normal miydi ki?
Felix'e sarıldı. Hala uyumasına rağmen, Felix de ona karşılık verdi. Tüm vücudu alfasının, Hyunjin'in kokusuyla kaplanmıştı. Keşke hiç çıkmasaydı bu koku, hep birbirlerinin üzerinde kalsaydı. "Omegam..." Dedi Hyunjin, fısıldayarak. "Seni kimsenin incitmesine izin vermeyeceğim... Biri senin ışığını söndürmeye kalkarsa, yemin ederim ki bunun gördüğü son ışık olmasını sağlayacağım... Ayrıca yarın sabah sana kahvaltı hazırlayacağım..."
Sıkı sıkı sevdiği adama sarıldı, gözlerini yavaşça kapattı ve hayal mi, gerçek mi olduğunu bilmediği bu masal gibi geceyi sonlandırıp, uykuya dalmak için hazırlandı...
⋆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓
Fanfiction"Aslında, senin hayatın hakkında hiçbir şey bilmiyorum." "Oysa aynaya baksan, tüm hayatımı görürsün." Hyunjin, Felix'i gördüğü gece intihar etmişti aslında, tüm geçmişini geride bırakarak. Ama öyle boktandı ki geçmişi, kolay kolay kurtulamazdı. Yine...