36 - Son Karar

1.1K 177 128
                                    


Kararlarını vermişlerdi, Chan suçu üzerine alacaktı.

Han, zor da olsa dostunu hastanede bıraktı ve karakolun kapısından içeri girdi. Evet Minho içeride kalmayacaktı, Chan ile yer değiştireceklerdi ama yine de Han kendini çok yarım hissediyordu. Sevdiği adam, sevgilisi çoktan ondan vazgeçmişti. Bu yüzden, Minho'ya hiçbir şey söylenmeden önce gidip o konuşmak istedi. Emniyet müdürünün emriyle Minho ne olduğunu bilmeden sorgu odasına götürüldü. Bir süre öylece bekledikten sonra kapı açıldı, Han göründü.

Minho şaşırmıştı. Bir yandan onu görmeyi çok isterken, öte yandan Han'ın son konuşmalarından sonra gelmeyeceğine emindi. Ama yine de Han geldi, başı öne eğik bir şekilde karşısına geçti.

"Hyung..." Dedi sakin bir ses tonuyla.

Minho, onun konuşmasına izin vermeden ayağa kalktı. Elleri önden kelepçeliydi, bu yüzden masaya dayana dayana tek bacağıyla yürüdü, Han'ın yanına gitti. Kalçasını masaya dayadı, kollarını kaldırıp Han'ın başının üstünde omuzlarına geçirdi ve kelepçeli dahi olsa, Han'a sımsıkı sarıldı.

Han, hiçbir şey söyleyemedi. Telefonda konuştuğu adam bu muydu sahiden? Hani vazgeçmişti? Minho, Han'dan vazgeçebilir miydi?

Han, zorla da olsa Minho'yu ittirdi. "Hyung." Bunu zerre istemiyordu ama kendini tutmak zorundaydı. "Seninle konuşmak için geldim."

Minho, hiç hareket etmeden yüzüne çok yakın bir şekilde öylece ona bakıyordu. "Dinliyorum." Yüzünün her zerresini ezberlemeye çalışır gibi, detay detay inceliyordu.

"Biz bir karar aldık." Han, Minho'yu biraz daha ittirdi.

"Hayatınızla ilgili aldığınız her kararı destekleyeceğim."

"Bizim hayatımızla ilgili değil." Başını biraz öne eğdi. "Senin hayatınla ilgili bu karar."

"Benim mi?" Minho'nun biraz kaşları çatıldı.

"Evet. Önümüzdeki hafta mahkeme düzenlenecek. Tek başına yargılanmayacaksın. Sonunda aklanacaksın."

"Yerime birisini mi buldunuz?"

"Chan, suçunu itiraf etti. Seni korumak için değil, kendi istediği için yaptı bunu. Hem, en doğrusu buydu, zaten asıl suçlu oydu."

"Orada Chan değil de ben olsaydım, sen olsaydın bu sefer suçlu başkası olacaktı, yine de o mu suçlanacaktı? Başka çaresi mi vardı Chan'ın? Eğer o yapmasaydı ikisi de ölecekti."

"Bunları mahkemede söyle hyung. Çünkü Chan'ı da aklamak için her şeyi yapacağız. Emniyet müdürü de bizim tarafımızda. Başkan davasında çok büyük bir sempati topladık zaten, elimizden geleni yapmaya devam etmeliyiz."

"Hyunjin nasıl?"

"Hyunjin..." Biraz gözlerini kaçırdı. "Aynı."

"Felix?"

"O da iyi. Bebeği büyüyor. Hyunjin'in yanında duruyor tüm gün."

"Psikolojisi için iyi değil."

"Yapacak bir şey yok. Hangi güç onu oradan çıkarmaya yeter ki? Hyunjin uyanana kadar bekleyecek, yıllar sürse bile. Aynı... Benim seni beklemeyi düşündüğüm gibi."

Minho, başını öne eğdi. Yaptığı şeyden utanç duymuyordu ama Han'ın bu hali de onu çok üzüyordu. Han'a daha önce söylediklerini düşündü. "Han, beni beklemeyi bırakmanı söylediğim için özür dilerim." Zar zor konuştu.

"Sorun değil hyung, senin yerinde ben olsaydım, belki ben de aynısını söylerdim. Zaten, seni bırakmayacağımı biliyordun, değil mi?"

"Tabi." Minho, Han'ın ona baktığını hissediyordu ama kafasını kaldırıp bakamıyordu.

Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin