⋆Saat öğlene doğru gelirken, Hyunjin gözlerini açtı. Aynı uyumadan önce olduğu pozisyonda uyanmıştı. Felix, hiç kıpırdamadan, öylece uyumuştu. Hatta Hyunjin'i uyandırmamak için nefes bile almıyor gibiydi.
Kucağına gömülmek istercesine biraz kıpırdandı. Mutluydu, her şeye rağmen hala beraberlerdi. Gözlerini yumdu, daha da sıkı sarıldı.
Aradan çok geçmedi ki, Felix yavaşça gözlerini açtı. Hyunjin'i gördüğünde ister istemez gülümsedi ve elini Hyunjin'in saçına doğru götürdü. Hyunjin'e dokunduğu an Hyunjin kafasını kaldırıp ona bakınca şaşırdı. "Uyanık mıydın?"
"Hı-hm..." Hyunjin hala uyku sersemiydi. Gözlerini kırpıştırıp Felix'e baktı. "Sen ne zaman uyandın?"
"Şimdi..." Elleri, Hyunjin'in kafasında, saçlarını okşuyordu.
"Felix, kokunun çok güzel olduğunu biliyor musun?"
"Benim mi?"
"Evet..." Kafasını Felix'in karnına gömdü. "Ömrümün sonuna kadar böyle kalmak istiyorum. Hep burada saklanamaz mıyız?"
Felix, biraz kızarmıştı. Çıplak karnına sürtünen saçlar onu biraz gıdıklıyor, biraz da tahrik ediyordu. Biraz feromon kokusunun yayılmasına engel olamadı.
"Mmmh." Hyunjin, kafası gömülü halde mırıldandı. "İşte bahsettiğim buydu." Kafasını hafifçe oynatıp, Felix'i karnından öpmeye başladı. Felix, Hyunjin'den yayılmaya başlayan feromon kokusunu almıştı.
Felix'in çok güzel bir kokusu vardı. Hyunjin ne zaman onun kokusunu duysa, sıcak bir bahar günü çiçeklerin içindeymiş gibi hissederdi kendini.
Hyunjin'in kokusu ise okyanus gibiydi. Biraz korkutucu bir bilinmezliği olsa da gözlerini kapattığında Felix'in kendini sonsuz bir huzurun içinde hissetmesini sağlıyordu.
"Seni istiyorum..." Dedi Hyunjin fısıldayarak. Ellerini Felix'in sırtından çekerek biraz doğruldu. Yavaşça Felix'in yüzüne doğru yaklaştı. Yanaklarından yavaş yavaş öpmeye başladı. Ellerinden birisi de çoktan onun göğsüne gitmişti.
Yavaşça dudaklarına yaklaştı. "Sen de istiyor musun?"
Felix'den sadece boğuk bir inleme sesi çıkmıştı. Cevabını alan Hyunjin, yavaşça Felix'i dudaklarından öpmeye başladı. Felix bilinçsizce dudaklarını aralıyor, Hyunjin'e izin veriyordu.
Hyunjin biraz yaptığı şeye devam ettikten sonra, burnunu tüm yol üzerinde değdirerek Felix'in göğüslerine indi. Felix, gözlerini açamayacak kadar kendinden geçmişti.
Hyunjin bir eliyle bir göğsü ovarken, dudaklarıyla diğer göğsünü öpmeye başladı. Felix'in inlemeleri biraz daha şiddetlenmişti. Feromon kokusuyla iyice kendinden geçiyordu.
Hyunjin, eliyle yaptığı işi bıraktı. Eli yavaşça aşağı, Felix'in pantolonuna kaydı. Düğmeyi tek hamlede açıktan sonra tamamen doğruldu ve tek çekişte pantolondan kurtuldu. Hiç sabrı yoktu.
"Felix..." Dedi sevgilisinin kulağına fısıldayarak. "Bugün çok sabırsızım. Senin için sorun olur mu?"
Felix bir şekilde gözlerini açtı ve Hyunjin'e baktı. Hyunjin, kendi pantolonunu çıkarıyordu. Felix sakince elini kaldırdı ve Hyunjin'in iç çamaşırının altında patlayacak hale gelen aletine dokundu. Çok büyüktü, daha önce yaptıklarında canı biraz yanmıştı ama yine de yapabilirdi. "Sorun yok..."
Hyunjin yine sabırsızca Felix'in iç çamaşırını çıkardı. Felix'in küçük organını avcunun içine alıp aşağı yukarı sıvazlamaya başladı. Aynı anda diğer eliyle kendi iç çamaşırını çıkardı. İkisinin organlarını yan yana getirdi. Sonra Felix'in ellerinden tuttu ve organını tutması için üzerine getirdi.
İkisi birden Felix'in eline sığmıyordu ama Felix elinden geldiğince ikisini de sıvazlamaya başladı. Hyunjin de zevkten inlemeye başlamıştı. Bir süre öyle kaldıktan sonra Felix durdu. "Böyle yapmak istemiyorum, benimki çok komik duruyor."
Hyunjin, istemsizce güldü. Biraz geriye çekildi. Felix'i bacaklarından tutup önüne doğru çekti ve bacaklarını havaya kaldırdı. Şimdi Felix'in beyaz poposu, akşam yemeği gibi tamamen önünde duruyordu. Yüzünü yavaşça yaklaştırdı.
Dilini, Felix'in deliğinin etrafında gezdirmeye başladığında, Felix aniden Hyunjin'in saçlarından yakaladı. Diğer eliyle de ağzını kapatıyordu. "Hayır... Böyle istemiyorum..."
Hyunjin, hiç istifini bozmadan yaptığı işe devam etti. Felix'in onu durdurmaya gücü yetmiyordu. Felix bir süre kıvrandıktan sonra teslim oldu.
Hyunjin, artık hazır olduğunu düşündüğünde, doğruldu ve Felix'i bıraktı. Ama bir sorun vardı. "Felix..." Dedi, üzerinden ona bakarken. "Kondomumuz yok."
Felix bir anda ayıldı. Hyunjin'e bakıyordu. "Burada mı... Duracak mıyız?"
"Dikkatli olacağım, lütfen bana izin ver..."
"Hı-hm..." Felix'in burada bırakmaya hiç niyeti yoktu.
Hyunjin, büyük aletini yavaşça kavradı. Bir eliyle Felix'in belini tutarken, diğer eliyle aletini biraz sıvazladıktan sonra, yavaşça Felix'in deliğine yerleştirdi. Ardından iki eliyle yere dayanıp kendini taşırken, yavaşça belini ileri ittirdi.
İlk giriş anı, Felix'in yüzü tamamen değişmişti. Beyaz yüzü kıpkırmızıydı, gözlerini açamıyordu. Aniden Hyunjin'in omuzlarına sarıldı. "Hareket etme..." Diyebildi can havliyle.
"Rahatla biraz Felix..." Hyunjin, yanağını Felix'in yanağına koydu. "Böyle olursan aletimi koparacaksın..."
"Çok büyük...Bu daha ikinci seferim olduğundan..."
"Daha önce bu kadar büyük birisiyle yapmamış mıydın?"
"Daha önce..." Felix biraz utandı ama devam etti. "Kimseyle yapmamıştım." Bir anda gözleri faltaşı gibi açıldı. "Daha da mı büyüdün?"
"Aah, delireceğim şimdi." Hyunjin yavaşça hareket etmeye başladı. "Aklımı kaçırmama sebep oluyorsun..."
Kan ter içinde kalana kadar, bir sürü farklı pozisyonda yaptılar. Sonunda Minho'nun çağrısı üzerine artık durdular ve hızlı birer duş alıp aşağıya indiler...
⋆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓
Fanfiction"Aslında, senin hayatın hakkında hiçbir şey bilmiyorum." "Oysa aynaya baksan, tüm hayatımı görürsün." Hyunjin, Felix'i gördüğü gece intihar etmişti aslında, tüm geçmişini geride bırakarak. Ama öyle boktandı ki geçmişi, kolay kolay kurtulamazdı. Yine...