32 - Koma

1.1K 163 170
                                    


Bu bölüm, yorumlarınızı eksik etmemenizi ve oylamayı unutmamanızı rica ediyorum 🫶🏻💙

Chan, sonunda kıra kıra da olsa kapıyı açtığında, karşılaştığı manzara karşısında dehşete düşmüştü. Belki 6-7 tane adam vardı karşısında. Hepsi silahını Chan'a doğrulmuştu, birisi dışında. O da silahını Hyunjin'e doğru tutuyordu.

Chan, ani bir hareket yapmamalıydı. Silahı elinde, sakince ellerini havaya kaldırdı. Adamlara bakakaldı.

Adamlardan birisi bağırdı. "At silahını!"

Changbin, adamın sesiyle kendine geldi. Biraz uzakta kaldığı için adamlar onu fark etmemişti, bu yüzden sessiz ve hızlı adımlarla bir kenara geçti ve saklandı.

Chan, adamların silahlarının ucunda sakin adımlarla içeri girdikten sonra kepenk kapandı. Şimdi Changbin dışarıda, tek başına kalmıştı. Hemen telefonunu eline aldı.

"Aç telefonu, hay sikeyim aç..." Dedi telefonun ekranına bakarken.

"Alo?" Sonunda Minho telefonu açtı. Telefonu açmasıyla yerinden fırlaması bir olmuştu, sesi çok telaşlı geliyordu. "Ne oldu, buldunuz mu?"

"Depoda adamlar var. Chan'ı da aldılar. Tek başıma dışarıda kaldım. Ne yapacağım Minho..." Sesi fısır fısır, titrek geliyordu.

"Sakin ol dur. Düşüneceğim."

Bir süre ikisi de sessiz kaldıktan sonra, Changbin, bir anda içeriden gelen keskin bir sesle irkildi. Birkaç el silah patladı. Birkaç bağırış duyuldu.

Changbin çömelip saklandığı yerde titriyordu. "Sikeyim, daha ne kadar düşüneceksin?"

"Du-"

Changbin, Minho'nun suratına telefonu kapattıktan sonra, telefonu yere fırlattı. Silahını eline aldı, sımsıkı sarıldı. Burada durup hiçbir şey yapmadan duramazdı, zaten bu hale de bu yüzden gelmemişler miydi en başında?

Büyük kepenk kapıya sert bir tekme attı. Zaten Chan yeterince hırpaladığından, kapı ikiye ayrıldı. Changbin içeri girdiğinde, karşılaştığı manzara karşısında aynı Chan gibi dehşete düşmüştü.

Chan, ayakta dimdik duruyordu. Sandalyede oturan Hyunjin, başı öne eğik, baygın gibi duruyordu. Yer kan gölüne dönmüş, altı tane adam da yerde yatıyordu.

Chan, titreyen elleriyle dizlerinin üzerine yere çöktü, elindeki silah yere düştü. Başını yukarı kaldırdı. Gözlerini sımsıkı yumdu, avazı çıktığı kadar bağırdı. Ses inledi, yankılandı.

Changbin, bir Chan'a baktı, bir de sandalyede oturan Hyunjin'e, ne olmuştu burada?

Chan, ilk defa adam öldürmüştü. Hem de tek seferde altı kişiyi... Daha önce silah tutmayı bile doğru düzgün bilmezdi ya, içindeki duygu onu bu hale getirmişti. Kardeşini bir kere koruyamamıştı, ikinciye dayanamazdı. Ne olduğunu hatırlamıyordu bile.

Chan, kafasını kaldırıp Hyunjin'e baktığında, Changbin de sarsılarak kendine geldi. Hyunjin'in önüne koştu. Önündeki masayı bir tekmeyle boşluğa savurduktan sonra, Hyunjin'in önünde diz çöktü. Ensesinden tutup başını yukarı kaldırdı, ama Hyunjin'in yüzünü gördüğünde, dehşetle bıraktı. Geriye doğru attı kendini, arkasının üstüne yere kapaklandı. Eliyle göğsünü tuttu. Sıktı, sıktı...

Arkadan gelen ambulans sesiyle irkildiklerinde, ne kadar süredir orada olduklarını bilmiyorlardı. Minho, ambulanstan inen sağlıkçıların arkasında, bastonuyla ne kadar hızlı gidebilirse o kadar hızlı adımlarla gidiyordu. Ambulanstan son inen Han, bir tazı gibi fırladı. Koşacaktı ki, karşılaştığı manzara karşısında, yolun ortasında, öylece donakaldı. Aynı şekilde, yolun ortasında, dizlerinin üzerine çöktü.

Dark Man & The Sunshine | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin