8- Doğum Günüm

186 11 0
                                    

Ellerimi sertçe kulaklarıma bastırıyordum. Çığlıklarımı duymak istemiyordum. Babamın eğlenen ifadesini görmek istemiyordum. Keyif seslerini duyduğumda sinirle soludum. Ben o anda değildim. Geçmişten bir parçaydı sadece. Ben babamdan çok uzaktaydım. Tenimde hissettiğim tanıdık acıyla gözlerimi açtım. Babamın gözlerini gördüm. Kemeri bana acımadan daha sertçe vurdu. Acıyla inledim. Konuşmamak için dişlerimi sıkıyordum. Ona durması için yalvarmayacaktım. Kemeri durmadan vurmaya devam etti. Tenimde hissediyordum acıyı.

O günlere gitmiştim yine. Acıdan bayıldığım zamanlara. Gözlerim durmadan hissettiğim acıyla beraber kapanıyordu. Açık tutamıyordum. Bedenim baygındı. Kemerle vurmaya devam ediyordu. Acıyı hala hissediyordum.

Zihnime yenilmiştim. Babam benim kapanmayacak yaramdı. Hiç bir şey o yarayı kapatamazdı. Ejderha beni ne ile vurması gerektiğini biliyordu. 

Acılarımız geçemiyordu. En büyük korkumuz ise onları tekrar yaşamaktı. Onları tekrar yaşamak bizhm yıkılışımız olurdu çünkü. Toparlanmak zaman alırdı. Zamanla kurduğunu o denge bir bozulur ve düşerdiniz. Bir dağa çıkmış da atlamış gibi hissediyordum. Düştükçe canım daha çok acıyordu. Acı hiç dinmiyor, yaralarının artışıyla berabee daha da acıyordu.

18. Yaş doğum günümden sonra olacakları hep merak etmişimdir. Eğer burada ölecek olmasaydım 18. Yaşımı kutlayacaktım. Özgürlüğe kavuştuğum yaşım olacaktı. Hayallerim öyleydi. Özgür olamayacağımı bende biliyordum.

Dillere destan bir aşk hiç yaşayamayacaktım mesela. Bunun verdiği hissi hep merak ediyordum.

Filmlerdeki gibi aşkımız başlasın istiyordum. Ben zor bir duruma düştüğümde gelsin beni çeksin kurtarsın. Evet böyle başlamalıydı hikayemiz. Aşkımızı inkar edip durmalıydık. Birbirimizi çok kıskanmalıydık. Bu kıskançlıklar bizi ayırmamalıydı.

Bence kıskançlık soğumak için bir neden değildi. Birini kıskanmak yetersizlik hissinden olmazdı her zaman. Başkasının onu sen gibi sevebileceği den korkardın. Kendi sevgini az görmekten kaynaklanırdı.

Bizim sevgimiz çok büyük olmalıydı. O kadar büyük olmalıydı ki her kıskançlıktan çıkan kavgamızın sonunda birbirimize sarılmalıydık. Birbirimize olan sevgimizi unutmamalıydık. Herkes biz gibi olmak istememeliydi mesela. Bu tarz fesatlıkları sevmezdim. Mutluluğumuz onları da neşelendirmeliydi. Umut olmalıydık onlara

Bu hayallerim benimle beraber yok olacaktı. Hiç bir çözüm gelmiyordu aklıma. En başından buraya gelirken kabullenmiştim ölmeyi. Bile bile gelmiştim buraya. Arkamdan ağlayacak yasımı tutacak kimsem yoktu.

Gözlerimi açtım. O zihnimin içinde zihnime saldırıyordu. Ümitsizliklerimi ortaya çıkarıyordu. Ayağa kalktım. Babamın bana vuracak elini tuttum. Babamın gözleri o sırada ejderhanın gözlerini aldı. Boşta olan elimle babamın yüzğne yumruk attım.

"Burası benim zihnim!" Ejderha gülümsedi. Bana doğru bir hamlede bulundu. Karnıma tekme attı. Geriye doğru uçtum. Tekrar kontrolü eline almaya çalışıyordu. Ayaklarımı yavaşça yere değirdim. Başarmıştım. İçimde bir güç hissettim. Onun zihnine girmek istiyordum. Engel olmaya çalışıyordu. Bir kaç anı canlandı gözümde. Acı çektiği anlar. Ananem onu yok etmeye çalıştığı andı.

Ananem yalvarıyordu. Elinden geleni yaptığını yoğun duygularda dayanamadığını söylüyordu. Ananem ise riske atamayacağını söylemişti. Tehlikeli olduğunu bağırıyordu ona. Bu alemdeki insanların canının ondan daha önemli olduğunu söylemişti. Onun acısı ananemden geliyordu. Hissettiğim acıyla anılarından çıktım. Elim sızlıyordu. Elimdeki yaradan kanlar çıkıp elimi sarmıştı. Boğazımda eller hissettim. Korkularıma yönelmişti. Birazdan beni havaya kaldıracaktı. Ayağımla dizine tekme atmaya çalıştım. Sert tekmem ortamda bir çatırtı koparmıştı. Ayağı kırılmıştı. Dizi yerine dizine yalın bir yere takma atmıştım. Boğazımı daha çok sıktı. Zihnimde beni kendi öldürürse kontrolümü alırdı. Boğazımda ki eliyle havaya kaldırdığında fırsat bilip ona kafa attım. İki ayağımla onu itirdiğimde yere düştük. Hızlı bir şekilde kalkmaya çalıştım. Bacağımı tuttu.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin