33- Derin Uyku

50 2 3
                                    

Gözyaşlarımın arttığını hissettiğimde dizlerimi kendime daha çok çektim. Ağzımdan çıkan mırıltılarla sesli ağlamaya başladığımı anladım. Arel, Zühre ile kapımdaydı. İki gündür odamdan çıkmıyordum. Bir doktora görünmek ise beni daha da korkutuyordu. İçeri girememeleri için büyü yapmıştım.

"Güzelim kaldır şu büyüyü." Şefkatli sesi yüreğimi ısıtsada korkumu geçirmemişti. Ölmemden korkan sadece ben değildim. Dün tüm evi yıkmıştı. Sesleri ise beni daha çok ağlatmıştı. Beni kaybetmekten korkuyordu. "Yanında olacağıma söz veriyorum. Senin için endişeleniyorum." Sesindeki çaresizlik kalbimi acıtmıştı. Elimi kalbime bastırdım. Sevdiğim adama doyamadan ölmek istemiyordum.

Evet, kendimi odamda öleceğime inandırıp durmuştum. Çünkü öyle hissediyordum. İnsan bazen hissedebiliyordu. Ve bende hissediyordum. Kaşlarımı çattım. Teşhisimi kendim koymuş ve yasımı tutmaya başlamıştım. İki gündür aklım neredeydi benim? Yataktan kalktım. Hızlı kalkmış olmalıyım ki sendeledim. Duvardan destek alarak kapıya gittim. Büyüyü yok ederek kapıyı açtım. Arel anında bana sarılmıştı. Ellerimi beline doladım. Zühre'ye baktığımda gözlerinde garip duygular görmüştüm. Yoksa benim için ednişelenmiş miydi? Arel sarılmayı bırakarak ellerini yanaklarıma koydu. Göz pınarlarımda yumuşakça gezindi parmakları.

"Mutfakta bir şeyler atıştırırken seninle ilgilenebilirim." Kaşlarımı çattığımda düşündüğüm şeyi anlamış gibi vakit kaybetmeden konuştu. "Sen umurumda değilsin. Biraz açım sadece." Bizi beklemeden merdivenlerden inmeye başladı. Arel ise ben daha Zühre'nin şokundan çıkamadan ellerini dizlerimin ve omuzlarımın altına koyarak beni kaldırdı. Kafamı göğsüne yasladım. Beni aşağı kata indirmişti. Mutfağa gittiğimizde tezgaha oturttu. Arel bir şeyler hazırlarken Zühre ise anlam veremediğim tuhaf şeyler yapıyordu. Arel bir yandan da Zühre'nin diyeceklerini bekliyordu. Bir süre sonra Zühre gözlerime baktı. Gözlerindeki duygular kalbimin acıyla çarpmasını sağladı. Kalbimde hissettiğim acıyı belli etmemeye çalıştım. Tepkilerimi gizledim. Bu his kalbime iğne batırıp çıkarmakla eş değerdi. Acı hafif olsada tenimde olmaması kıvranmamı sağlıyordu. Acı içimdeydi.

"Kanına bakmam gerekiyor." Mutfaktan aldığı bıçakla yanıma gelecekken Arel kolunu tuttu.

"Neler oluyor?" Gözümden bir kaç damla düştü. Zühre sadece ona baktı. Arel ise kolunu bıraktı. Hızla yanıma geldi. Zühre kolumu tutup kaldırdı. Elindeki bıçakla küçük bir çizik açtı bileğime. Acıyla yüzümü buruşturdum. Arel ve Zühre ise sadece bileğime bakıyordu. Gözlerimi bileğimdeki kana çevirdiğimde dona kalmıştım. Kanım koyulaşıyordu. Zühre kendine gelerek bana baktı. Çenemi tutup kaldırdı.

"Ateş gücünü kullanırken neler hissediyorsun?" Bu soru beni afallatmıştı. "Şimdi sakinleşmeni ve sorularımı yanıtlamanı istiyorum. Çaresiz sorun yoktur. Çözmeme yardımcı ol." Bileğim yanıyordu. Ama acısı şu an derinlerime kaçmış ve çıkmamak için savaş veriyordu.

"Bilmiyorum." Diyebildim göz yaşlarım arasından. Bileğimi ters çevirdim. Görmeye dayanamıyordum. Duyduğum sesle çığlık attım. Arel yanımdaki yere yumruk atmıştı. Tezgah yumruğuyla parçalandı. Hemen yere atladım.

"Ateşin kanını yakmış Miray. Gücün nasıl ortaya çıkıyor?" Göz yaşlarım durmuş, şaşkınlıkla ona bakıyordum. Korku ateşimi daha da tetiklerdi.

"Kuvvetli duygular. Acı, öfke, korku bazen de heyecanlandığımda." Yutkundum. "Kontrol edemiyorum." Arel ellerini saçları arasından geçirdi.

"Sınırı zorlamış olmalısın. Kanın yandıkça kalbin bu kanı pompalıyor. Kalbin zarar almaya çoktan başlamış olmalı. Bir çözüm bulasıya kadar ateş gücünü kullanma. Kuvvetli duygulardan uzak tut kendini." Kaşlarımı çattım. Eksiklikler hissediyordum. Genellikle bunu tetikleyen kötü enerjiydi çünkü. Zühre ise ateşimle bağdaştırmıştı.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin