21- Beyaz Cadılar

106 6 14
                                    

Dolabımı açtım. Atlılarla ilgili maceramızı atlatalı baya oluyordu. Ejderhayla rüyamda gezintiye çıkmamıştım. Onu zihnimden uzak tutmaya çalışıyordum. Her gece uyandığımda halsiz hissediyordum. Çabaları ortadaydı.

Düşüncelerimden çıkmaya çalıştım. Arel hazırlanmam gerektiğini söylemişti. Kadınlarla benim ilgilenmemi istemişti. Kendine seçtiği özel bir kurt sürüsünü eğitmeye başlamıştı. Dora buna sinirlenip kendi grubunu acılar içinde kıvrandırasıya kadar eğitiyordu. Boş zamanı olmuyordu haliyle. Arel'in seçtiği kurtlardan ikisi Uraz ve Ulaş'tı.

Sonunda bir elbise seçebilmiştim. İnce askıları olan kırmızı bir elbiseydi bu. Açık renk bir kırmızıya sahip değildi. Asil bir rengi vardı. Arel bir çok kıyafetimi buraya getirtmişti. Büyü kitaplarımı da unutturmamıştık. Halk beni benimsemeye başlamıştı. Nefretleri yerini hayranlığı bırakıyordu. Bunun için annemin ölmesi mi gerekiyordu?

Gözümden düşen yaşı sildim. Acısı zamanla dinginleşse yüreğimde onu hatırladıkça bir sızı oluşuyordu. Bedenimi saran oldukça kısa elbiseyi giydim. Ayakkabı olarak siyah uzun topuklu bir ayakkabı tercih etmiştim. Siyah bantları vardı. Asil görünüyordum. Saçlarıma maşa yapmaya başladım. Hafif dalgalı gözüküyordu artık. Rimel ve kırmızı ruj kullanmıştım makyajımda. Arel çıktığım anda kızacaktı. Ama değiştirmem karşılığında isteğimi yapmayacağı için hiç bir şey söyleyemeyecekti. Bunun rahatlığı vardı üzerimde. Odamdan çıkıp rahat adımlarla aşağı indim. Bu akşam misafirlerimiz için ufak çaplı bir yemek olacaktı. İkindi vakitlerindeydik.

Merdivenlerden indiğimde Arel'i gördüm. Kahvesini yudumluyordu. Beni görmesiyle dişlerini sıktı. Sertleşen çehresinden anlamıştım. Ne olduğumuzu bilmiyordum. Sevgili bile değildik. Buna rağmen beni kıskanmaktan çekinmiyordu.

"Hava soğuk." Tatlı bir şekilde gülümsedim. Hava normalden daha sıcaktı.

"Üşümüyorum. İnce düşüncen için teşekkürler." Dış kapıya doğru yürürken tekrar konuştu.

"Ama çok soğuk." Dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemeye çalıştım. Ona döndüm.

"Üşümüyorum Arel?" Gözlerini kıstı.

"Karşılamaya gitmesi için Dora'yo görevlendireceğim." Ayağa kalktığında gülümseyerek başımı salladım.

"Beraber karşılarız Dora'yla. Giderken ben yanına da uğrarım. Öyle geçeriz." Tehditkar bakışlarını gözlerime dikti. Masum bir şekilde gülümsedim. El sallayarak çıktım evden. Onun bu halleri hoşuma gitmeye başlamıştı. Mühür mevzusunu açıklamadan bu oyun bitmeyecekti. O da farkındaydı.

Yürüyerek Dora'nın eğitim yaptırdığı alana doğru gitmeye başladım. Bir daha bu kadar yüksek topuklu giymemem gerektiğini fark etmiştim. Bugünlük idare edecektim. Alana ulaştığımda Dora'nın sesi duyulmaya başlamıştı. Yanına gitmeye devam ettim. O sırada ortama giren siyah devasa kurtla tüm eğitim kesilmişti. İnsan formuna döndüğünde üstü çıplaktı. Altında ise gri bir eşofman vardı. Eğitim gören kızların üstünde dolaştı bakışlarım. Hepsi gözlerini dikmiş bakıyordu. Sinirlendiğimi hissedebiliyordum. Arel'e çevirdim gözlerimi. Eğlenen bir tavrı vardı.

"Dağılın!" Bağırdım. Hepsi anlamayarak bana bakıyordu. Bakışlarını hissetmiştim. Gözlerimi onlara çevirdim. "Dağılın dedim size!" Ufak adımlarla gitmeye başladılar. Dora yanıma geldi.

"Kıskandım mı sen?" Dalga geçiyordu hanımefendi. Kendimi toplayarak konuştum.

"Hayır ne alakası var? Beyaz kadınlar gelecek. Onları karşılamaya gidelim hadi." Arel'e baktım göz ucuyla. Önden gidiyordu karşılamaya. Üstü çıplak bir şekilde! Bu adam beni sinir etmekten başka bir şey bilmez miydi? Dora'nın koluna girip onu çekiştirerek götürmeye başladım.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin