32- Ateşkes

66 3 1
                                    

Özlemek nasıl bir duyguydu böyle? Nefretle sevgi bir arada daha güçlü olurdu. Beraber getirdikleri duygu ise özlemdi. Aklım babamla dolup taşıyordu. Onu görmek istiyordum ama yanımda istemiyordum. Değişmeliydi. Onu inkar edemezdim. Kendi kanından, canımdandı. Çaresizce sevgi dilenmekten başka bir şey aklıma gelmiyordu. Ama o sevgiye hiç bir zaman ulaşamamıştım. Daha doğmadan yetersiz olmuştum onun için. Gözümden düşen bir damla yastığa ulaşasıya kadar durmadı.

"İyi misin güzelim?" Elini belimde sıkılaştırdı. Yüzünü boynuma gömdü. Öperken kokumu içine çekmesi beni gülümsetmişti. Sırtımı yataktan kaldırdım. Uyku mahmuru gözlerle bana bakıyordu. Uyumadığım için uyumamıştı. Ellerini tutup kaldırdığımda altında yer edineceğimi düşünmüyordum. Kalkmasıyla sırtımın yatakla buluşması bir olmuştu. Eliyle yüzümdeki saçları çekti. Yüzlerimiz çok yakındı.

"Yaramaz adam!" Güldü. Bu gülüşünün altındaki imayı anlamıştım. Yanaklarım anında kızarmaya başlamıştı. Ama değerdi.

"Gece kim daha yaramaz gördük bence." Gülümsemesi daha da büyümüştü. Ellerimi göğsüne koyarak ittirmeye çalıştım. Çok ağırdı! Yüzümü buruşturdum.

"Eti biraz azaltmalısın." Dudakları yanağımla buluştu. Küçük bir öpücük bıraktı. "Kahvaltı etmeliyiz. Kalk üstümden!" Sözümü dinlemiyordu. Koca bebek! Daha sert itmeye çalıştım. Ama olmamıştı. İçimde büyüyen öfke beni afallattı. Elimi göğsünden çektim. Kafasını kaldırdı ve yüzlerimiz arasına mesafe koydu.

"Korkuyorsun." Kaşları çatılmıştı. Korkularla beslenen biriydi. Yemeğinin kokusunu almıştı. Ondan korkmuyordum. Kendimden korkmuştum. Kontrölsüzlüğümden...

"Zarar vermekten korkuyorum." Yutkundum. "Tekrar katil olmaktan." İlk cinayetimi annemle işlemiştim. O anlar gözümün önüne geldiğinde kalbim acıyla burkuldu. Kara büyüden korkuyordum. Getirdiklerinden çok fazla korkuyordum.

"Sen katil değilsin." Üstümden kalktı. Öfkesini saklama çabası yoktu. Çıplak gözle görülecek kadar kendinden geçmişti. Öfkeyle ellerini saçlarına daldırdı. Yataktan çıktım. Bana döndü.

"Ruhumdaki lekeyi sende görüyorsun." Kalbim kan pompalamayı bırakmıştı. Acı pompalıyordu artık. Damağım acıyla bulanmış, konuştukça kusmak için zorluyordu beni. "Sende katilsin, Arel." Gözlerimin içine öyle bir baktı ki geriye doğru bir adım attım. O yangın bir saniyede beni küle çevirebilecek kadar büyüktü.

"Sakın." Sözleri öfkesini bastırmaya çalışıyordu. "Sakın, benden korkma." O bu haldeyken söylediklerini yapmam zordu. Katliam isteyen gözlere bakarken canım yanıyordu. Ölüleri kurtaramazdık. Yaşayanları niye kurtaramıyorduk? Karşımda ölüyordu. Belki de çoktan ölmüştü. Bahsettiğim bedeni değildi. Ruhuydu. "Sana asla zarar vermem!" Bağırışı kalbime tekrar korku tohumları ekti. Bunu fark etmiş olmalı ki daha da sinirlendi. İçine gömülen yanakları dişlerini kırmak istediğini gösteriyordu. Sakinleşmesi gerekiyordu. Ama zehir bir defa aktığında, durmak bilmezdi.

"Katil olmam neden bu kadar öfkelendiriyor seni? Kabullenemiyor musun?" Anında karşımda bitmişti. Korkutucu gözlerine inat geri adım atmadım. "Yatağına aldığın kadının bir katil olması neden seni öfkelendiriyor, cellatların lideri? Kendinden olanları da öfken yüzünden öldürmedin mi?" Ağzını açıp tek bir kelime etmiyordu. Doğruları söylediğimi çok iyi biliyordu. Yalanına ortak olmam göz yumacağım anlamına gelmiyordu.

"Neden söylemedin?" Burukça gülümsedim. Neden onu seçtiğimi söylüyordu? Eğer ortaya çıkarsa ikimizi de öldürmek için ellerinden geleni yaparlardı. Büyüyü benim yaptığımı öne bile sürme ihtimalleri vardı. Yalanına ortak olmuştum.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin