35- Büyük İkilem

20 2 1
                                    

Uzun, çetrefilli yollar bana ödülümü mü cezamı mı vermişti, emin değildim. Büyük bir labirente getirmişti ananemin anıları beni. Sentorlarla doluydu. Her yanlış yolda sentorla karşılaşıyordunuz. Bunu fark edesiye kadar çok fazla sentorla savaş vermek zorunda kalmıştım. Sentorlar, satirlerden daha zor savaşılan yaratıklardı. Kılıç becerileri beni kendilerine hayran bırakmıştı. Hayranla karışık öfke de olabilirdi. Vücudumdaki sayısız sıyrık ve karnımdaki bıçak izi bu öfkeyi güçlendiriyordu.  Acı kendini yanmaya bırakırken sinir kat sayım mümkünmüş gibi daha da artıyordu. Öfkem durmadan harlanıyordu. Hızlanan nefes alış-verişlerimi kontrol altına almaya çalışırken bakışlarım küçük şişedeydi. İçmeyi istemediğimi biliyordum. Kim kendini yavaş yavaş, tükete tükete öldürmek isterdi ki? Ben Arel için istiyordum. Onu yaşatmak için tek seçeneğim buydu. Gerçek bir kötü olmak...

Fazla güç insanı baştan çıkartırdı. Benide baştan çıkartmasından korkuyordum.

Ciğerlerim rahatlatmaya çalışıyordum. Sentrolar beni neredeyse öldürecekti. Gözlerimi kapattım. Kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Ne kadar başarılı olduğum ise tartışılırdı. Yaralarım bana yardımdan çok köstek oluyordu. Gözlerimi duyduğum ses ile hızla açtım. Etrafımda kimse gözükmüyordu. Ama bir dalın kırılma sesi gelmişti. İzleniyor olduğumu nasıl fark etmemiştim? Dikkatli olmam gerekiyordu.  Tekrar savaşacak gücüm yoktu. Şişeyi almasına ya da almalarına izin veremezdim. Bu bir tarafın özgürlüğünü, diğer tarafın yok oluşunu simgeliyordu. Ve bir tane de değildi. Ananem anılarında üç şişe bıraktığını göstermişti. Eğer büyüyü bozmak istersem iki şişe yeterli olacaktı. Büyünün bozulmasını mı istiyordu? Emin değildim. Ne yapmaya çalıştığını bilmiyordum, anlayamıyordum.

Kehanet bunu içtiğim anda gerçekleşmeye başlayacaktı. Ananemin koruyucu seçildiği bu diyarı torununun yok edeceği kimin aklına gelirdi? Benim bile gelmezdi. Zorunda kaldığımı tek ben mi bilecektim? Öfkeli bakışlara alışıktım. Bu yaşıma kadar o bakışlarla büyümüştüm. Ama hayatıma öyle devam edebileceğim konusunda kararsızdım. Sevilmek isterken, nefret edilen olamazdım. Buna hazır değildim. Kahretsin! Hiç bir şeye hazır değildim. İçtiğim anda güçlerim aratacaktı. Tam bir cadı olacaktım. Kirli bir cadı... Kan büyülerini ananem çok fazla abartmıştı. Hapishane hala durduğu için , hapishanede yaşanacak en küçük hasar benide etkileyecekti. Ananemden kalan iki şişe kanı ve bu şişeden aldığım güçle hapishanedeki büyüyü bozabilirdim. Böyle bir sorumluluğu kaldırabileceği konusunda kararsızdım. Akay beni asla rahat bırakmayacaktı. Bununla yaşamaya dayanamazdım.

Derin bir nefes aldım. Düşüncelerim beni tüketiyordu. Zihnimi boşaltmam gerekiyordu. Arel için dayanmam gereken çok şey vardı. Fedakarlık yapma sırası bendeydi. Ama unuttuğum bir detay vardı. Arel... Bana destek olacaktı. Hep yanımda olacaktı.

Denizin dalgalarına takılmışken verdiği huzuru herkes unuturdu. Ben unutmamalıydım. Tek huzurumu unutamazdım. Arel benim her şeyimdi.

Fazla vaktim kalmamıştı. Saldırıya geçebilirlerdi. Belki de planlıydı. Ben sadece bir piyondum. Ne tür bir tehdit altında olduğumu bile bilmiyordum. Yaralıydım. Savaşacak takatim yoktu. Savunmasızdım. Küçük şişenin tıpasını açtım. Eş zamanlı olarak burnumu da parmaklarımla sıkmıştım. Etraf büyünün etkisiyle değişik bir renge büründü. Hava yoluyla ilerleyen bir ölüm büyüsü olabilirdi. Yerde solan bitkilerden anlamıştım. Büyünün hakim olduğu alan küçüktü. Labirentin duvarları yerin içine doğru ilerlerken fırsat bilerek geçite doğru koşmaya başladım. Arkamdan biri daha koşmaya başlamıştı. Karnımdaki yara koşuşumu etkiliyordu. Sızısını bastırmaya çalışsamda etki ettiği pek söylenemezdi. Damağımda hissettiğim kanla büyük bir küfür savurdum. Öfkem ateşimi tetiklemiş olmalıydı. Ama ben fark edememiştim bile. Kusacaktım. Hemde kan. Dudaklarımı birbirine bastırarak koşmaya devam ettim. Kolumdan biri tutup göğsüne yasladığında ağzımdaki kanları eğilerek çıkarmaya başladım. Yere dökülen kanın rengi katranla yarışırdı. Ben kan kusarken arkamdaki saçlarımı çekmişti.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin