Yasak Cadı

16- Obsidyen Taşı

Beceriksizliğimle ofladım. Yine hata yapmıştım. Bir türlü beceremiyorum büyü yapmayı. Basit büyülerden başka hiç bir büyü yapamıyorum resmen.

"Toplan." Kitaplar yerlerine geçmeye başladı. İksir yapmaya çalıştığım malzemeler raflarına döndü. Bodrumdan dışarı çıktığım yoktu. İştahımında olduğu söylenemezdi. Burada uyuyordum. Bir haltı beceremiyordum. Alt tarafı büyü öğrenecektim. Her söyleneni yapıyordum. Ama başarılı olamıyordum.

O kadını araştırmamak için büyük bir savaş veriyordum. Güçlerini öğrenmek istiyordum. Her bir ayrıntısını bilmek istiyordum. Nerede yaşıyordu? Raflarda daha önce gördüğüm kitabı alıp oturdum. Nesilleri tükenmeyen tüm varlıkları anlatıyordu bu kitap. Sayfalarda gezinmeye başladım. Elflerin olduğu yerde duraksadım. Kulakları bu resimlerdekine benzemiyordu. Masada bir elf vardı zaten. O kadın elf olamazdı. Bakınmaya devam ettim. Bir sayfada duraksadım. Onu bulmuştum. Sayfanın üzerinde tehlikeli olduklarına dair bir uyarı vardı.

Yazılanları okumaya başladım. Tehlikeli olduklarından bahsediyordu. Centilmen erkeklerden haz aldıkları. Son derece savaşçı olan bu varlıklara beyaz kadınlar deniyordu. Muazzam güzellikleri herkesi baştan çıkaracak şekildeydi. Ataları bir köprüyü koruyordu. Centilmen erkekleri kendilerine eş seçerek soylarını devam ettirmişlerdir. Onlara kaba davranan herkesi işkencelerle ya da boğarak öldürmeyi seviyorlardı. Köprünün arkasına evler inşa ederek zamanla sayılarını çoğaltmışlar. Yılın belirlenen zamanları ırkları gezerek nesillerini devam ettirecek tohumlara ulaşırlarmış. Köprünün altından akan şifalı su ise gittikleri ırklara hediye edilirmiş. Bütün ırklar hastalar için kolay çözüm olduğundan karşı çıkmazmış. İstemeyen kimseyle birlikte olmazlarmış. Irkların evlerinde oldukları için misafir kurallarına uyarak zarar vermekten kaçınırlarmış. Dans etmek en sevdikleri aktivite olduğu yazıyordu. Dans ettikleri erkekler onlara bağlanırmış. Cenrilmen buldukları erkeklere dans teklifi yaparlarmış. Beyazdan başka kıyafet giymedikleri de yazıyordu.

Onunla da dans etmiş miydi? Niyeti ciddi miydi? Yoksa sadece tohum ihtiyacını mı gideriyordı. Koskoca bir lider vardı karşısında. Asla kaçırmak istemezdi. Çok yakışıklıydı. Kadın ona çoktan büyülenmiş olmalıydı. Arel'inde onu sevdiği ortadaydı. Beyazın çok yakıştığını söylemişti. Çok şanslıydı. Sevdiği kadını hep beyazlar içerisinde görecekti.

Eve döndüğümde Dora ve Uraz bir kaç kere ziyaretime gelmişti. Dora geldiğinde ejderhadan kurtulduğumu ve Arel'e daha fazla rahatsızlık vermek istemediğimi söylemiştim. Mühürlüsü hakkında sorular sormuştu. Söylemeyeceğimi anladığında pes etmişti. Görüştüklerini bilmek içini rahatlatmıştı. Zarar görmemesi için uğraşıyordu Arel'in. Ona değer veriyordu.

Kitabı geri yerine bıraktım. Hava almak istiyordum. Bodrum kattan çıktım. Çakmağımı ve sigaramı alıp evden çıktım. Salıncağa oturdum. Arada içmeye başlamıştım. Arel alkole bağımlı hale gelmişti. Hiç sigara içtiğini görmemiştim ama. Paketten çıkardığım sigarayı yaktım. Derin bir nefes çektim içime. Bu üflediğim duman acılarımın sahiplerine haber veriyor muydu acaba? Vermezdi. Benim çektiğim acı ancak bana zarardı.

"Sigaraya da başladığına göre durum vahim anlaşılan." Duyduğum sesle küçük merdivenlere baktım. Ulaş gelmişti. Yanıma oturdu. Paketten bir sigara kendine çıkardı ve yaktı. İçine bir nefes çektikten sonra konuştu. "Neye içiyoruz?" Gülümsedim.

"Aptallığa?" Güldü. Bir şey demeden içmeye devam etti. Bende eşlik ettim.

"İçindeki savaşı sana bakan herkes görebilir." Sigaramdan bir kez daha çektim içime.

"Güçsüzlüğümden mi?" Sorum alay içermiyordu. O da farkındaydı.

"Güçsüz bir insan bu kadar yol kat edebilir mi?" Mucizeler hep beni bulmaz mıydı? Ateş gücüm vardı. İki tane gücüm olmuştu. Ejderhanın peşimi bırakması gerekiyordu. Ama bırakmamıştı. Zihnimde konuşup duruyordu. Özellikle yoğun duygularım olduğunda. "Dora bana her şeyi anlattı. Arel'in yanında kalmanın asıl sebebini." Dora bile tamamını bilmiyordu. "Bir anda peşini bırakması dışında hepsine inandım." Biten sigaramı attım. "Arel'e ihtiyacın var. Aranız-" sözünü hızla kestim.