Kurabiyeleri yine bitirmişti. Kahvenin son yudumunu içtim. Spor yapmaya başlamam gerekiyordu. İki gündür aksatıyordum. Ayağa kalktım. Boş tabağı ve kupamı alıp içeri girdim. Bulaşık makinesine yerleştirdim. Tableti koyup çalıştırdım. Ardından kitabı alıp açtım. Hareketleri yapmaya başladım. Isınma hareketlerinde epeyce oyalanmıştım. Vücudumu iyice açmam gerekiyordu.
Spor yapmak hem vücuduma hem de zihnime iyi geliyordu. Çok düşünmek berbat bir şeydi. Düşünmemi engelleyecek ne olursa yapmaya çalışıyordum. Burada delirmeden kalmak için çetin bir savaş verdiğim ortadaydı. Kurtu zihnimin ürettiğini zannedip delirdiğimi varsaymıştım. Ama kurt zihnimin bir oyunu değildi. Bu yüzden hala delirmediğim sonucuna vardım. Kurtun dediğim her şeyi anlamasını düşünmek de istemiyordum. Zamana bırakmak istiyordum.
Öğrendiğim tüm hareketleri tekrar ettim. Yeni öğrendiğim hareketlerimi ise geliştirdim. Bu spora başladığımda saatlerim gidiyordu. Yorgunlukla kendimi kanepeye attım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Seslerini kulaklarımda duyuyordum. Nefes alıp verişimi düzeltmeye çalıştım. Yerimden kalkıp mutfağa gittim. Kendime bir bardak portakal suyu doldurdum. Tabureye oturup içmeye başladım.
Sevilmeyi merak ediyordum. Sevilmek istiyordum. Şu günler kafamı bununla bozmuştum. Bana bir dilek hakkı verseler sevilmeyi seçerdim belki de. O derece bir arzu vardı kalbimde. Ama ben bu dünyadaki sıradan kırıcı aşklardan istemiyordum. Öyle bir sevgi istemiyordum. Masallardaki gibi bir aşk istiyordum. Zordu ama imkansız değildi. Gerçi kimsenin olmadığı bu ormanda gayet de imkansızdı. Boşalan bardağını da alıp bulaşık makinesinin yanına gittim. Çoktan bitmişti. İçerisindekileri yerleştirmeye başladım. Bittiğinde bardağı makineye koydum.
Yukarı kata çıktım. Odamdaki dolabımdan askılı ve şorttan oluşan gecelik takımlarımdan birini aldım. Koyu mor renkleri vardı. Ardından banyoya gittim. Oldukça uzun bir duş almıştım. Ellerim buruşmuştu. Saçlarımı tarayıp kuruttum. Odama gidip spor ayakkabılarımı bıraktım. Ayağıma terliklerimi geçirip alt kata indim. Bu gece bir delilik yapmak istiyordum. Yıllardır orada olduğu belli olan şarabı aldım. Şarap bardağını da alıp dışarı çıktım. Sallanan sandalyeye oturdum. Bir bardak doldurdum. Kurt orada bana bakıyordu. İçmemden pek memnun değil gibiydi. Bardaktaki şaraptan bir yudum aldım. Hafif yağmur yağıyordu. Aldığım tatla yüzümü buruşturdum. Buna rağmen içmeye devam ettim. Bardağımdaki bittikçe yenisini doldurdum.
"Biliyor musun kurtçuk? Benim artık bir hayalim var. Sevilmek!" Ufaktan sarhoş olmuş gibi hissediyordum. "Ama bu ormanda beni sevebilecek bir adamı geçtim adam bulamayız!" Kurt kaşlarını çattı. "Kaşlarını nasıl çatabiliyorsun? Biraz anlatır mısın?" Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Böyle olduğunda çok tatlı oluyordu. Güldüm. Bakışları gülümsememe kaydı. "Aptal kurt!" Bu hallerime şaşırdığı aşikardı.
"Bizim ülkede bir film var. Ordaki adam kurt arkadaşına bağırıyor. Atıl kurt diyordu." Başını yana yatırdı. "Delirmedim sarhoş oldum azıcık kurtcuk. Yeni bir şişe daha içmek istiyorum ama çok üşeniyorum." Dudaklarımı büzdüm. Esnedim. Uykum gelmeye başlamıştı. Şarap şişesini ve bardağı alıp bir anda ayağa kalktım. Etraf dönüyordu. Buna rağmen yürümeye çalıştım. Yamuk yürüyordum. Sonunda eve girmiştim. Şişeyi ve bardağı kanepenin önündeki sehpaya bıraktım. Kendimi ise kanepeye. Gözlerimi yumduğum anda uyuyacağımı düşünememiştim.
Başımdaki ağrı tarif edilemez derecedeydi. Başımı tutarak kafamı kaldırdım. Gözlerimi zar zor açtım. Ağzımdan bir inilti dökülde. Çok kötü haldeydim. Bir daha bu kadar abartmasam iyi olurdu. Zar zor kalktım. Uyurken ayağımdan düşen terliklerimi bulup giydim. Mutfağa gidip papatya çayı yaptım kendime. Hazır olduğunda koltuğa gidip geri oturdum. Yudumlamaya başladım. Biraz kendime gelmemi sağlamıştı. Ama yeterli olacağını zannetmiyordum. Papatya çayım bittiğinde masadakileri de alıp mutfağa gittim. Boş şişeyi çöpe attım. Tahsin amca çöpleri götürüyordu. Tahsin amcanın getirdiği ilaçlardan ağrı kesici aldım. Bardağa su doldurup ağrı kesiciden sonra içtim. Tezgahın üzerindeki boş bardakları makineye yerleştirdim. Yemek yapsam güzel olacaktı. Buzdolabından et çıkardım. Biftek fena olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Cadı
Fantasy"Değersizliğimin bir göstergesidir sonradan kazanılan bu değerler..." Miray' "Nefretle büyütülmüş, güç peşinde koşturulan her çocuğun ruhu tatmalı gerçek sevgiyi." Arel' "Tanışmak bile uzaktandı, sevmeyi yakından beklemek aptallıktı." Uraz' "Bekleme...