26- Bir Çıkış

86 4 1
                                    

Herkes umut edemezdi. Hayaller herkese özgüydü. Ama umut... Çaresiz hale gelmek gerekirdi en başta. Olmayacağını, imkansız olduğunu bile bile isterdik.

Umut kimi zaman bir çıkış kapısıdır. Bir labirente girdiğinizi düşünün. Bilinmezlik içinde oradan oraya koşturursunuz. Çıkışı bulmak için. Bir süre sonra pes edersiniz. Çaresizce yürümeye başlarsınız. Gittiğiniz yolun çıkış olmasını umut edersiniz.

Ben hep güzel anları umut etmişimdir. Her şeyin bir bedeli vardı bu hayatta. Kimse inanmasa da hislerimiz karşısında bir adalet vardı. İyi anılarımız kötü anlarımızla dengeleniyordu. Güçlerimin bedeli mutsuzluktu. Bunu düşünmeye başlamıştım şu sıralar.

Kafam çok karışıktı. Bir savaş geliyordu. Çok yakındı. Beni ortaya bırakıp kaçmışlardı. Olduğum yerde öylece debeleniyordum. Hayatta kalmaya çalışıyordum. Kim iyi kim kötü seçemiyordum. Zihnimi allak bullak etmişlerdi.

Düşüncelerimi susturmaya çalıştım. Odaklanmam gerekiyordu. Oyuna dahil olmak istemiştim. Buna yönelik hamleler yapmıştım. Artık korkmama gerek yoktu.  Sadece öğrenmem gerekiyordu. Herkesi bilmem, tanımam gerekiyordu. Neden hepsi için bu kadar önemli olduğumu bulmalıydım. Atlıların liderine odaklandım.

"Dinliyorum." Lider olmayı seçmiştim. Bir kukla olmaktan kurtulmayı... Ona verdiğim görevden dönmüştü. Eve gelip gidenler şu aralar sıklaşmıştı. Şimdi ise bütün kurtlara zarar gelmeyecek bir saldırı yapmıştım. Dikkatlerinin dağılması gerekiyordu.

"Kurt bölgesinden oldukça uzak bir yere gitti. Etrafta biri olup olmadığını kontrol etti. Ardından biri ile konuşmaya başladı. Güvenli olduğunu söyleyip duruyordu. Sonra ise hiç bir şey demeden gitti." Ellerimle saçlarımı geriye attırdım.

"Hissetmiş olmalı seni." Bu kadar güçlü kim olabilirdi? Arel miydi? Belli etmeden ağzını aramam gerekiyordu. Temsilcilerden biri miydi yoksa? Arel olamazdı. Akay onun düşmanlığından haberdardı. Farklı biri vardı. Ortaya çıkmadan önce hazırlık yapıyordu.

Zekiydi ve bizi oldukça iyi tanıyordu. Öncelik ondaydı. İlk hamlemin farkındaydı. Buna yönelik bir şey yapabilirdi. Ya da önemsiz görüp hazırlıklarına devam ederdi. "Gözlemin için teşekkürler." Önümde eğildi. Ardından siyah sisle beraber yok oldu. Bugün için ufak bir işim vardı. Eve girdim. Merdivenlerden çıkarak odama ulaştım. Banyoya girip kısa bir duş aldım. Çıktığımda saçlarımı tarayıp iki tane ördüm. Altıma deri bir tayt giydim. Siyah sıfır kollu bir crop tercih etmiştim üstüne. Siyah spor ayakkabılarımı giydim. Odamdan çıktım. Merdivenlerden inip dış kapıya ulaştım. Kapıyı açtığım anda bir kaç adım ilerideki kişiyi görmemle vücudum bir şok dalgasına kapılmıştı.

"Böyle durmaya devam mı edeceğiz?" Alaylı ses tonuna aldırmadan kenara çekildim. Anında yanımdan geçip gitti. Tekli koltuğa oturdu. Peşinden gidip geniş koltuğa oturdum. Arkama yaslanıp kollarımı birbirine geçirdim.

"Bu kadar kötü ne olmuş olabilir?" Alaylı sesime göz devirdi.

"Ulaş mesele." Kaşlarım havalandı. Uraz değişik davranıyordu. Bunu benden önce farketmiş olmalıydı. Ama o Ulaş'ı konuşmak istiyordu.

"Zihnine girip meseleyi öğrenmek isterdim ama gücümü pek iyi kullanamıyorum. O yüzden daha açık anlatırsan iyi olur." Samimi olmayacak bir şekilde gülümsedim. Oflayarak derin bir nefes aldı.

"Seni öldürmesini istedi." Gülümsemem soldu. Sırtımı koltuktan kaldırdım.

"Kim?" Omuz silkti. "Niye bunu sadece bana söylüyorsun?" Gözlerindeki acımayı gördüm.

"Çünkü sadece senin haberin yok." Ayağa kalktı. Bende ona uyarak ayağa kalktım.

"Onlar biliyorsa engel olacaktır. Ölmemi isteselerdi bu kadar savaşmazlardı." Ortamın soğukluğu ikimizide ciddileştiriyordu.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin