31- Büyük Ayrımdan Parçalar

97 4 0
                                    

Elimdeki bantların sıkılığından emin oldum. Sürekli çözülüp durmaları normal miydi? Derin bir nefes alarak kum torbasına geri çevirdim darbelerimi. Alnımdan dökülen ter damlalarını önemsememeyi öğrenmiştim. Başlarda sürekli silsem de artık vücudumun bir parçası gibi hissettiriyorlardı. Yumruklarımın arasına tekmelerimi de ekledim.

Dünyadan soyutlanmak için bir kez daha kaptırdım kendimi. Etraftaki seslere sağır olasıya kadar devam ettim. Acıyan diyaframıma lanetler okusam da durmadım. Soyutlanmak iyi hissediyordu. Beni istemeyen dünyayı istememek, bir defacık da olsa reddetmek hoşuma gidiyordu.

"Kendine çok fazla yükleniyorsun." Duyduğum sesle kafamı ona çevirdim. Anlık hissettiğim korku gözlerimden ateşin geçmesine izin vermişti. Dora ise gözlerimdeki ateşe iğrenerek baktı. Sevdiğine zarar verenden nefret ediyordu. Haklıydı. Ona burukça gülümsedim. Günler sonra yanıma gelmişti. Uraz gibi o da beni suçlamıyordu. Ben kendimi bu kadar suçlarken hem de...

Duvarın dibine oturdum. Sırtımı duvara yaslayarak nefes alış verişlerimi düzeltmeye çalışıyordum. Dora ise bana ayak uydurarak yanıma oturdu. Aramızda biraz mesafe vardı. "Durumu nasıl?" Görmeye yüzüm yoktu. Olmamalıydı da zaten.

"Yanıklardan bazıları iyileşti. Özel karışımlar yapıyor annem." Yutkundum. Konuşmasıyla ilgili bir şey dememişti. Şifa gücümü kullanırsak belki işe yarardı. Arel izin vermiyordu. Çok çabalamıştım. Krallığa beni götürmesi için elimden gelen her şeyi yapmıştım. O ise reddedip beni acılara boğmuştu.

"Keşke elimden bir şey gelse..." Elini uzatarak elimin üstüne koydu. Yüzümü ona çevirdim. Şefkatli bakışları içimdeki acıyı dindirmek ister gibiydi. Acılı bir tebessüm mehdana geldi dudaklarımdan. "Ben etrafımdaki herkesin hayatını mahvediyorum sanırım." Kaşlarını çattı.

"Sen bu sürünün aşinasısın. Ve sürünün her bir ferdini korumak için her şeyi yaptın. Sana içten içe hayranlık duyuyorlar Miray. En önemlisi ise... Sana güveniyoruz." Kocaman gülümsedi. Gözümden süzülen yaşla beraber gülümsedim. Beni liderleri olarak görüyorlardı. "Ulaş cezasını çekmeli. Aşinasına saldırdı. Ama böyle değil. Bu ona bile ağır. Senin süründen bir kurt olarak sana yalvarıyorum aşinam!" Gülümsemem anında soldu. Gözlerim dolmuştu. "Sadece onun sesini duymak istiyorum." Ağlayarak konuşuyordu. Dudağımı sertçe dişledim. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Arkadaşımın karşımda bana yalvarması bu dünyanın bana vereceği acıların bitmediği anlamına geliyordu.

"Ben... Ben yardım etmek istiyorum. Ama bilmiyorum! Nasıl kullanacağımı bilmiyorum. Çok çabalıyorum! Hemde çok." Sesim titremeye başlamıştı. Konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Üstüme giydiğim ceketin kollarını çekiştirdim. Kesikleri gördüğünde dudaklarından bir hıçkırık kaçtı. İlk defa birine gösterdiğim için içimde büyüyen acı gözyaşlarına dönüştü. "O andaki gibi yaralı olursam kullanabilirim zannettim. Denedim. Defalarca ama olmadı." Kollarını boynuma dolayıp kendine çekti. Omzuna düştü başım. "Ben ne yapacağımı bilmiyorum Dora." Sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Onu kurtaracak kadar güçlüydüm. Ama kullanamayacak kadar acizdim.

"Bu senin suçun değil. Bunu kendine yapma! Canımı daha fazla yakma Miray. Ulaş bunları bilse kendinden daha da nefret ederdi." Gözlerimi kapattım. Gözyaşları bir işe yaramıyordu. Konuşmak da öyle. Arel'i ikna etmek zorundaydım. İkimizden başka ejderha yoktu.

"Son bir kez daha deneyeceğim." Gözlerimi açtım. Sarılmayı bırakıp ayağa kalktım elimi ona uzattığımda yaşlı gözlerle elimi tuttu. "Ulaş için." Gülümsedim. Ayağa kalktı.

"Ulaş için." Benim gibi gülümsedi. "Onun hiç kız kardeşi olmadı. Ama onun bir kız kardeşi olsaydı senden farklı sevmezdi. Nasıl sana kıymaya kalktı bilmiyorum ama buna oldukça pişman." Titreyen dudağımı ısırdım. "Yarın sabah annemi oyalarım. Öğlene kadar zaman geçirebilirsin." Kalbim duyduklarıyla hızlandı. Özlemim ağır basmış olmalı ki başımı salladım. Ulaş'ı görmek istiyordum. Belki ona yardım edebilirdim. Belki bu sefer işe yarardı. Merdivenlere gittiğimizde ilk onun çıkmasına izin verdim. Ardınden ben çıkmıştım. Gözlerim gün ışığıyla buluşunca ilk başta etrafa bakamadım. Çoktan sabah olmuştu.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin