Evimden getirdiğim kitabımla sporuma devam ettim. Ağzımın kuruluğunu hissettiğimde içeriye girdim. Mutfaktan bir bardak su aldım. Oturup suyumu yudumlamaya başladım. Arel eve uğramıyordu. Ejderha güçlerimden şimdiye kadar sadece bir tanesi ortaya çıkmıştı. Geçit açabiliyordum.
Şu mühür sıkıntısı dışında bir olay yoktu. Çok düşünmüştüm. Hala da düşünüyordum. O benim eşimdi. Bunu öğrendiğimden beri garipsiyordum. İki haftalık bir sürem vardı. Sonunda kurdu beni öldürmek isteyecekti. Bundan kurtulsam bile mühür yok olacaktı. Bir şeyler yapmalıydım. Birliktelik konusunda kararsız olsam da mührün kaybolmasını istemiyordum.
Sanırım kendimi teslim etmem gerekiyordu. Eve gelmiyordu! İstesem de olmazdı. Gelmesini beklemeliydim. Ya da? Bardağı tezgaha bırakıp hızlı adımlarla evden çıktım. Arar bulurdum bende onu. Yolda giderken karşıma çıkacağını zannetmiyordum. Ormanın içine doğru adımlarımı çevirdim. İlerledikçe içime bir korku yayılıyordu. Bağırışmalar duydum. Sesi yavaş adımlarla takip ettim. Bir yaratığın sesi gibiydi. Sonunda açık bir alana ulaştığımda rahatlamıştım. Arel kasılan bedeniyle bana bakıyordu. Kokumdan anlamış olmalıydı. Bazıları kurt formunda, bazıları ise insan formunda antrenman yapıyordu. Hızlı adımlarla Arel'in yanına gittim. Yaklaştıkça zorlanan bedenini farkedince biraz mesafe koydum.
"Bu akşam eve gelir misin?" Kızaran yanaklarımı başımı yere eğerek saklamaya çalıştım.
"Emin misin?" Gözlerimi gözlerine çıkardım. Başımı salladım. Hafif tebessüm ettim. Daha fazla kızardığımı görmesin diye arkamı döndüm. Hızlı adımlarla eve dönmeye başladım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
Kurtların yanına gitmiyordum. Ben burada istenilmeyendim. Yüzsüz gibi karşılarına geçmek istemiyordum. Duyacaklarıma hazır değildim. Ama alışıktım. İstenilmeyen olmaya. Annemle babam da istemiyordu beni. Öldüremiyorlardı. Ama ölmem için her şeyi yapıyorlardı. Annem ölümümü görememişti. Ama ben onun ölmeden önceki çığlıklarını duymuştum. Bu beni mutlu etmemişti. Eğer annem benim çığlıklarımı duysa mutlu olurdu. Bunu adım gibi biliyordum. Gözümden düşen yaşı elimle sildim.
"Eve dön."
Duyduğum ses ejderhaya ait değildi. Zihnimden de gelmiyordu. Ruhumdan geliyor gibiydi. Bu benim ejderhamdı. Adımlarımı daha da hızlandırdım. Eve ulaşasıya kadar soluklanmadım. Tehlikeyi hissediyordum. Eve hızlıca girdim. Merdivenlerden çıktım. Nefes nefeseydim. Odama girdiğim anda kapıyı kilitledim. Bu yeterli gibi hissetmiyordum.
"Babestu zaitez!" Odanın etrafı enerjimle çevrildi. Evi kapsayacak bir koruma yapamazdım. Kendimi o kadar geliştirememiştim. "Neler oluyor?" Ejderham cevap verdi. Yatağımın ucuna oturdum. Bir şeyler oluyordu. Bunlar normal değildi. Belki de yaşadıklarımdan sonra ağır gelmişti. Kafamdaki aptal düşünceleri es geçip akşam için hazırlanmam gerekiyordu. Banyoya gittim. Uzun bir duş aldım. Kafamı dağıtmak ve vücudumu rahatlatmak adına faydalı olmuştu. Saçlarımı taradım. Dişlerimi de fırçalayıp çıktım. Üstüme kalçamı kapatan beyaz bir ceket giydim. İç çamaşırı bile giymemiştim. Uğraşmaya gerek yoktu. Kalbimin hızlanan atışlarını hissettim. O benim kocamdı. Rahatsız hissetmemeliydim. Beni öldürmeye çalışan bir alfayı kimse durduramazdı. Durdursa bile kaderlerimiz ayrılsın istemiyordum. Saçlarımı elimle oynamaya başladım. Hazırdım sanırım. Pencereden dışarı baktım. Akşam olmuştu. Kapının kilidini açıp çıktım. Merdivenlerden inerken onu kanepede gördüm. İçki bardağında bulunan sıvıyı tek yudumda içti. Yenisini koymaya başladı. Kanepeye yaklaştım. Bardaktan bir yudum alıp masaya bıraktı. Masadaki bardağı alıp büyük bir yudum aldım. Hissettiğim tatla yüzümü buruşturdum. Vücudum birazda olsa gevşemişti. Yanına oturdum. Olabildiğince yakın şekilde oturmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Cadı
FantasyBazı şeyler iyi ve kötüyle sınıflandırılamıyordu. Miray da bunun farkına geç de olsa varmıştı. Düzeltmek istiyordu ama getireceği yıkımdan korkuyordu. Bilmiyordu ki yıkımı yıllar evvel ananesi zaten getirmişti. Asıl koruyucu Miray'dı. Ejderhaların...