17- Mührün Kavramı

131 9 1
                                    

Kalan eşyalarımı yerleştirdim. Dün gece geldiğim gibi yatmıştım. Arel ben burada yokken odayı temizletmiş olmalıydı. Girdiğimde eskisinden daha iyi durumdaydı. Elimi tutmayı bırakmadan eve kadar gelmiştik. Eve gelince hemen kendimi odama kapatmıştım. Rahat ve güzel bir uyku çekmiştim. Şimdi ise eşyalarımı yerleştiriyordum.

İşim bittiğinde üstüme giyecek kıyafet bakmaya başladım. Uzun bel kot şort giyim altıma. Siyah kolsuz bir crop tercih etmiştim üstüme. Şortun yırtık modelleri vardı üzerinde. Üstüme örgü hırkamı giydim. Ayağıma terliklerimi geçirip odamdan çıktım. Saçlarımı ellerimle düzelttim. Merdivenlerden inerken Dora'yo gördüm. Elinde kupasıyla bir şeyler içiyordu. Aşağıya indiğimde kupasındakinin kahve olduğunu görmüştüm.

"Mutfakta var. Uyandığında içersin diye bırakmıştım. Düşündüğümden erken kalktın." Onun düşünceli tavrına gülümsedim. Mutfağa gidip koyduğu kahveyi kupaya doldurdum. Mutfağa yanıma gelmişti o da bu süreçte. "Bahçe keyfine ne dersin?" Başımı salladım.

"Olur." Beraber bahçeye çıktık. Oturaklardaki yerimizi aldık. Dora kahvesini yudumluyordu. Açmak istediği bir konu varmış da çekiniyor gibiydi.

"Sana bir şey sormak istiyorum." Kahvemden bir yudum aldım. Başımı salladım. "Arel'in mühürlüsü sen misin?" Öksürmeye başladım. Dora endişeyle sırtıma yavaçşa vurmaya başladı. Sonunda kendime gelebildiğimde konuştum.

"Hayır tabikide!" Bu onu şaşırtmış gibiydi. Sonra kalına sonradan bir şey gelmiş gibi şaşırması gitti.

"Sabahtan beri sizin akşam el ele geldiğinizle ilgili saçmalıklar dinledim. Bende dayanamayıp gelmiştim. Seni burada görünce bir de. Boş boş konuşuyorlar." Konuştukları şey doğru diyemedim. Kendimi onun gözünde küçük duruma düşürmek istemiyordum. Arel mühürlüsü olan bir adamdı. Ondan kaçmaya çalışmıyordum. Bu kadere mahkumken bunu yapamazdık. Ama mesafe koymalıydık. "Mühürlüsünün kim olduğunu söylemiyor hala. Sen gittiğinden beri eve doğru düzgün girmemeye başlamıştı. Sen bildiğini söylemiştin." Yutkundum. Şimdi de beni sıkıştıracaktı. "Kim Miray? Aramızda kalacak söz veriyorum." Kalmayacaktı. Heyecandan herkese söyleyecekti. Sonra ise pişman olacaktı. Onu birazcık tanıyabilmiştim bu süreçte. Benim hakkımda olan büyük bir sırrı bile Ulaş'a söyleyebilmişti. İçinde tutmayı pek beceremiyordu. İsteyerek yapmadığını bildiğim için çok kızamıyordum.

"Ondan duymanız daha iyi olacak." Mührün varlığı beni rahatsız ediyordu. Dora'yo ise sahibini bilememek...

Saatlerdir beni sıkıştırmaya çalışıyordu. Bunalmıştım. Arel'i şu an öncekinden daha iyi anlıyordum. Söylemek istemedikçe pes etmiyor ve tekrar deniyordu. Başarısız olduğunda dolaylı yoldan bulabilecek sorular soruyordu. Bazılarını zorlaması üzerine anlatmıştım. Çok güzel bir kadın olduğunu söylemiştim. Güçlü ve çekici. Zeki olduğunu da eklemiştim. Canım acımıştı bunları söylerken. Arel bana güçsüz ve aptal demişti. Bu kelimeler o kadını övdüğüm her an zihnime doluyordu.

"Artık söyle! Bak Arel söyleyebileceğini demiş!" Ofladım. Demişti. Yinede söylemek istememiştim. Beni denemek için öyle söylemiş olabilirdi. Ama bu işkenceye artık dayanamazdım.

"Beyaz kadınlardan biri. Tamam mı?" Şokla gözlerini açtı.

"Ne?! Arel'in mühürlüsü beyaz kadınlardan biri mi?!" Avazı çıktığı kadar bağırmıştı resmen.

"Ne?! Beyaz kadınlardan biri mi?!" Arkamızdan gelen sesle bende ayağa kalktım. Dora ile aynı anda dönmüştük. Ses Uraz'a aitti.

"Ne?! Beyaz kadın mı?!" Dora'nın annesi ise Uraz ve Ulaş'ın arkasındaydı. Bu sefer konuşan oydu. "Bana bir şeyler oluyor." Kadın bayılırken Ulaş onu tuttu.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin