29- Tutsak Olma Yolunda

78 4 0
                                    

Zihnimde yankı bularak içimi özlemle dolduran sese uydum. Uyanmam için bağırıp duruyordu. "Miray. Lütfen uyan. Kalp atışların çok yavaşladı." Sesinden acı çektiğini anlayabiliyordum. Bu hasret kaldığım ses Dora'ya aitti. Gözlerimi başımdaki ağrıya rağmen açabilmiştim. Onu gördüğümde alt dudağım benden bağımsız bir şekilde titredi.

"Dora..." Yüzünde çizikler vardı. Kolunda ise kurumuş kan lekeleri. Gözlerim Uraz'ı aradı. Bana bakmıyordu. Çok fazla yarası vardı. "Uraz!" Bağırmamla beraber Dora hızlıca beni böldü.

"İyi o. Sadece uyuyor. Sesini yükseltmemelisin. Kulakları çok hassas." Gözleri dehşetle büyüdü. Korkmuş gibiydi. "Buraya geliyor. Uyuyormuş gibi yap." Gözlerini anında kapattı. İpleri ateş gücümle yakmalıydım. Sonra da onunla savaşabilirdik. Tanıdığım güçlü kadın yok olmuş gibiydi. Kaçmak yerine canı bağışlansın diye numara yapıyordu. Duyduğum seslerle kafamı o tarafa çevirdim. Ellerim bağlanmış ve tavandan sarkan ipe bağlanmıştı. Tünelin girişinde gördüğüm yaratıkla kaşlarımı çattım. Kalbim korkuyla daha da hızlandı. Hissetmiş gibi yüzünü bana çevirdi. Birden karşımda belirdi. Korkuyla başımı ona çevirdim. Bu kadar hızlı hareket edemezdi. Sadece bir ruh bu kadar hızlı hareket edebilirdi. Ama o canlıydı. Bedeni vardı. Ne olduğunu bilmiyordum. Elini kalbimin üstüne koyduğunda vücudum korkuyla gerildi. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Elini göğsüme oldukça fazla bastırdığında dudaklarımdan acı dolu bir inilti döküldü. Yüzüne bakarken gördüğüm gözlerle dona kaldım. O bir hayaletti. Bedeni vardı. Ama içindeki hayaleti görmüştüm. Bana kendini göstermişti. Genç yaşlarda bir erkek çocuğuydu.

"Anlaşmak istiyorum." Sözlerim üzerine sarkan ipin kesilmesiyle yere düştüm. Düşmemin etkisiyle ağrıyan vücudumla dişlerimi sıktım. Yerden destek alarak kalkmaya çalıştığımda, omuzlarımdan tutarak yere bastırdı. Oturmamı istiyordu. Biraz uzağımda duruyordu.

"Arkadaşlarımla buradan gitmem karşılığında ne istiyorsun?" Tehlikeli gülüşü etrafta yankı şeklinde yayıldı.

"Bana istediklerimi veremezsin ejder." Türümü aşağılıyordu. Bu diyarda ejderlerden daha güçlü bir şey olmamasına rağmen hemde. Kendini o derece yükseltmiş miydi?

"Benden ne istiyorsun o zaman? Beni indirmenin bir sebebi olmalı." Yok olup tekrar var olmasıyla karşımda belirdi.

"Bedenimi istiyorum." Öldüğünün farkında değildi. Öfkesi çok büyüktü. Geçmediğini fark etmiş olmalıydı. İntikamın yeterli olmadığını...

"İsmin ne?" Sorum, dışındaki bedeni yok edip hayaleti kısa süreliğine ortaya çıkardı. Kaşlarını çatmış bir şekilde sorumu cevapladı.

"Ben... Bilmiyorum..." Hayalet kendini bedenin içine geri hapsetti. Gülümsedim. Onun suçu yoktu ki. Bu hale getirenler suçluydu.

"Çok kısa bir zaman önce küçücük bir kızla tanıştım biliyor musun?" Gözlerimden akan bir damla yaş çeneme doğru yol çizdi. "Annesi ona bir kolye takıp gitmiş. Lanetlemiş küçük bedenini." Acımın tazeliği yaşlarımdan anlaşılıyordu. Gözlerimi kapatıp açtığımda bulanıklık azalmıştı. "Öldüğünün farkında bile değildi." Bedeninin içindeki hayalet ortaya çıktı. "Bu havada neden hiç üşümüyorsun?" Sorum onu afallattı. Yüzündeki acıyı kalbimde hissettim bir an. "Seni bu hale getirenlere o kadar çok öfkeliydin ki farkında bile değildin. Öldüğünün..." Gözleri mağaranın girişine kaydığında bedenine geri döndü. Ters giden bir şeyler vardı. Kafamı çevirdiğimde gördüğüm kırmızı gözlerle kafamı hayır anlamında salladım. Siyah kürkü etrafındaki karanlıkla uyum içerisindeydi. Olduğu yerden hızla atlayarak saldırdı. İki yırtıcı arasında büyük bir savaş çıktı. Pençe izleri kurtlara değil, hayalete aitti. Onu anlamıştım. Boynuna geçen dişlerle hayalet celladın vücuduna elleriyle derin yaralar açmıştı. Acıyla bağırdım. "Hayır!" Hem cellat için hemde çocuk için endişeliydim. Ateşimi kullanarak iplerimi yaktım. "Arel dur!" Birbirleriyle çok yakındılar. Hiç bir halt yapamazdım. Dora ve Uraz'ı buldu gözlerim. Uraz'ın durumu kötüydü. Bana yalan söylemişti. Dora korku dolu gözlerle ağzını dahi açmadan onları izliyordu. İplerini ateşimle yaktım. Dora ve Uraz yere düştüğünde yanlarına gittim. Burada çıkmalarına yardım etmeliydim. Daha sonra dönerdim. Uraz'ın yanına gittim. Dora korkmuş gözlerle hayalete bakıyordu. Uraz'ın yüzünü ellerim arasına aldım. Gözleri yarı açıktı. Bilinci gidip geliyordu.

Yasak CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin