3. BÖLÜM

13.6K 764 381
                                    

"ÖZEL NUMARA"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"ÖZEL NUMARA"

Ediz'in sıcak nefesi kulağımı yalarken ben hâlâ takip ediliyor oluşumuzda kalmıştım. Bu her kimse, Ediz'in düşmanlarından biri olabilirdi. Ya da terör örgütü... Ediz, bileğimi bırakmayıp bir ara sokağa sürükledi. Burası çok tenha bir yere benziyordu. Biri burada bizi görse hemen dedikodu çıkabilirdi. Ediz'de bunu biliyormuş gibi benimle birlikte küçük bir kömürlüğün içine girip yavaşça kapıyı kapattı. Kapatırken de etrafına bakmayı unutmamıştı tabi.

Dışarıdan gelen ayak sesleriyle kalbim ağzımda atıyordu, adeta. Nefesimi kontrol altına alıp elimi dudaklarıma bastırdım. Herhangi bir ses veya harekette dışarıdaki adamlar bizi rahatlıkla duyabilirdi. Lakin, Ediz benim kadar stresli değildi. Kapı aralığından gördüğümüz kadarıyla adamlar dağılmıştı. Hatta dağılan adamlardan biri bu tarafa doğru geliyordu.

"Yakalanacağız..."

"Şşşh!" Kalbimin sesi o kadar hızlanmıştı ki, Ediz'in duyabileceği bir hâl almıştı. Hem dışarıdaki adam, hemde Ediz'le küçük ve havasız bir kömürlükte birbirimize yapışık bir şekilde durmak bedenimin zangır, zangır titremesine neden oluyordu.

"KİMSE YOK!" Diye bağırdı bir adam. Konuşma şeklinin karışıklılığına bakılırsa, Fransızca konuşuyordu. Hatay'da Fransızların ne işi vardı ki? "Gidelim, birde diğer tarafa bakalım." Kapının ardındaki adam son kez buraya bakıp diğer adamın peşinden gitmeye başladı.

Rahat bir nefes verdim. Gerçekten hayatımın en gerilimli anını yaşamıştım. Gerçekten kalbim ağzımda atıyordu. Birkaç dakika sonra kömürlükten çıktık.

"Kimdi onlar?" Ediz beni umursamadan ve elimi bırakmadan yürümeye devam etti. Gözüm sokak aralarında dedikodu yapan kadınlara kaydığında istemsizce rahatsız olmuştum. "Bıraksan mı artık elimi?" Bu dediğimi de umursamadı. Herhalde bir çeşit önlem alma gibi bir şeydi.

Arka profiline baktım. Beyaz tişörtünün altında kalan geniş pazuları her nefes alıp verdikçe şişiyordu. Omuzları ise çok kalındı. Asker olduğu her halinden anlaşılıyordu.

En sonunda park yerine ulaştığımızda hızlıca elini bırakıp ön koltuğa bindim. "Çarşıdan başka istediğin bir şey var mı?" Diye sordu hiçbir şey olmamış gibi. Kahretsin! Hat almayı unutmuştum.

"Hayır." Ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp arabayı çalıştırdı.

"Bundan sonra benden habersiz dışarı çıkma." Diye bir uyarıda bulundu sert sesiyle. Kaşlarımı çatıp yan profiline baktım.

"Neden?" Omuz silkti. Bu umursamaz davranışı her ne kadar sinirlerimi bozsa da sadece dişlerimi birbirine bastırmakla yetindim.

"Bugün beni takip eden adamlar yanımda seni de gördü. Ve muhakkaki, seni tek gördükleri zaman kaçıracaklar ve seni bana karşı bir koz olarak. kullanacaklar." Aslında bu dediğine bakılırsa haklıydı. Lakin, elbet bir gün ayrı bir eve çıkacaktım.

Perdenin Ardındaki Yüzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin