5. BÖLÜM

11.4K 647 160
                                    

"HİÇ KİMSE GERÇEK DEĞİL"

Yürüyordum. Bir boşlukta, arkamda geleceğim, önümde sevdiklerim. Sağımda geçmişim, solumda geçmişte sildiklerim.

Ne yapacağımı, kimden yardım isteyeceğimi bilmiyordum aslında. Beni, küçüklüğümde tecavüz etmeye çalışan amcamdan mı, yoksa yetim olduğum için öldürmeye çalışan teyzemden mi medet ummalıydım, onu da bilmiyordum.

Etrafıma baktım, düğündeki insanlar çığlık çığlığa kaçmaya çalışıyor, kaçmaya yeltenen insanlar bir başka silah sesiyle tehdit amaçlı kolundan veya bacağından vuruluyorlardı.

Ben ise... ben ise öylece bahçenin ortasında dikilmiş benim yüzümden vurulan insanları izliyordum. Koluma astığım çantamın içindeki telefonumun titremesiyle transa girmiş beynim kendine gelmiş gibiydi sanki.

Titreyen ellerimle çantamın fermuarını açıp telefonumu aldım. Beklediğim gibi, mesaj özel numaradandı.

ÖZEL NUMARA: Görsel şöleni mi beğendin mi, Aden'im?

Kafamı ard arda iki yana sallayıp telefonumu tekrardan çantama koydum. Bir an önce bu belayı başımdan def etmem gerekiyordu.

En sonunda silah sesleri kesildiğinde karşımdaki sesleri daha iyi algılıyordum.

Birinin kolumdan tutup masanın altına çekmesiyle koca bir çığlık attım. Çığlığımın ardından Ediz'in yatıştırıcı sesini duyduğumda biraz olsun rahatlamıştım.

"Sakin ol," Burnuma aniden gelen baskın kan kokusuyla midemin bulandığını hissettim. Ağzımdan çıkan acı bir tatla içimde ne var ne yoksa dışarıya attım.

Ediz ise 'Ben buradayım' dercesine bir eliyle sırtımı sıvazlıyor diğer eliyle önüme gelen saçlarımı arkadan topluyordu.

"Şşşh, tamam geçti." Masanın üstünden peçete alıp dudaklarımın kenarını sildi. Daha sonra peçeteyi buruşturup yere attı. "Nasıl hissediyorsun?"

"Kötü," diye fısıldadım halsiz çıkan sesimle. Beni kucağına aldı ve arabaya doğru götürüp kapıyı açtıktan sonra koltuğa oturttu.

Üşüyordum. Ama sanki yüzüm alev, alev yanıyormuş gibi hissediyordum. "Hastaneye götürmemi ister misin?" Başımı iki yana sallayıp cama yasladım. Arabaya yayılan sıcaklık ve yorgunluğun vermiş olduğu uyuşuklukla şuracıkta uyuyabilirdim.

"Ambulans gelecek mi?" Dedim, lakin kendi sesimi ben bile zor duyuyordum. Gözüm yavaş, yavaş kapanırken son hissettiğim şey Ediz'in elimi okşaması olmuştu.

🍀

Soğuk, karanlık bir odada, tepemdeki cızırtılı lambanın aydınlattığı kadarıyla beni tepeden tırnağa süzen yabancıya baktım. Öyle ki, dudağındaki sırıtış bir an olsun silinmiyor sürekli elindeki kalemin kapağını açıp kapatıyordu.

İpler bileğimi sıktığı için acıyla inleyip yüzümü buruşturdum. Yabancı, bana biraz daha yaklaşıp işaret parmağının tersiyle yüzümü okşadı. "Kimsin?!" Sanki konuşmamı hazmedemiyormuş gibi hangi ara yaralandığını bilmediğim bacağımı sertçe sıktı.

Perdenin Ardındaki Yüzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin