Bölüm 32 - Bir Ders
Quinn fark etmese de öğrencilerin geri kalanı kendi karşılaşmalarını pek umursamıyordu. Hepsinin gözleri Leo ve Quinn'in üzerindeydi. Kör olduğu iddia edilen kılıç ustasının nasıl dövüştüğünü görmek istiyorlardı.
Ama odada özellikle Quinn'i gözleyen üç kişi bulunuyordu.
"Baksana şuna, önce benim karşımda hile yaptı, şimdi de özel muamele görüyor!" diye şikayet etti Brandon.
"Leo onun yetenek kullanmadığını söylememiş miydi?" dedi Loop.
"Aptallık etme, tabii ki kullandı, bir canavar silahını kırmayı başardı! Böyle bir şey duymuş muydun hiç?" diye sızlandı Brandon. "Belki elinde üst seviye bir silah olsaydı olabilirdi ama bu odadaki tüm silahlar aynı seviyede."
"Aynen, katılıyorum." diye ekledi Fei. "O şerefsiz hayatı boyunca hiçbir mücadeleyi kazanmamış olmalı, haliyle fırsat bulunca kullanmadan edememiştir."
Quinn, karşılaşma başlamadan önce inceleme becerisini kullanmaya karar vermiş, ancak becerisi ilk defa en ufak bir bilgi dahi vermemişti.
"Bu onun çok güçlü olduğu anlamına mı geliyor? Belki de becerim gelişince bir şeyler görebilecek hale gelebilirim?" diye düşündü.
Tam da o saniyede yeni bir sistem mesajı belirdi.
[Güçlü bir rakip belirdi.]
[Anlık seviye atlama ödülü için rakibi mağlup edin.]
Quinn'in kanı ansızın kaynamaya başladı, başından beri Leo'ya karşı kendini dizginlemek istemiyor ama karşılaşma çok kolay görünürse şüphe çekmemek için birazcık gevşerim diye düşünüyordu. Ancak ortada böyle bir ödül varken sonrasında bir kılıf uydurabilirdi.
Seviye atladığı her seferde gereken TP miktarı ikiye katlanıyordu. Haliyle seviye atlamak giderek zorlaşıyordu.
"Sorun ne?" dedi Leo.
"Oh, yok bir şey, pardon." diyen Quinn ise savaşma duruşuna geçti.
"Tamamdır millet. Bir dakikanız, BAŞLADI!" diye bağırdı Leo.
O anda silahların birbirine çarpma sesleri yükselmeye başladı ama Leo'yla Quinn'in yakınındakiler mücadeleyi izlemek için ağırdan alma kararı almıştı ve buna Brandon'ın grubu da dahildi.
Mücadele başladığı saniyede Leo hızla saldırıya geçti fakat Quinn'in altından kalkamayacağı bir hız değildi. Quinn ilk darbeyi tekmeleyerek savuşturdu. Hemen ardından ikinci bir saldırı gelirken onu da durdurmayı başardı.
"Hareketlerin biraz özensiz ve kaba ama reflekslerin iyi." dedi Leo. "Şimdi yeni bir seviyeye geçelim."
Leo, Quinn'e soluklanma fırsatı tanımadan bıçağıyla saldırıya geçti ama bu seferki saldırısı öncekilerden de hızlıydı. Neyse ki Quinn, çeviklik puanları sayesinde hala ayak uydurabiliyordu.
"Ha ha, bir öğrencinin karşısında gerçekten eğlenebildiğime inanamıyorum." dedi Leo gülerek.
Ve Leo'nun saldırıları bir kez daha hızlandı. Quinn artık bir bez bebek gibi sağa sola savruluyordu. Bu manzarayı dışardan izleyen tüm öğrenciler Leo'nun onunla oynadığını düşünse de esasında Leo, gerçekten etkilenmişti. Çünkü Quinn aptalca görünümüne rağmen eldivenlerini kullanarak Leo'nun tüm darbelerini tek tek engelleyebiliyordu.
"Şimdi bunu savun bakalım!" diye bağırdı Leo.
Leo'nun katana saldırısı aşağıdan geldi ve Quinn saldırıyı engellemek için iki elini kaldırdı ama bıçak bir anda ortadan kaybolarak ellerinin arasından geçip gitmiş gibi göründü. Ve Quinn farkına bile varamadan bıçağı çenesinin altında buldu.
"BİP, BİP, BİP."
"Oh, anlaşılan vaktimiz doldu." dedi Leo. "Çeviklik seviye 13, 14 civarı. Bir birinci sınıf öğrenci için gayet iyi."
Quinn, silah hocasına hayrandı. Başlangıçta okuldaki öğretmenlere pek saygısı yoktu. Genellikle öğrenciler üzerinde baskı kurup onlara sertleşmelerini ve güçlenmelerini söylerlerdi ama Quinn, Leo'nun farklı olduğunu hissediyordu.
Onun kendisini canı ne zaman isterse dövebileceğinin, yalnızca ne kadar güçlü olduğunu test etmeye çalıştığının farkındaydı. Bu çarpışma sırasında öğrendiği diğer bir şeyse yalnızca güçlenip hızlanmanın işe yaramayacağı, doğru düzgün savaşmayı da öğrenmesi gerektiğiydi.
"Bana nasıl savaşılacağını öğretebilir misiniz?" Quinn, hocanın karşısında eğilerek söyledi.
"Maalesef seçtiğin silah benim uzmanlık alanıma girmiyor. Yine de senin dövüş stiline uyduğunu düşünüyorum, yumruk yumruğa dövüş konusunda tecrübeliymişsin gibi görünüyor." diye açıkladı Leo. "Ama sana önerebileceğim bir şey var, diğer tüm okulların askeri öğrencilerinin oynadığı bir sanal gerçeklik dövüş oyunu var. Yapman gereken ilk şey deneyim edinmek. Oyunda yetenek kullanımı yasak olmadığı için biraz zorlanabilirsin ama yine de senin için iyi bir deneyim olacağını düşünüyorum."
"Çok teşekkür ederim." diyen Quinn, bir kez daha eğildi.
"Oh, bu arada unutmadan şunu da söyleyeyim, uzun zamandır ilk defa bu kadar eğlendim. Bu yüzden ödül olarak eldivenleri almana izin veriyorum. İleride daha da geliştiğinde kapım sana açık olacak, seninle istediğin zaman seve seve çarpışırım." diyen Leo, cephaneliğin ortasına doğru ilerledi.
Mücadeleyi izleyen çoğu öğrenci büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Quinn Brandon karşısında o kadar iyi performans sergilemişken Leo karşısında da bir şeyler yapabilir diye ummuşlardı ama tek gördükleri Leo'nun Quinn'le oynayışı, onu bir bez bebek gibi oradan oraya fırlatışı olmuştu.
Bu sırada Brandon, aklına parlak bir fikir gelerek arkadaşı Fei'nin kulağına fısıldadı.
"Tamamdır çocuklar, sıradaki rakibinizi seçme zamanı." diye bağırdı Leo.
Ve Layla ayaklanıp Quinn'den rakibi olmasını isteyemeden Brandon, önüne atladı.
"İkimiz bir tur kapışsak olur mu?" dedi Brandon.
Layla'ysa dişlerini sıkıp küçümseyici bir ses çıkarttı, yine de hayır demek için sağlam bir sebebi yoktu. Sonuçta yalnızca bir dakika sürecekti.
Derken bir başka öğrenci, yani Brandon'ın arkadaşı Fei, Quinn'e yaklaştı.
"Sıradaki rakibin olabilir miyim?" diyen Fei, iki kısa bıçağını çekti.
"Neden olmasın?" dedi Quinn.
Quinn'in pek umurunda değildi. Şu ana dek karşılaştığı her yeni rakibi mağlup ederek 50 TP kazanmıştı, ayrıca cephaneliktekilerin yeteneklerini kullanma izni olmadığı için fırsat bu fırsattı.
"Başlayın!" diye bağırdı Leo.
Fei, bıçaklarını kullanmakta tecrübeliymiş gibi görünüyordu. Hareketleri doğaldı ve saldırıları birbirini başarılı bir şekilde takip ediyordu ancak Leo'nun ardından Fei'nin saldırıları Quinn'e yavaş geliyordu. Quinn, her saldırının izlediği yolu açıkça görebiliyordu.
Ama Leo'nun da söylediği üzere Quinn için en önemli şey deneyimdi, bu yüzden doğaüstü gücüne bel bağlayıp mücadeleyi anında sonlandırmaktansa çarpışmaya bir süre daha devam etmek istiyordu.
Bu esnada Layla'yla çarpışan Brandon, pek çaba harcıyor gibi görünmüyordu. Hücuma geçmiyor, saldırmıyor, yalnızca Layla'nın oklarından kaçınıyordu. Zihni başka bir şeye odaklanmış gibi duruyordu.
İşte o sırada bir ses yükseldi. Quinn'e hücum eden Fei, ufak bir savaş nidası attı. Bu nida, Brandon'ın harekete geçmesi için bir sinyaldi.
Brandon tam da o anda elini kaldırdı ve Quinn'in sırtının tam ortasına bir rüzgar saldırısı yolladı.
Quinn Fei'nin bıçaklarını görmüş ve saldırıyı engellemeye hazırlanmıştı ancak o anda arkasında sağlam bir darbe hissetti. Dengesini yitirdi ve aynı saniyede Fei'nin bıçakları Quinn'in karnına saplandı.
[CP 10/20]
"Seni... Piç..." diyerek Quinn homurdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Vampir Sistemim [ÇEVİRİ]
Fantasyİnsan Irkı, vahşi Dalki ırkı ile savaş halindeydi ve yardıma her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduklarında ONLAR öne çıkmaya başladılar. Yüzlerce yıldır gölgelerde saklanan insanlar, yeteneklere sahip insanlar. Bazıları savaşı kazanma umuduyla bi...