Bölüm 72 - Konteynırın İçi
Orta düzey bir canavarın depo civarında devriye gezdiğini gören Ian ve Vorden ikilisi barınağın farklı bir kısmına gitme kararı almıştı. Ian'ın da söylediği gibi portal büyük ihtimalle başka bir noktadaydı.
Buradaki portal kırmızı bölge sınırlarında olsa da farklı gezegenlerin canavarları geçiş yapmasın veya zarar vermesin diye diğer ucu güvenli bir bölgeye yerleştirilmiş olmalıydı. Elbette ki bir parti ya da grubun kendi dünyalarına dönmek için portallarını beraberlerinde getirmeleri de mümkün olabilir ama çok pahalıya patlardı.
Ian'ın seviyesindeki biri bu tarz bir cihaza sahip olmazdı, çünkü portallar, bir kez yerleştirildikten sonra geri alınamayan şeylerdi. Tek kullanımlık cihazlardı.
"Portalın nerede olabileceğiyle ilgili herhangi bir fikrin var mı?" diye sordu Vorden.
"Tahminimce yer altında olabilir. Bu sayede çoğu canavardan korunur. Büyük ihtimalle tıpkı diğerleri gibi görünen ve gizli bir geçidi olan özel bir bina vardır."
"Bir saniye, şimdi sen tüm binalara girip çıkmamız gerektiğini mi söylüyorsun?"
"Ehh, apartmanları eleyebiliriz, onların altına yeterli büyüklükte bir üs inşa etmiş olamazlar, ayrıca diğer küçük binaları ve tehlikeli bölgeleri de atlayabiliriz. Geriye yalnızca altına geniş bir üs inşa edilebilecek kadar büyük binalar kalıyor."
İkili, ardı ardına binaları incelemeye başladı ancak şansları yaver gitmiyor, herhangi bir gizli oda belirtisi görülmüyordu. En sonunda da kütüphaneyi andıran bir yere giriş yaptılar. Ancak kitapların çoğu paramparça olmuş, rafların bir kısmı yere devrilmişti.
İşte o sırada Vorden'ın karnından kuvvetli bir gurultu sesi yükseldi.
"Sanırım epeydir yürüyoruz, geceyi burada geçirmeye ne dersin, ortalıkta herhangi bir canavar yokmuş gibi görünüyor, kendimize bir kale de yapabiliriz." dedi Ian.
Böylelikle iki erkek, binanın ikinci katına çıktı. Birinci kat koca delikler ve kırık çökük duvarlarla doluydu, bu da canavar saldırılarını kolaylaştıran bir durumdu. İkinci kata ulaştıklarındaysa birkaç kitaplığı kaldırma işine koyuldular.
Koca kitaplıkları rahatlıkla kaldırışına bakan, Ian'ın süper kuvvet tarzı bir yeteneği olduğunu zannederdi fakat Vorden, bunun doğru olmadığını biliyordu. Ian'ı ekstra kuvvetli gösteren şey, üzerindeki canavar zırhıydı.
Temel düzeyin üzerindeki belirli canavar zırhlarının kendilerine has özellikleri olurdu. Kullanıcı da o özellikleri aktive edebildiği takdirde taban kuvvetini arttırabilirdi. Daha çok güç veya ekstra hız kazanabilirdi. Yani zırhlar genel olarak sizi bir insan olarak geliştirip neredeyse insanüstü denilebilecek hale getirebilirdi.
Vorden, Ian'ın büyük ihtimalle yaraları nedeniyle zorluk çekiyor olduğunu görebiliyordu ancak kendisinin o koca kitaplıkları öyle kolayca kımıldatabilmesine imkan yoktu. Bu yüzden farklı bir şekilde yardımcı olarak ortalığı toparlıyor, kitapları ve çöp yığınlarını kaldırıyordu.
Yaklaşık bir saatin sonundaysa işini tamamlandı. Ian, taşıdığı kitaplıklarla onlara ufak bir kale yaratmıştı.
"Hoş bir yuva oldu, değil mi?" dedi yaptığı işten gurur duyan Ian. "Ee, ne bekliyorsun, hadi içeri girelim."
Vorden içeri girerken Ian da arkasından gelip son kitaplığı üzerlerine doğru çekerek kitaplıklarla çevrili kübik bir alanda kapalı kalmalarını sağladı. Ancak içerisinde bulundukları alan zifiri karanlıktı.
Ian, kitaplıkları yumruklayıp ufak delikler yaratarak dört yönden de hafif bir ışık gelmesini ve daha da önemlisi, bir tehlike olursa görebilecek bir alanları olmasını sağladı.
Sonra da cebinden küçük bir taş çıkartıp odanın ortasına yerleştirdi. Taşa bir kez dokunmasıyla birlikte tatlı, turuncu bir ışık yayıldı. Pek güçlü olmasa da ufacık karanlık odalarında yarattığı fark büyüktü.
"Buyur, al hadi." diyen Ian, Vorden'a ufak bir hap uzattı.
"Gıda takviyesi mi?" diye sordu Vorden.
"Aynen, buraya kazara geldiysen ceplerin boştur diye düşünüyorum."
Vorden önce hapa baktı, sonra da ağzına atarak yutkundu. Gıda takviyeleri insanların hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu her şeyi barındırırdı. Günde bir hap alındığı takdirde beslenme ihtiyacı duyulmazdı.
Ancak yeterli kalori ve vitamini sağlasa da su ihtiyacını karşılamazdı. Yani su kaynağı bulmak zorunluydu. Neyse ki barınak sınırlarındaki hemen hemen her binanın çeşmeleri çalışıyordu.
Yani Ian ve Vorden için bir problem yoktu.
"Sen biraz uyu, ben nöbet tutarım, sonra da rolleri değişiriz." dedi Ian. "Olur mu?"
"Olur."
******
Kapının kilidinin açıldığını işiten Quinn, suratına yayılan sırıtışı daha fazla tutamayacaktı.
"Seni seviyorum sistemim, yemin ederim bir daha asla seni kötülemeyeceğim." diyen Quinn, konteynıra adımını attı.
Ama bunu yaptığı saniyede efsanevi canavar ekipmanları veya kutu kutu canavar kristali hayalleri suya düştü. Çünkü oda tamamıyla kitap doluydu, raf raf kitaptan başka da hiçbir şey yoktu.
Ancak en yakınındaki kitaba elini atmasıyla birlikte aklındaki düşünce hızla değişti.
<Toprak Yetenek Kitabı Seviye 1>
<Bu yetenek edinilemiyor, 10 TP puanına dönüştürmek ister misiniz?>
Quinn, yetenek ve beceri kitaplarıyla dolu bir konteynırın içindeydi. Yetenekleri edinemeyecek olsa da onları saniyesinde TP puanına dönüştürebilirdi.
Bunu yapmaya karar kıldığı andaysa elindeki kitap dağılıyormuşçasına yitip gitmeye başladı. İçinde bir his oluşurken bildirim mesajı geldi.
<10 TP kazanıldı.>
<1150/1600 TP>
İlk kitabı dönüştürmeyi tamamlayan Quinn, kitapları ardı ardına eline almaya başladı. Yaptığı inceleme sonundaysa beceri kitaplarının 5, yetenek kitaplarınınsa 10 TP verdiğini öğrendi.
Çoktan dönüştürülmüş kitaplardaysa yeni bir sistem mesajı bile belirmiyordu. Konteynırdaki kitapların çoğu, askeriyenin kontrolü altına aldığı toprak kitaplarından oluştuğu için üzücü bir durumdu.
Konteynırın arka tarafına geçen Quinn, kitapların seviyesinin yükseldiğini fark etti. 2. seviye yetenek kitapları 100 TP verirken 2. seviye beceri kitapları 50 TP veriyordu. O kitapların 1. seviye versiyonlarını çoktan dönüştürmüş olmasıysa sonucu değiştirmiyordu.
Derken dönüştürdüğü onca kitabın sonunda nihayet yeni bir sistem mesajı belirdi.
<1650/1600 TP puanı toplandı.>
<Artık 6. seviyesiniz>
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Vampir Sistemim [ÇEVİRİ]
Fantasyİnsan Irkı, vahşi Dalki ırkı ile savaş halindeydi ve yardıma her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduklarında ONLAR öne çıkmaya başladılar. Yüzlerce yıldır gölgelerde saklanan insanlar, yeteneklere sahip insanlar. Bazıları savaşı kazanma umuduyla bi...