Bölüm 49 - Asla İhanet Etme
İkinci sınıflarla yaşanan olay sonrası Quinn, eskisine göre çok daha güçlü olsa da savaşamayacağı insanlar olduğunu öğrenmişti. Momo ikinci sınıf grubu içerisinde güçlü biri olsa da besin zincirinin zirvesinde olmaya çok uzaktı.
Bir sürü yüksek seviyeli kişi ve gücünün ölçülmesi bile mümkün olmayan Orijinal mevcuttu. Ve birinci sınıflar arasında bile güçlüler vardı ki buna Quinn'in iyi arkadaşı Vorden ile Erin de dahildi.
Quinn, onların seviyesine çıkmak istiyorsa güçlenmek zorundaydı. Güçlenmesinin en kolay yoluysa olabildiğince farklı çeşitte kan içmesiydi ama ortada büyük bir problem vardı.
Brandon'ın ölümü ve ikinci sınıf olayından sonra akademideki güvenlik hiç olmadığı kadar sıkılaşmıştı. Daha çok asker devriyeye koyulmuştu ve herkese göz kulak olunuyordu.
Şu ortamda, akademideki gerginlik bu denli yüksekken dikkat çekmemek daha iyiydi. Bu da Quinn'e dövüş becerilerini geliştirmek için farklı bir seçenek sunuyordu.
Quinn henüz kayıtta gördüğü iki dövüş becerisi edinmemişti ama yalnızca onlar da yeterli gelmeyecekti. Vorden'ı izledikten sonra mevcut becerilerini geliştirmesinin de mecburi olduğunu anlamıştı, yani tecrübeye ihtiyacı vardı.
"Hey ben bir şeyler almaya şehre ineceğim, gelmek ister misin?" dedi Vorden.
Quinn bir müddet tereddüt etti. Aslında çekiç vuruşu pratiği yapmak için Layla'yla buluşmayı planlıyordu ama epeydir kafa dinleyememişti.
Son okulunda tek bir arkadaş bile edinmemiş ve yalnız bir tip olmuş, şimdiyse çıkıp biraz eğlenme fırsatı bulmuştu.
Bir günden zarar gelmezdi, öyle değil mi?
"Neden olmasın? Gelirim tabii." diye yanıtladı.
"Peki ya sen Peter?" diye sordu Vorden.
Peter bir süredir ikiliden kaçınmaya çalışıyordu ama oda arkadaşı oldukları için imkansıza yakın bir işti. Tüm bu durum yüzünden hala kendisini kötü hissediyor olsa da nihayet kararını vermişti, bir daha asla böyle bir şey yapmak istemiyordu.
"Olur, ben de gelirim."
Böylece üçlü, şehir yoluna düştü. Bir şeyler yediler, film izlediler ve güzelce eğlendiler ama dışarı çıktıkları anda Peter, daha önce tanışmış olduğu yüksek seviyeli bir birinci sınıf grubunu gördü.
O grup, Peter'ın dün kantinde takıldığı kişilerden oluşuyordu. Peter onlarla göz teması kurduğu andaysa konuşma isteğiyle kaş göz yaptılar.
"Hey beyler, bu akşam okuldan birileriyle buluşma sözü vermiştim, şimdi hatırladım." dedi Peter. "Sizinle takılmak harikaydı, akşam yurda dönünce görüşürüz."
Bunu duyan Vorden Quinn'e döndü, ikisi de Peter'ın söylediklerinin biraz şüpheli olduğunu düşünüyordu.
"Hey Peter, bir sıkıntı varsa bana söylemen yeterli, yardımcı olurum." dedi Vorden.
Peter ise, "Yo, harbi bir şey yok, gerçekten birkaç arkadaş edindim. O yüzden artık kaçmam lazım, hadi görüşürüz beyler." diyerek uzaklaştı.
Ne olursa olsun dünkü gibi bir olay yaşanmasını istemezdi. Problemleriyle kendisi baş edecekti. Vorden güçlü olsa da geçen sefer yaşananlara bakılırsa üst sınıflarla baş edecek kadar güçlü değildi ve Peter, tüm bunların arkasında onların olduğunu biliyordu.
Nihayet köşeyi dönerek beş birinci sınıf öğrencinin kendisini beklediği ara sokağa girdi.
"Baya uzun sürdü." diyen ve grubun en önünde duran çenesi yaralı oğlanın adı Earl'dü. Doğrudan Momo'nun çetesinin emri altında olan birinci sınıf grubunun lideriydi.
Earl ansızın kolunu uzatıp kavradığı Peter'ı duvara doğru fırlattı.
"Geçen gün öğretmeni çağırarak ne bok yediğini zannediyorsun lan!" dedi Earl. "Momo ve diğerleri senin yüzünden bize zorluk çıkartıyor!"
Ardından Peter'ın karnının ortasına yumruğunu indirerek olduğu yere çöküp kalmasına yol açtı.
"Neden cezalandırılması gereken biz olalım ki? Tüm bunlar senin suçun!" diyen Earl, koşturarak Peter'ı bir kez daha karnından tekmeledi.
Tekmesi sertti ve Peter'ın bedeni titremeye başlıyor, her an az önce arkadaşlarıyla yemiş olduğu dondurmayı kusabilirmiş gibi geliyordu.
Earl, Peter'a doğru yürüyüp eğilerek elini tuttu. Ve parmaklarından birini kavrayıp tersine doğru sertçe bastırmasıyla bir çığlık sesi yükseldi.
"Ne dikiliyorsunuz, şu pısırığın ağzını tıkasanıza!" komutuyla birlikte öğrencilerden biri, gömleğinden bir parça kopartarak Peter'ın ağzına tıkıştırdı.
"Şimdi, sana verecek bir görevimiz daha var Peter ve bu defa hakkıyla yapsan iyi edersin, anlıyor musun? Tamamsa başını sallayıp onayla."
Ancak Peter, başını sağa sola sallayarak karşılık verdi. Bundan böyle ne olursa olsun Vorden veya Quinn'e asla ihanet etmemeye kararlıydı.
"Ne, hayır mı diyorsun?"
Peter, Earl'ün bu sorusuna cevaben başını aşağı yukarı salladı.
Earl'ün içindeki öfke kuvvetlendikçe alnındaki damar da kabarıyordu. Değersiz bir birinci sınıf öğrencisi ona karşı çıkıyor ve seviye dört olan kendisinin bir başkasının emri altında çalışması gerekiyordu. Akademide süreceğini düşündüğü hayat böyle değildi ve öfkesini bir şekilde dışa vurması gerekiyordu.
Bu yüzden Peter'ın parmaklarını kavradığı gibi hepsini tek tek kırmaya başladı. Ve her parmakta yardıma gönüllü olup olmadığını sordu ancak Peter her defasında kafasını sallayarak reddetti.
Sonucunda beş parmağı da kırılmış ve evet cevabı vermemiş oldu.
"Hey Jerry, buraya gelsene!" diye bağırdı Earl.
Ve arka tarafta duran birinci sınıflardan biri olan Jerry, oraya yaklaşarak eğildi.
"Yeteneğini kullan Jerry."
Bunu duyan Jerry, elini Peter'ın parmaklarının üzerine yerleştirdi ve bedenine ılık bir his yayılmaya başlayan Peter'ın parmaklarındaki kemikler yeniden şekil aldı. Eski hallerine dönüyor ve iyileşiyorlardı.
O anda Earl'ün yüzüne koca bir gülümseme yayıldı. Ve Peter'ın parmaklarını tekrar kavrayarak süreci sil baştan tekrarladı.
En nihayetinde, bir saati aşan yaralama, kırma ve iyileştirme sürecinin sonunda Peter, teslim oldu. Ve farkına bile varmadan, artık daha fazla acı duymak istemeyerek taleplerini kabul etti.
"İyi, görüyorsun ya, bunu en başından yapmış olsaydın tüm bunları yaşamak zorunda kalmayacaktın." dedi Earl. "Bu defa işini doğru düzgün yap ve kimseyi karıştırmayacağından emin ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Vampir Sistemim [ÇEVİRİ]
Fantasyİnsan Irkı, vahşi Dalki ırkı ile savaş halindeydi ve yardıma her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduklarında ONLAR öne çıkmaya başladılar. Yüzlerce yıldır gölgelerde saklanan insanlar, yeteneklere sahip insanlar. Bazıları savaşı kazanma umuduyla bi...