27. BÖLÜM: HERKESE KARŞI

2.2K 255 339
                                    

27. BÖLÜM: HERKESE KARŞI

Biz hep karanlıktaydık, çünkü aydınlık günaha batmış ruhumuzu maskeleyemeyecek kadar beyazdı.


-İYİ OKUMALAR-

⛓️

Çocukluğumda, sarışınım gerçek bir bedene sahipken beraber resim atölyesine gider resim çizerdik. Daha doğrusu ressam bizim resmimizi yapardı, onun için eşsiz güzellikte iki çocuktuk.

Mutluluğun yansıması derdi bize, ve bir gün o mutluluğun yansıması parçalanarak karanlığa gömüldü. Mutlukuk saçan gülümsememiz ölmüştü, oyun oynayacağımız yaşta birbirimizin kollarında ölmüştük.

Belki şu an sarışınıma dokunabiliyor ve sarılabiliyordum ama bu onun acı çeken bir ruh olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. O bu gezegene haps olmuş, ruhu huzur bulmamış acı çeken bir ruhtu. Zamanı geldiğinde ruhunu özgürlüğü kavuşturmam gerekiyordu. Zamanı geldiğinde sarışınım bir kez daha kollarımda ölecekti. Hayalleri ölen kardeşimin bedeni de kollarımda öldü, ruhu da...

Aklıma her sarışınım geldiğinde Darel'den nefret ettim. Eğer bu lanet olmasaydı babam belki beni sever ve onca yalvarışıma cevap verip bizi buzullara göndermezdi. Belki sarışınım ölmezdi ve şimdi yan yana savaşırdık. Yan yanaydık ama bu defa kalıcı bir şekilde gitme olasılığı çok yüksekti. Bunu kaldırabilir miyim bilmiyorum.

Sessizlik, karşımda ki koridorlara bakarken düşündüğüm sadece sessizlikti. Tanrılar ve Tanrıçalar gök yüzünde ki evine çekilmiş, koskoca saray sessizliğe bürünmüştü. Sessizlik o kadar fazlaydı ki kulaklarım çınlıyordu.

Karlain sarayı koruyan bütün perileri, melekleri, Muhafızları ve daha nicesini yok etmişti. Bunu bir parmak şıklatmayla yapmıştı.

Karlain zaten bir büyücüydü, sarayın etrafına yaptığı büyüyle hiçbir Tanrı ve Tanrıçanın ruhu duymamıştı.

Normalde her yeri aydınlatılan, tek bir yerde bile karanlık olmayan saray karanlığa bürünmüştü.

"İlk önce muhafızları atlamalıyız, ardından Kütüphanenin girişinde ki muhafızları." Diyen Karlain ile kaşlarım çatıldı ve ona döndüm. Neden bana yardım ediyordu bilmiyorum ama bu soruyu sonraya bıraktım. Şu an yeri ve zamanı değildi.

"Oraya rahatlıkla görebilirsin, neden bu kadar uğraşıyoruz?" Sorumla alayla güldü ve bana döndü.

"Sence bunu akıl edemedim mi Ateş Prensesi? Kütüphanenin girişi dışından girersek Tanrılar anında hissedebilir çünkü kendilerine haz olan büyülerle odaya çevreliyor. Sadece girişten girebiliriz." Dediğinde dudak büzdüm. Muhafızlar fazla güçlü olacaktı, onları alt edip Kütüphaneye girmemiz gerekiyor.

"Muhafızları alt etmenin bir yolunu bulmalıyız ama bu dikkat çekmemeli." Dediğimde dudakları kıvrılır gibi oldu, o an yüzünü inceleme arzusuyla yandım. Simsiyah saçları hafif dağılmış ve alnına dökülmüştü, kimikli bir yüze sahipti. Keskin çene hatlarına sahipti, dolgun dudakları gecenin karanlığına rağmen parlıyordu ya da ben öyle düşündüm. Siyah gür kirpiklerinin altında yatan simsiyah gözler öyle bir derinlikte bakıyordu ki insan bakmaya bile çekiniyordu.

YIKIM SEREMONİSİ SERİSİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin