05.09.23
Şevket Uşak
Aslında babamın emekli maaşı çok iyi bir rakamdı, istesem onun verdiği harçlıkla bir villaya bile taşınırdım ki o da seve seve yardım ederdi. Ama öyle biri olmak istemiyordum, kendi maaşının yettiği kadarını kullanabilen, tasarrufu bilen ve yatırım yapabilen biri olmak istiyorum. Zor değil.
Hem temizlemek de kolay oluyor. Sabah temizliğe başlamış, ikindiye doğru bitirmiştim. Bir süre çocuklara ek olarak kütüphanede çalıştıracağım konuların üzerinden geçmiştim. Şakacı tavrım vardı ki bunun babamdan geldiğini düşünüyorum, dersi şakalarla ya da şarkılarla anlatmam, benzetmeler yapıyor olmam çoğunluğun hoşuna gidiyordu.
Okulda bazı çocukların maddi yetersizlik yüzünden dershaneye gidemediklerini, ama yüksek üniversite istediklerini öğrendiğimde haftanın çarşamba günleri kütüphanede tam otuz sekiz kişiye ayrı ayrı dersler anlatıyordum; kimya, matematik, edebiyat...
Sonunda güneş tamamen battığında balkona masa hazırladım; bilgisayarım, gerekli defterler, Kur-an ve bir abur cubur kasesi. Yalnız yaşamak huzur be. Bir sigara yakıp bilgisayardan sevdiğim hocanın dini sohbetini açtım ve taşıdığım tekli koltuğumda yayılıyordum.
Tam gece ilerlemiş, sohbet bitip Kur-an'dan cüzümü okuyordum ki kapı çaldı. Benim kapım çaldı. Lan ne alaka? Ayağa kalkıp kapıya gittim, açmadan önce dürbünden baktım; Ular. Lan ne alaka artı iki mi yani? Evimin adresini nereden buldu? Açmasam mı? Bu sefer kapıya yumruk atınca daha çok korktum.
Kapıyı açtığımda bir süre beni süzdü, gözlerindeki bulutlar beni öyle korkutuyordu ki ben bile kendimden şüphelenip üzerime bakmıştım; klasik pijama takımı.
"Bir şey sorcam," dediğinde tekrar yüzüne baktım. "Ben girişimciyim, saç kremi yapıyorum da bir formülde hata yaptım. Yardım etsene."
"Sen... Ne?" Sorumdan sonra omuzları düşüp bıkkın bir nefes aldı. "Saç kremi ne alaka be? Sen saç bile uzatmıyorsun. Hem aramak yerine neden evime geldin, mesaj atabilirdin?"
"Sana ne avradını!.." Sussa da edeceği küfrü anlamıştım. Şükür avradım yok. "Bak birader, numaranı kaybettim diye arayamadım, evine geldim oldu mu? Sen yardım etcen mi etmicen mi, onu söle."
"Edecek misin, etmeyecek misin, söyle denir. Konuşurken nasıl hata yapabilirsin ya? Hem numaramı kaybettin de adresimi nasıl buldun? Çok alaka..." Bana doğru bir adım attığı anda kapıyı suratına kapatmaya çalıştım, eliyle durdurdu. "Vurma tamam. Söyle, ne istersen cevap veririm."
Hâlâ kapıyı kapatmak için tüm gücümle sırtımı kapıya yasladığım halde kabul etmem... Aynen, çok mantıklı. Beni umursamadan ayakkabılarıyla içeri girdi. Evde sadece balkonumun ışığı yanıyordu ve masanın üzerinde bir tek Kur-an kalmıştı. Kur-an'a karşı alaylı ve kinli bir bakış attığında duraksadım.
Bunca zaman hiçbir şeye tepki göstermeyen oğlan Kur-an'a mı?.. Bana döndüğü an bir adımımı geri attım ve yutkundum. Beni de şişlemez değil mi?
Çok zor, akılda kalması bile imkansız formülü kafadan söylediğinde kaşlarımı çattım. Beklemesini söyleyip odamdan getirdiğim bir defterle kalemi ona verdim, yazmasını istedim. Formülü yazması iki sayfa sürmüştü. Sen bunu aklında nasıl tuttun lan?
"Otur, iyice anlayana kadar zaman geçer," diyerek yere oturdum, defteri orta sehpaya koydum. Salondaki üçlü koltuktan birine otururken Kur-an'a sinirle bakmayı ihmal etmemişti. Oğlum Kur-an sana en fazla ne yapmış olabilir, kitaba niye yükseliyorsun? Umursamadan deftere döndüm. Din konusunda kimseye karışacak değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ular -Erkek Versiyon
Teen FictionBen inançsız bir oğlanım, ama Rabbe değil. İnsanlara inanmam, çünkü biliyorum ki onlar sözlerini tutmayan birer kuklalar." Öz ailesine ne olduğunu bilmiyordu, aniden yetimhanenin kapısına bırakılmış çocuk Şevket'ti. Ama hayatı aksiyon filmlerinden b...