Canı sıkılan, teorileri olanlar profilimde vakit öldürebilir (:
Ular Çevikel
İntikam duygusu oldukça tehlikeli ve insana zarar verir. Küçüklüğümden beri Baba'dan bana, arkadaşlarıma yaşattıkları yüzünden intikam almayı isterdim. Öldürdüğü onca dostumuzun intikamını almak için yeminler etmiş, yine de her seferinde elime yüzümü bulaştırmıştım. Bunun sebebi kimsesiz olmama bağlardım, çünkü koruyacak kimsem, saklanabileceğim bir yerim yoktu. Her zaman yalnızdım, düşmanlarım ya da Baba'nın satın aldığı adamları etrafımdaydı.
Şimdiyse bir abim, bana yardımcı olmak isteyen ailesi ve güç bulmuş arkadaşlarım var. Abi... Naim'den kardeşlerim olduğunu öğrendiğimde hareket edememiştim; onların hayatları nasıldır diye düşünmeden duramadığım tek an olmamıştı. Seneler geçtikçe onları unutmuştum, ama her zaman şu anda yanımda olsalar nasıl olurdu diye düşünüp dururdum. Böyle olurmuş; mutlu, güvende.
Bir de pişmanlığım, vicdan azabım vardı. Aileme en büyük acıları ben çektirmiştim; onları korkutmuş, canlarını yakmış, ölümle yüz yüze getirmiştim. Yine de affedilmenin getirdiği vicdan azabı hepsini ağır basıyor. Eğer affetmeselerdi, bir şekilde öfkelenip yaptıklarımın acısını çıkartsalardı belki de bu kadar vicdan azabı çekmezdim.
Haftalar olmuştu Muammer amcanın sözlerini dinleyip düşüncelere boğulalı. Ne yapacağımı şaşırmış, kime nasıl yaklaşacağımı bilemez hale gelmiştim. Öyle ki bizimkilerle bile sayılı konuşur olmuştum. Tek yaptığım it gibi çalışmak, yastığımın altındaki fotoğrafa bakarak ağlamak.
"Ular hadi yemek yiyelim," diyerek odama girdi Necmi. "Ne zamandır mideni adam akıllı doldurmuyor, aç geziyorsun."
"Abisi sal beni," derken camdan dışarı bakarak paketimdeki son sigarayı yaktım.
Şevket'in gerçek kardeşim olduğunu düşünürken belki değildir diyerek kendimi rahatlatabiliyor, ana odaklanabiliyordum. Ama şimdi... Abimin sırtından geçmeyecek izlerin her biri benim eserim. Derisi kanayana dek vurmuştum...
"Kime diyorum!" Haykıran Necmi'yle yerimde sıçradım, elimdeki sigara kucağıma düştü. Kıyafetim onun yüzünden yanıp delinirken sakince aldım.
"Ne dedin, duymamışım?" Derin nefes alarak yüzüme bakan kardeşim, aniden bir eliyle gözlerini kapadı. "Necmi salsana beni. Bak valla yorgunum."
Elini gözlerinden çekip haykırdı; "yorulursun tabi anasını sattığımın andavalı! Ne adam gibi yemek yiyorsun ne bir şeyler içiyorsun ne de uyuyorsun. Amacın ne senin oğlum? Kendini yeni öldürme yöntemin bu mu? Bunu mu yapacaksın?"
"Necmi..."
Sözümü kesti: "Yaptıysan yaptın! Mecburdun, yapmak zorundaydın ve yaptın! Öldürmedin ya."
"Öldürecektim!" Haykırarak ayağa kalkıp saçlarıma asıldım. "Ben abimi öldürecektim, bunun ne kadar ağır bir şey olduğunu biliyor musun? Aynı adam yüzünden seneler önce kendi öz, kanını taşıdığım babamı da öldürecektim. Eğer arayıp bulmasaydım, onun babam olduğunu araştırmasaydım onu öldürecektim. Canını alacaktım. O adam, bana tüm ailemi öldürtecekti ve benim elimden hiçbir şey gelmeyecekti. Bunun canımı ne kadar yaktığını bilmiyorsun."
Sonlara doğru sesim kısılmış, kabullenmekte zorlandığım geçmişim dizlerime binerek beni yere düşürmüştü.
"Birol hâlâ kendini affedemedi, o da sırf kuzenini öldürdü diye. Sen neyi kabullendirmeye çalışıyorsun Necmi?" Kafamı yatağa yaslayıp derin bir nefes aldım. "Herkesi ailesinin katili yapıyor, çocukları zehirliyor, mazlumların satıyor... Bu adam neden hâlâ yaşatılıyor, niye öldürülmüyor? Yakalansa bile satın aldığı avukatlar onu kurtarıyor. Nereye kadar?"
"Ne yapalım o zaman Ular? Söyle, onu yapacağım. Oturup ölene kadar vicdan azabı mı çektirelim, kendimizi mi affettirelim? Tamam, biz hiçbir zaman kendimizi affetmeyeceğiz. Affedilecek şeyler yapmadık. Ama en azından çok da kötü olmadığımızı, aile olabileceğimizi, bizim için de hâlâ umut olduğunu gösterebiliriz. Bak bu böyle olmaz tamam mı? Durup kendini mahvederek bir yere varamazsın. Hayat devam ediyor anasını satayım. Öyle ya da böyle bak, dünün izleri bile kalmıyor. Ular daha yirmi ikisin lan. Yapma bunu kendine ne olur." Necmi gelip bana sarıldı, sırtımı sıvazladı. "Yapacak bir şeyimiz yoktu kardeşim. İkimiz de ikizler kadar güçlü olamıyoruz, birinin canını yakmamak için kendi canımızın acısına katlanamıyoruz. O gün öyle yapmak zorundaydık, bitti. Şevket de Muammer amca da bitirdi, sürdürmüyor ya da düşünmüyorlar. Sen niye kendini parçalıyorsun?"
"O adamı öldürmek zorundayız," dedim ayrılıp omuzlarından tuttuğum kardeşime. "O iti öldürmek zorundayız."
"Mal mal konuşma! En son birini öldürdün de ne oldu? Kendi kafana sıkıyordun."
"Aynı şey değil. Ben o gün öldürmemem gereken birini öldürdüm, ama Baba'nın ölüm saati geldi de geçiyor. Yapmak zorundayız Necmi." Bir süre gözlerimin içine baksa da sonunda kalkıp kapıyı kapadı, beni de kaldırıp aynı anda yatağa oturduk.
"Nasıl yapıyoruz?" Sorarken öyle bakmıştı ki benden önce onun öldüreceğini sanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ular -Erkek Versiyon
Teen FictionBen inançsız bir oğlanım, ama Rabbe değil. İnsanlara inanmam, çünkü biliyorum ki onlar sözlerini tutmayan birer kuklalar." Öz ailesine ne olduğunu bilmiyordu, aniden yetimhanenin kapısına bırakılmış çocuk Şevket'ti. Ama hayatı aksiyon filmlerinden b...