10-

2.2K 140 11
                                    

07.09.23

Şevket Uşak

Gözümü gelen güzel kokularla açtığımda kendimi o geceki odada buldum, her şeyin altın sarısı ve beyaz renginde olduğu oda. İç çekerek ayağa kalkıp odaya göz gezdirdim; masumun, mazlumun hakkını yiyip yaptırdıkları bu evde bebekler gibi uyumuştum...

"Senin ben elinin ayarını!.." Haykıran Birol'u duyduğumda yüzümde tebessüm oluşmuştu. "Bilal, Allah senin tependen baksın lan. Şerefsizin tohumu. Çık git mutfaktan. Mutfağın içine sıçtın lan."

Onlar ikizdi, ama gördüğüm diğer ikizlere hiç benzemiyorlar. Her saniye kavga edip birbirilerine vuruyorlar. Tabii hiç yalnız başlarına hareket etmiyorlar, hep bir aradalar.

Yataktan kalkıp odadaki saate baktım, 13.40 yani öğle ezanı okunalı biraz olmuş. Odanın banyosuna girip abdest aldım. Her ne kadar seccade arasam da bulamadığımdan bir çarşafı elime alıp camdan dışarı bakındım. Avrupa uyduları hariç diğer uydular her zaman kıble yönüne bakardı. Gördüğüm tüm televizyon uydularının Avrupa uydusu olması moralimi bozacakken uzakta birini gördüm, o uydulara benzemiyordu.

Seccade niyetine kullanacağım çarşafı onun baktığı tarafa serip niyet ettim. Namazımı kılana kadar aşağıdan defalarca Birol'un küfürlerine şahit olmuş, kırılma sesleri duymuştum. Dua mı da edip kalktığımda çarşafın ucunu katlayıp odadan çıktım. Merdivenlerden inerken dış kapı açıldı ve Ular'la bir an göz göze geldik. Bana başıyla selam verdiğinde karşılık verdim. Seslerin kaynağı olan mutfağa geçtiğimiz an Ular'la ikimiz aynı anda duraksamıştık.

Her taraf undu, en az sekiz yumurta yere düşüp resmen parçalanmış. Patatesler soyulmamış, yontulmuş. Bir adet küskün Bilal'se arka bahçede sigara içiyor. Birol'un daha çok pislik temizlediğiyse halinden belli; terlemiş, nefes nefese, ellerindeki plastik eldivenlerde anlamlandıramadığım kirler var.

"Günaydın hoca," diyen Birol'le Bilal buraya döndü.

"Aha! Canım hocam uyanmış. Saygılar hocam!" İkisine de karşılık verirken yere eğilip yumurta kabuklarını toplamaya başladım. "Biz uyandırdık hocam değil mi? Kusura bakmayın. Bu Birol iti sessiz sinirlenmeyi hiç başaramıyor da."

Birol sinirli bir nefes alıp gözlerini kapadı, işine kaldığı yerden devam etti. Tezgahın üzerinde anlayamadığım bir sıvı var. Harbi ne o?

"Bilal belki de kardeşinin üzerine biraz gitmemelisin. Sessiz kalmaya ne dersin." Birol bana dönüp anlayışla gülümsediğinde başımı salladım. Bilal de ağzının içinde mırıldanıp sigarasına geri döndü. "Ne oldu burada?"

"Arkadaş aşçılığa çok meraklıdır, ama ne kadar sakar ve beceriksiz olduğunu hep unutur."

"Duyuyorum yavrum!" Çıktığı bahçeden bile bize yetişmesine güldüm. "Kalbimi kırıyorsun Biroool, kalbimi. Heh! Ben senin için uğraşayım, sen beni kötüle. Madem beceriksiz ve sakar olduğumu biliyorsun, o zaman neden gidip en zor yemeği seviyorsun?"

"Bilo kapa çeneni. Hoca, sen de git namazını kıl, öğle ezanı okundu. Biz hallederiz." Ural da katıldığında başımı iki yana salladım.

"Kılıp da geldim." Herkes bana şaşkınlıkla baktığında kaşlarımı çattım.

"Bir cübbe, şalvarın eksik biliyorsun değil mi?" Ural'ın sorusuna gülerken başımı aşağı yukarı salladım.

Ular -Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin