35-Özel Bölüm

1.3K 132 23
                                    

Ular Uşak

Ölümün kollarına bilinçsizce koşarken şimdi lafını bile yaptırmamam dünyanın cilvesini bence tam anlamıyla gösterir. İnsan esen rüzgardan korkar mıymış, ben korkuyorum. Ya onu üşütür de hasta olmasına neden olursa? Olabilir! Gripten ölen milyonlarca insan varken.

Yeni boyattığı siyah saçlarını at kuyruğu yaparken gözleri bendeydi. Boyu bir seksenin üzerindeymiş, bacakları upuzun. Kahverengi gözleri çoğu zaman siyaha benziyor ve ona harika bir hava katıyor. İnce, hafif dolgun dudaklarından ıslık dökülürken çok tatlı oluyor. Uzun ince elleri neyi tutsa o şey güzelleşiyor.

"Ular önüne dön," diyen tavırlı sesine omuz silktim.

"Hayatımda gördüğüm en güzel kadına bunca zaman sonra bulmuşum, senin dışında bir yere baktığımda gözlerim direkt kendilerini kör ediyor." Şaşkınlıkla bana döndüğünde odanın kapısı çaldı, onaylı komutu ona bakarken ben verdim.

Kapı açıldığında Şevket'in sesini duydum; "seni burada bulacağımı biliyordum." Ensemden tutup yataktan kaldırdığında ofladım. "Rahat bırak şu kızı."

"Onun yanında huzurlu hissediyorum ya! Bırak beni! Şevkeeet! Bıraaak!" Ne kadar bağırsam da çoktan odadan çıkartmış, kapıyı kapatmıştı. Merdivenlere geldiğimiz an trabzanlara sarılıp ona kinle baktım. "Rahat bırak beni uyuz. İki huzurlu olmamı neden çok görüyorsun?"

"Öncelikle Şevket değil, abi. Abi diyeceksin bana, döverim seni." Ona dil çıkardığım an sinirle güldü. "İkincisi iyice küçük bebeklere döndün, bebekler annesinin eteğinden ayrılmaz, sen de ablanın eteğini bırakmıyorsun. Sal kızı, sal."

"O benim ablam be! Ablan yok diye kıskanma! Anneee, abim beni-" Aniden duraksayarak trabzanı bıraktığımda kalbim heyecanla atmaya başladı. Anne... Şevket'e döndüğümde bakışlarından bulutlar geçti. "Benim ailem," dedim.

"Senin ailen. Hadi gel." Kolunu omzuma attığında durdurup ablamın kapısını aniden açtım, kitabından başını kaldıran güzeller güzelim gülerek bana baktı.

"Yine ne oldu Allah'ın delisi?" diye sorarken kitabını kucağına koymuştu. Gidip alnından ve yanağından öptüm.

"İyi ki benim ailemsin. Galiba abimle ufak bir işimiz var, ama geç kalmam." Ondan uzaklaşarak konuştuğumda sözüm bitince beni kendine çekip sarıldı.

"Tamam paşam. Gelirken bana pamuk şeker alırsın değil mi?"

"Yirmi tane yeter mi?" Sorumdan sonra kahkaha attığında birbirimizden ayrılmıştık. "Alırım, istediğin şeker olsun."

Tekrar yanağından öpüp odasından öyle çıktım. Kapısını kapatmadan önce son kez ona bakmıştım, anında kitabına dönerek sayfalarına odaklanmıştı. Gözlerim dolduğu an kapıyı kapatıp merdivenlere bakındım, Şevket inmiş. Sıraç'ın sessiz sandığı adımlarını duyduğumda güldüm. Sırtıma atlayıp kollarını boynuma sardı.

"Sonunda ablamın odasından çıkabilmişsin bebeğim."

"Ya size ne ya? Allah Allah. İstersem odamı ablamın odasına taşırım, istersem de ablamla koyun koyuna yatarım. Ablam değil mi?" Kafamı çevirip yüzüne baktığımda dudaklarını büzdüğünü görmek iç çekmeme neden oldu. Merdivenleri inerken tuttuğum bacaklarını okşadım. "Seni de seviyorum hıyar."

"Ama hiç ilgilenmiyorsun. Varsa yoksa ablam..." Aniden boğazımı öptüğünde onu sırtımdan atıp öptüğü yeri sildim.

"Öpme şöyle lan! Huylanıyorum." Kahkahalarla gülen Sıraç omzuma vurdu.

"Ama bebeğim, sen hep huylanırsan ben nasıl seni seveceğim." Attığım yerden poposunu tutarak kalktı. Merdivenlerden indiğimizden basamağa gelmemesi koridorda atmıştım onu, yine de acımış mı? "Acımadı acımadı."

Ular -Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin