30-

1K 97 8
                                    

Defalarca Şevket'e Şükrü demişim, neden uyarmadınız? Ben balık hafızalıyım oğlum, kitabın adı Ular olmasa çocuğa defalarca Ulaş diyeceğim...

22.09.23

Şevket Uşak

İki madde arasındaki mesafe ne kadar uzarsa işler o kadar zorlaşır işte; bu ister şehir, ister insan, isterse herhangi bir cisim olsun. Mesafeler arttıkça insanın anlama, hazırlıklı olma kabiliyeti azalır.

Aylardır bizden uzak Ular'a yaklaşsak da ona sadece konum olarak değil, zihin olarak da yaklaşamayacağımızı çol güzel göstertti.

O numara sekiz tane ayrı konumlar göndermişti, Sıraç ve polis arkadaşları o konumlara aynı anda baskınlar düzenlemişlerdi; sonuçsa boş. Bomboş depolar, dükkanlar.

"Ular hayatını tehlikeye atıp öyle mekanların adresini atmaz," diyen Bilal ağzına leblebi atıyordu.

"Tabii atan Ular'sa ve o da kandırılmadıysa." Sıraç'ın sözlerini onayladığımı başımı aşağı yukarı sallayarak gösterdim.

"Bir şeyler yapmak, veliahtları bulmak zorundayız. Semih onlardan biri olabilir mi ya da Hadımlılardan?" Birol'un sorusuna Bilal başını iki yana salladı.

"Olamaz. Baba zeki adamdır, herkese göstermez, ağır görevler vermez. Bence gizlide saklıda birileri. Gizli saklı kimler vardı." Bilal soru soruyor gibi değil de cevabı veriyormuş gibi konuştuğunda Birol kaşlarını çattı. "İyi hatırla; kim en iyi saklanır?"

"Sınırdışı kalanlar mı? Kimler lan?" Sıraç sabırsızca yerinde kıpırdandı.

"İyi düşünün oğlum. Kim zamanla unutulur, yanına gidilmez, ümit kesilir?" Bilal gözlerimizin içine öyle bir bakıyordu ki cevaba az kaldı ben diyeceğim.

"Ölenler." Birol sessizce mırıldandı ve ikizinden onay aldı. "Biri ölürse onu daha fazla araştırmaz, hatırlamayız. Ne yapıyor diye merak etmeyiz, çünkü ölüdür."

"Ne demek istiyorsunuz lan?" Sıraç korkuyla kollarını göğsünde bağladı. "Ne ölüsü anasını satayım, korkarım ben!"

"Zamanında bir grup vardı, Baba onları en iyi üniversitelerde okutuyor, birçok duruma hazırlık olmaları içindeğişik şekillerde çalıştıttırıyordu. Ama aralarından biri daha küçük yaşında kalıtımsal hastalıktan, başkası kazadan, doğal affetten ve koronadan ölenler oldu. Kısaca özetlemek gerekirse; hepsi öldü."

"Öldü olarak gösterilmiyorsa..." Beni onayladılar.

"İyi de nereden biliyorsunuz?"

"O numaradan gönderilen adresler boş değildi," diyen Bilal ellerini sehpanın üzerine çırpıp bilgisayar ekranını gösterdi. "Birinci adres ilk ölenin doğduğu ev diye geçiyordu, ikincisi ikincinin öldüğü yerdi, üçüncü okulsa üçüncünün okuduğu okul, dördüncü dördün ailesinin kaldığı yer diye liste devam ediyor. Bu numara her kime aitse bizim yanımızda, mesajlar veriyor."

"Ular olduğuna emin olamıyoruz. Ya Necmi ise?" Sıraç'ın sorusu hepimizi susturduğunda iç çekip başımı geriye attım.

"Bunların yaşadıklarını bulabilir miyiz?" Babamın sorusunu reddettiler.

"İsimlerini zaten bilmiyorduk, Baba deli gibi saklardı. Öldüklerinde de mezar yerlerini sakladı. Yani haklarında bir şey bulmak neredeyse imkansız." Birol'un açıklamasına babam güldü.

"O kadar da imkansız değil. Eğer okuduğu okul gerçekten buysa o ölene kadar ki kimliğini bulabiliriz. O okul Osmanlı döneminden kalan Fransız Hristiyan okulu, tüm kayıtlı kişileri güzelce arşivler."

Ular -Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin