09.09.23
Şevket Uşak
Plan tamamdı, herhangi bir darbede sapasağlam ayakta kalabiliriz. Hepimiz arkadaşlarım sayesinde akli dengemizin yerinde olduğunun raporlarını almıştık, yaşadıklarımın ifadesini vermiş, karakolda tüm işlemlerimi yaptırmıştım. Arkadaşlarım bana öyle delice yardımlar yapıyordu ki hepsinde ağzım açık kalıyor. Ama en şaşırdığım babamdı, çocukları psikiyatr Laz haricinde diğer tüm arkadaşlarımdan saklamış, Laz'ı da kimseye bahsetmemesi gerektiğine dair sıkıca uyarmıştı. Arada Ular'a bakarken derin derin dalsa da hiç ters hareketi olmamıştı.
"Şevko, Sıraç bugün Cuma, kahvaltınızı bitirdiğinizde hazırlanın." Babamı onayladığımızı göstermek adına başımızı aşağı yukarı salladık.
"Bir problem mi var dayı?" Bilal daha sorusuna cevap almadan olay moduna girmişti.
"Yok evladım, bugün Cuma namazı var ya." Babamın cevabıyla hepsinde istek bulutları oluşmuştu.
"Dayı ben de geleyim mi? Allah, benim de namazımı kabul eder mi?" Bilal'in sözlerine babam güldüğünde utandığını gördüm.
"Oğlum, Mevlana ne demiş; ne olursan ol yine gel. Rab kapılarını kullarına kapatmaz. Şu aralar sizin dışarı çıkmanıza müsaade edemem, cami de pek uzak. En iyisi evde cemaat yapalım ha ne dersiniz?" Çocuklar hevesle babamı kabul ederken çayımdan son yudumumu aldım.
Yakın zamanda markete gittiğimde bir haber kanalı beni görüntülemişti. Sıraç anında mahkeme kağıtlarını gönderdiğin yayınlanmamıştı, ama anladık; izleniyoruz. Babam da dışarı çıkmamızı yasakladı.
"Valla mı? Ama ben abdest almasını da bilmiyorum. Baya sıfırım," diyen Bilal, utançla başını kaşıyordu.
"Olsun oğlum. Önemli olan ne olduğun değil, nasıl sürdürdüğün. Şimdi sıfırsan ne olmuş? Biz de anamızın karnından temiz çıktık ama hep öyle kalmadık. Ular oğlum, sen de kılmak ister misin?" Her zaman sessiz olan Ular, artık tamamen suskundu.
"Benim kafa ağır basar amca. Namazda hata yaparım, hem bu kadar günahla..." Ular susup başını eğdiğinde annem onun omzunu tuttu.
"Biliyor musun, ben Katolik bir ailenin çocuğuyum. Annemler beni Allah'a düşman yetiştirdiler, Muammer amcanla tanışana kadar... Neyse. Ama bak şimdi, secdeye başımı koyabiliyorum. Sen pes etmemişsin, Allah'ın sana ödünç verdiği cana kıymamış, canını yakmamışsın. Ben sana evin en güzel seccadesini de veririm. Kılmak istemiyorsan zorlamayız, bizim dinimizde sadece davet vardır. Karar senin evladın." Annemi dolu gözlerle dinleyen Ular başını iki yana salladı.
"Belki başka zaman kılarım."
"Tamam oğlum, sen nasıl istersen." Babam, Ular'ın başını okşarken diken üstündeki çocuk aniden omuzlarını çökertmişti.
Annem sofrayı toplamak bahanesiyle kalktığında Necmi hemen yardıma girişti. Babam, ikizlere abdest almayı göstermek için yukarıdaki banyoya çıkmışlardı. Sıraç da bir odaya seccadeleri sermeye gitti.
"Gel, senle biraz hava alalım." Ular teklifimi kabul ettiğinde aynı anda ayağa kalktık, arka bahçemizdeki her tarafı kapalı çardağa oturduk.
"Baban kusura bakmaz değil mi?"
"Bakmaz tabii lan da senin bu suskunluğunu ne yapacağız Ular?" diye sorduğum an omuz silkti.
İkizlerle ben benim odamda, Necmi'yle Ular da Sıraç'la aynı odada yatıyorduk. Ular'la hep aynı odada kalmak istesem de beyefendi benden ne kadar haz etmiyorsa gün içinde de yüzüme sayılı bakıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ular -Erkek Versiyon
Teen FictionBen inançsız bir oğlanım, ama Rabbe değil. İnsanlara inanmam, çünkü biliyorum ki onlar sözlerini tutmayan birer kuklalar." Öz ailesine ne olduğunu bilmiyordu, aniden yetimhanenin kapısına bırakılmış çocuk Şevket'ti. Ama hayatı aksiyon filmlerinden b...