14.09.23
Ular Çevikel"Senin yapacağın plana sokayım, beyin diye sana takılan bok parçasının anasını!.." Necmi susup derin bir nefes aldı ve zincirleri çekiştirdi. "Lan düştüğümüz şu hale bak! Plan bu mu lan? O kadar düşün, günlerce sayfalar karala ve bu mu lan? Bu mu? Düştüğümüz şu hale bak!"
"Abartmıyor musun? Ölmedik, şu anda içerideyiz. Olumlu tarafından bak," derken etrafı süzüyordum.
Çocuğu sakinleştireyim tamam da harbi bunu beklemiyordum. Ağır sıçtık mı desem?
"Dünyanın tüm olumlulukları sana götten girsin Ular! Senin ben ananın a..." Küfürlerini duymamak için kulaklarımı tıkamak isterdim, tabii tavana kollarımız iki yana açılmış bağlanmasaydık. Öyle içten sövüyor ki yanımda olmasına rağmen kulağım çınlıyor.
"Bitti mi şiirin?" diye sordum susmuş Necmi'ye bakarken. Yüzümü tükürerek sanırım bitirdiğinin cevabını verdi.
Saatler önce Türkiye'ye dönmüş, direkt Ankara'ya gelip Baba'nın yuvasına girmiştik de beklediğimiz olmadı. Baba burada olmadığından bizi bir güzel dövdüler, ama nasıl! Yani yanımdaki hergele doğmamış çocuklarıma küfretmese onun Necmi olduğunu anlayamayacağım, öyle pis dayak yedik.
Güzel yanından bakarsak; bedava yüz değiştirme operasyonu.
Baba gelene kadar bizi hücrenin tavanına yarı çıplak bağladılar. İstesek de istemesek de buradayız ve asla hareket edemiyoruz.
"Beyinsiz şeref yoksunu. Ya bir insan, katırla çiftleşip çocuk yapsa o çocuk senden daha zeki olur. Senin ben beyninin..."
Sözünü kestim; "Neco enerji kazanıp hepsini bende harcıyorsun, yapma aşık olurum."
"Lan sen hâlâ işin dalgasında mısın? Somon balığı! Orangutan! Amip!.." İlk defa duyduğum tüm hayvanları bana sıralarken bir uyum yakalayıp kafamı o uyuma göre sallamaya başladım.
Biliyorum, öleceğim. En azından mutlu öleyim, değil mi?
Kapının ardından sesler duyduğumuz an Neco sesi kesti ve vücudunu kastı; bu, gelecek darbelere hazırım demek. Ben saldım ya...
Kapı açıldı, ışıklar yandı ve onu gördüm; kırk pezevengin bir araya getirip doğurduğu iti.
"Baba'm!" diye coşkuyla haykırdığımda Necmi bile şaşkınlıkla bana dönmüştü. "Canım Baba'm. Şu karizmaya, asalete bak be!"
Geldiğimden beri Baba'yı övüyor, adamlarına iltifat vesaire ediyordum, bakalım ne zaman yerler?
"Önce kaç, sonra pişman mı ol? Ular ergenliğinden hiç çıkamadın," diyen Baba bastonuyla önüme geldi. "Hep kaçıyordun. Ama bu sefer sen teslim oldun. Niye lan?"
"Baba'm para be! Para yok, bitti. Olmuyor Baba'm! Dediğin gibi, parasız olmuyor."
"Benim sabrımı çok zorladın Ular. Kaçtın, görevleri reddettin, bana sataştın. Şimdi öylece, kendi isteğin ile döndüğüne neden inanayım? Ya yalan yapıyorsan?" Zeki adam. Bak harbi diyorum zeki adam.
"E o zaman öldürürsün biter. Nedir yani? Koskoca Babamızı saçma bir ucube mi geriyor? Baba yapma ya," derken zincirlerime asılıp sallandım. "Beni öldürdüğünde hesap vereceğin kimse olmaz, rahatla."
Sustu ve beni izledi, gözlerimin içine baktı. Necmi bile sözlerimden sonra susmuş, kaşlarını çatmıştı.
"Neden teslim oldunuz?" Baba sorusunu yinelediğinde gülerek omuz silktim.
"Param bitti daddy! Neden inanmıyor musun? İyi tamam, vur gitsin. Züğürt yaşayacağıma ölürüm daha iyi. Parasızlık ne kadar zor biliyor musun? Hadi hadi vurdur. Sıktır kafama. Amaaan, seni ikna edebilecek miyim? Bir böcek ne zaman insanı ikna edebilir ki? Vur Selim abi," dedim Baba'nın arkasındaki tetikçiye. Kafamı öne uzattım. "Bak simetrik vur ha. Havan olsun kral."
"Baba ne yapalım?" Selim abi sorduğunda Baba güldü.
"Çözün oğlumu." Baba'dan gelen emirle odadaki herkes şaşkınca kalakalmıştı. "Ne bakıyorsunuz? Erkekler ergenlikten yirmili yaşlarında çıkarlarmış. Oğlum da çıkmış, erkek adam gibi düşünebiliyor."
Emrini yineletmek istemeyen Kasım abi hızlıca zincirlerimi çözdü. Saatlerce yukarıda asılı kalmış kollarımı ovalayıp Baba'nın önünde diz çöktüm.
"Affet Baba, çok büyük hatalar yaptım. Ne ceza versen hakkındır, sesimi çıkarmayacağım." Tüm ciddiliğimle konuştuğumda Baba yanıma eğilip yüzümü tuttu.
"Sorun değil evladım. Sen ilk değilsin, birçok abin ve ablan da senin gibi sonradan akıllandı. Hiç sorun değil. Doğruyu gördün, bundan daha önemli bir mesele yok." Gülerek gözlerinin içine baktım. Biliyordum... Ayağa kalkıp Necmi'ye baktı. "Sen, Necmi?.. Sen de pişman mısın?"
"Evet Baba. Bilirsin, ben her emrin için hazırdım. Sadece bir anlık beynim zehirlenmiş olmalı, ne ceza verirsen razıyım." Necmi de boyun eğdiğinde Baba şen bir kahkaha attı.
"Evlatlarım tarafından terk edilmeyeceğimi biliyordum. Necmi'mi de çözün." Baba'nın emri tekrar dinlendi, zincirlerinden kurtulmuş kardeşim de yere dizlerinin üzerine çöktü.
"Şimdi ne olacak Baba?" Sorumu sorduğumda onun kalkın emriyle kardeşimle aynı anda kalktık. "Eski evimize mi dönelim?"
"Yok artık eski bir eviniz, içindeki kardeşleriniz. Erkete, Vadi, Cephane ve Hazar öldü. Onların katilleri sizsiniz, bu ceza size yeterli." Duyduklarımın ağırlığıyla bir an titredim. Saydığı kişilerle senelerce aynı evde yaşamış, anıları paylaşmıştık. Hepsi mi öldü? "Ya hep beraber kaçacaktınız ya da hiç kaçmayacaktınız oğullarım. Neden tepki veriyorsunuz?"
"Ha... haklısın Baba. Özür dileriz, biz aniden duyunca... Affet Baba." Necmi'nin toparlamasına ayak uydurdum.
"Artık sizi aynı evde tutamam, biriniz İstanbul'a gidecek," dediği an Necmi'ye döndüm. Sıçmış mıydık? Baba ensemden tuttuğunda ona döndüm, "benimle İstanbul'a geliyorsun oğlum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ular -Erkek Versiyon
Teen FictionBen inançsız bir oğlanım, ama Rabbe değil. İnsanlara inanmam, çünkü biliyorum ki onlar sözlerini tutmayan birer kuklalar." Öz ailesine ne olduğunu bilmiyordu, aniden yetimhanenin kapısına bırakılmış çocuk Şevket'ti. Ama hayatı aksiyon filmlerinden b...