17.09.23
Ular Çevikel
Küçükken ailem hiç olmamıştı; bana doğruyu yanlışı anlatan babam, giyimime kuşamıma nasıl dikkat edeceğimi gösteren annem... Baba, beni bir eve kapattırmıştı. Evde yaşıtım ve benden büyük onca çocuklar vardı. Hiçbirimiz bir bok bilmeden yanık yemekler yemiş, birbirimizinki de dahil onlarca kalp kırmıştık. Yırtık ve boka dönmüş kıyafetleri giymekten gocunmazdık, midemiz de bulanmazdı. Çamurlu ellerimizi götümüze bile sürerdik. Dışarıdan görenler ne iğrenç çocuklar derlerdi de kimse siz niye böylesiniz diye sormazlardı. He soranlar vardı da onlar da kızmak, ötekileştirmek için.
Şimdi üzerimde mükemmel bir takım elbise, yüzüm sinekkaydı, kulağımda inci küpe ve en önemli önümde pirzola var. Çatalla bıçağı elime alıp yemeğimi doğramaya başladım.
"Ee oğlum alışabildin mi?" Baba'nın sorusuyla başımı kaldırıp ona gülümsedim.
"Elbette Baba. Bir aydır yanındayım, geçen gittiğim görev uzadığında seni özledim." Bir aydır rehber köpekleri gibi adamın etrafında dolanıyorum. Az daha utanmaz olsa işerken... Yutkunup önüme döndüm.
"Aferin. Bir gün akıllanacağını, yanımda asker gibi duracağını biliyordum. Beğenmediğin bir şey olursa söyle," dediğinde ellerimdeki çatal ve bıçağı bıraktım.
"Beğenmediğim bir durum yok da..." Yutkunup başımı eğdim. "Necmi'nin durumunu merak ediyorum. Buradakiler bana, çevresine çok iyi davranıyorlar. Ankara'dakileri de biliyorum, önceden kaçmışlara her türlü eziyeti ediyorlardı. Kardeşimin durumu..."
Baba sözümü kesti; "eziyet derken?"
"Baba'ya nasıl ihanet edebilirsin diyerek ağır işlerde çalıştırıp taciz ediyorlardı. Oradaki oğullarınız size son derece bağlı kişilerdi, ihaneti asla affetmezler." Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda onun dehşet içindeki ifadesini izledim. "Aslı'yı hatırlar mısın bilmem Baba; pavyondan kaçıp kadın sığınma evine yerleşmişti. O intihar etmedi... Pavyondaki oğulların tecavüz edip öldürdüler."
Baba'nın gözleri kocaman açılıp elindeki çatal düştüğünde başımı çevirdim.
"Ular, senin kulakların duyuyor mu? Doğru mu bunlar?" Ayağa fırlayıp kravatını genişletti. "Aslı kim bilmem ama bu ne demek oluyor? Ben kaçanlara iyi davranılması gerektiğini anlatırken... İsim ver bana. O orospu çocuklarının isimlerini ver."
İstediği isimleri verdiğimde haykırarak Selim abiyi çağırttı, verdiğim isimlerin hepsini tek tek sayarken bana da onaylattı ve gönderdi. Selim'im kral adamdır, gider hepsini öldürür. Ama başkası olsaydı o piçlerin ölmemek için verecekleri paraya kanar, öldürmeden geri dönerlerdi.
"Böyle yapan başkaları var mı?" diye sorarken yerine oturmuş dikkatle bana bakıyordu.
"Şu Kızılay'da dilendirdiğin çocuklar..."
Sözümü kesti yine; "yaşları altı ve on beş arasında olanlar mı?" Onu onayladığımda arkasına yaslanıp ağzını kocaman açarak nefes aldı.
"Çocuklar dilenmek istemediklerinde ya da kaçmaya çalıştıklarında..." Elini kaldırdığında sustum. Selim abiyi tekrar çağırttı, bu sefer o isimleri verdirtti ve gönderdi. "Baba, bu insanlar, başlarına gerçek bir diktatör gelmediği sürece eziyetle çocukları senden nefret etmeye devam edecekler. O yüzden Necmi'yi çok merak ediyorum."
"Haklısın. Kim bilir Necmi'me ne yapmışlardır." Cebinden telefon çıkarıp birini aradı ve hoparlöre aldı, kardeşimin sesi odada yankılandığında istemsizce rahatlayıp derin bir nefes aldım. "Necmi, kardeşin seni özlemiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ular -Erkek Versiyon
Teen FictionBen inançsız bir oğlanım, ama Rabbe değil. İnsanlara inanmam, çünkü biliyorum ki onlar sözlerini tutmayan birer kuklalar." Öz ailesine ne olduğunu bilmiyordu, aniden yetimhanenin kapısına bırakılmış çocuk Şevket'ti. Ama hayatı aksiyon filmlerinden b...