Cherry Blossom×Taekook

-2.8-

"Günaydın bir tanem."

Göğsüme yanağını sürterek uyanmaya başlayan bebeğime karşı konuşup gülümsediğimde gözlerini açmıştı ve direkt bana baktı. Saçlarını itip güzel yüzünü ortaya çıkardım, dudaklarını birbirine bastırmıştı ve öylece bakmaya devam etti bana.

"Ağrın var mı?"

"Biraz."

O kadar kısık çıkmıştı ki sesi, tüm dikkatimi ona vermeseydim muhtemelen duymazdım.

"Saat öğleni geçti, önce duş alalım, sonra sana güzel bir kahvaltı hazırlayayım ve ilaç vereyim."

Kafasını sallayıp göğsüme gömüldüğünde çenesinden nazikçe tutup kafasını kaldırdım.

"Utanma, benden utanayım deme sakın."

Büzülü kırmızı dudaklarına ufak bir öpücük bıraktım, zira her tarafımız dökülüyordu resmen. Dudaklarımız parçalanmıştı, Taehyung'un boynu, göğüslerinin arası, beli, karnı, kalçaları, bacakları her yeri mosmor olmuştu emdiğimden dolayı. Çok fazla kez birlikte olmuştuk, kalçasının ağrıdığına emindim.

"Jeongguk."

Sızlanıp hafifçe kıpırdandığında dirseğimin üzerinde dikeldim.

"Rahatsız mı oldun? Gideyim istersen, hm?"

Kolumdan tutup gözlerini  belertmiş, kafasını iki yana sallayarak yutkunup bakışlarını kaçırmıştı.

"Hayır, hayır ben, mutluyum sadece, bilmiyorum, içim içime sığmıyor."

Yüzünü göğsüme gömdüğünden sesi boğuk çıkmıştı, güzelliğine karşı gülümseyip saçlarından öptüm uzun uzun.

"Benim de. İnan bana benim de bir tanem, aklımı kaçıracağım kadar mutluyum."

Hafifçe kıkırdayıp bana döndüğünde tazelenmiş bakışlarıyla gülümsedim yeniden, ufacık bir öpücük bıraktı dudak kenarıma ve geri çekildi.

"Seni yerim."

"Bunu fazlasıyla gerçekleştirdin."

İmalı imalı bakıp dudaklarını ısırdığında kaşlarımı çatıp alt dudağını dişlerinin arasından kurtarıp parmağımla hafifçe üzerinden geçtim ve küçük bir öpücük bırakıp göz kırptım.

"Canını yakacaksın. O zaman şimdi bebeğim yatakta pineklesin, ben de küveti hazırlayayım."

Kafasını sallayıp yastığa uzandığında her ne kadar istemesem de yanından kalkıp gerindim, kemiklerimin ağrısı bile hoşuma gitmişti garip bir şekilde. Hemen banyoya geçip kendime gelmek için yüzüme su çarpıp dişlerimi fırçaladım. Ardından aklıma gelen yerle sırıtıp yalnızca küvet olan banyoya geçtim. Küveti ılık suyla doldurup yatağa geri döndüm. Önce beni baştan aşağı süzüp yutkunmuş, ardından bakışlarını bakışlarıma dikip kollarını uzatmıştı. Kucaklayıp sıkıca göğsüme bastırdım, hafifçe mırıldandığında canını yaktığımı anlamıştım.

"Canın çok yanıyor mu? Birazdan iyi edeceğim seni."

"O kadar kötü değil, sadece garip. Daha önce tatmadığım bir ağrı, o yüzden ne yapacağımı da bilmiyorum."

Hafifçe gülümseyip elmacık yanağına dudaklarımı sertçe bastırdım yürürken ve bebeğimi suya soktum, ardından ben de girdim. Sırtını göğsüme yaslayıp bacaklarını araladığında tenini lifle güzelce temizledim ve parmaklarımı mahremine indirdim, mızıldanıp elimi ittiğinde durmadan hafif okşamalarla ve ılık suyla masaj yapmaya başladım. Bunlardan utanmaması gerekiyordu, her zaman yapacağım bir şeydi.