-0.8-

3.5K 401 247
                                    

Uykum bölük pörçük olsa da fazlasıyla iyi dinlemiştim. Yanımda başka bir bedenin varlığına alışkın değildim, sabah ufak hareketlere ve mızıldanmalarla gözlerimi araladığımda bedeninin has kokusu burnuma dolmuştu, gülümseyip kendini boğmaya çalışan bedenin parmaklarına parmaklarımı kenetleyip sıkıca tuttum, donup kalmıştı.

"Kendini boğmaya çalışma, yaşanan şeyleri geri alamazsın."

Hafifçe hareketlenip onu biraz daha kendime çektim ve yüzümü boynuna gömdüm, derin nefeslerle mayışırken yeniden uyur gibi oldum. Bana huzur veriyordu.

"Ne yaşadık ki? Bence sen rüya görmüşsün hyung."

Kısık sesi ve bir kuş gibi titreyen bedeniyle gülümsedim ve küçük oyununa devam ettim.

"Rüya mı? Emin misin?"

"Evet, evet, çok eminim."

Öyle mi, peki Taehyung, bunu sen istedin.

"Hm, beni öptüğün, kucağıma tırmandığın ve seni öpmem için tatlı tatlı sızlandığın anların hepsi rüyaydı yani. Tüh, gerçek sanıp çok da mutlu olmuştum."

Şaşkınlıkla bir süre kalakalmıştı, muhtemelen dün geceyi düşünüyordu. Bunlar tabii ki de gerçekleşmemişti ama ufak da olsa onu düşüncelere sokmak hoşuma gitmişti. 

"Öyle bir şey olmadı hyung?!"

Yerinden kalkmak için yeltendiğinde onu tekrar göğsüme çekip saçlarını öpmüştüm birkaç kez. Mayışıp sweatshirtümün kapüşon bağıyla oynamaya başlamıştı.

" Hani rüya görmüştüm ben, küçük? Sen de mi katıldın yoksa bana? "

Bir şey demeden yüzünü boynuma gömmüştü, o kadar tatlıydı ki onu hırpalayarak sevmemek için kendimi zor tutuyordum.

" Biraz daha uyumak istiyorum. "

Muhtemelen utandığından konuyu değiştirmişti, üzerine gitmeden ben de kapadım ve alnından öpüp yorganı üzerimden attım.

"Ne kadar istersen o kadar kalabilirsin yatakta, sorun değil."

Ondan ayrılıp dikeldim, heyecanla kollarını arkamdan boynuma sarmıştı, nefesleri kulağıma çarpıyor, kalbinin atışlarını sırtımda hissediyordum.

"Seninle uyumak istiyorum."

Oturduğum yerde kalakalmıştım, cesur hareketleri devam ediyordu ve ben bu cüretkar Taehyung'u gerçekten çok sevmiştim. Arkamı dönüp gözlerimi üzerinde gezdirdiğimde görünüşü hoşuma gitmişti. Yanağında ufak bir yastık izi vardı, uyumaktan gözleri ve dudakları şişmişti, saçları karman çormandı. Sabah güzelliği de bir ayrıydı.

Tepki vermeden yatağa tekrar uzanıp onu yine göğsüme çektim, yerine iyice yerleşip elini göğsüme bıraktı, ben de yavaş yavaş belini okşuyordum.

 "Sen de uyu."

"Ben çok sevmem uyumayı."

"Neden?"

Meraklı bir bebekten başka bir şey değildi. Hep erken kalkmaya alışmıştım ve çok da uyuyamazdım. Burnumu yine saçlarına bastırdım ve kokusuyla mest olup eski halime döndüm gözlerimi kapatarak.

"Bilmem, alışkanlık. Ama seninle uyuyabilirim sanırım. Kokun çok mayıştırıcı."

Arkasından bir şey dememişti, ben de uykusu kaçmasın diye susmuştum. Yaklaşık on beş dakika olmuştu ki kapı hafifçe çalmıştı. Kafamı kaldırıp kapıya baktım, şifreli çalma stilinden Toshiro hyungun geldiğini anlamıştım. Bakışlarımı Taehyung'a dikip şakağına dudaklarımı bastırdım ve üzerini örtüp yataktan kalktım. Kapıyı açtığımda hyung mahcup görünüyordu, yatakta sadece gözleri görünen Taehyung'u gördüğünde daha da mahcup oldu.

Cherry Blossom×TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin