-5.7-

1.4K 245 194
                                    

1 Yıl Sonra

...

"Canım, hazır mısın?"

Ben derin nefeslerle ayna karşısında sakinleşmeye çalışırken babam kapıyı tıklatıp bana dışarıdan seslenmiş, ses vermeyince de içeri girmişti. Bana bakıp dudaklarını birbirine bastırdığında hafifçe gülümsedim, zira görüyordum. 

Gözleri parıldamıştı.

"Jeongguk, bir tanem, nasıl yakışıklı olmuşsun öyle. Taehyung'un dibi düşecek."

Hafifçe kıkırdadım ve ellerimi uzattım ona, hemen yanıma gelip ellerimi tutarak dudaklarını üzerine bastırdı. Simsiyah bir takımın içindeydim, cebimde beyaz bir gül vardı. Kahve saçlarımın buklelerini koruyarak doğal bir şekil vermişlerdi, oldukça uğraşılmış ama bir o kadar da doğal duruyordu. Yüzümde çok hafif bir makyaj vardı, yalnızca lekelerimi kapatmıştık ve dudaklarımı renklendirmiştik. Taehyung'un nasıl göründüğünü deli gibi merak ediyordum, o da beni görmediği için muhtemelen aynı duygular içerisindeydi. 

"Gel biraz oturalım bir tanem."

Platformun üzerinden inip kadife koltuğa geçtik, saç ve makyaj stilistleri de eşyalarını topluyorlardı yavaş yavaş.

"Bunca yılım sizi pislikten korumaya çalışarak, ailemi gözümden sakınarak geçti."

Kafamı salladım gülümseyerek, bakışlarımı ellerime indirdiğimde babam devam etti kelimelerine. 

"Bazı zamanlar başaramadım, gözlerimin önünde kaybediyordum seni, ellerimden akıp gidiyordu canın az kalsın ama sen başardın. Benimle, bizimle kaldın. Jeongguk, sen duygularını hiç göstermedin, kızsan da kırılsan da göstermedin. Sonra, sonra Taehyung çıktı karşına. Dalların çiçeklendi."

Gözlerim dolmuştu hafifçe, Taehyung'un adı geçtiğinde hafifçe kıkırdadım. Doğruydu, dallarım çiçeklenmişti gerçekten de, Sakura'nın pembe rengi tüm hayatıma ışık tutmuştu.

"Birbirinize sıkıca sarılın, tatlı kavgalarınız olsun aranızda yalnızca, musmutlu olun evliliğiniz boyunca. Benim varlığımın en güzel sebebi, canımın içi, evladım, hep çok mutlu ol. Çünkü sen mutlu olursan seni candan seven herkes mutlu olur."

Kafamı salladım ve boynuna nefeslenerek sesli bir öpücük bıraktım, babam da saçlarımdan öpmüştü birkaç kez. 

"Tamam hadi, yeter bu kadar duygusallık."

Gözlerimi temizleyip saçlarımı düzelttiğinde hafifçe gülümsedim ve burnumu çektim, stilistler ise hafifçe dağıldığımı fark etmiş, beni nazikçe yeniden masaya almışlardı. Kısa zamanda makyajımı ve saçımı toparlayıp gitmişlerdi, babam ise bana son kez sarılıp çıkmıştı odadan. Ben de derin nefeslerle sakinleştim ve odadan çıkıp evrenlerim tüm aşkının odasına adımladım. Kapıyı çalarak içeri girdiğimde Taehyung'umun bakışları beni buldu ve dünya benim için dönmeyi bıraktı birkaç dakikalığına. Simsiyahtı benim gibi, üzerindeki takım tam oturmuştu bedenine ve ışıl ışıldı işte. Onun için söyleyebileceğim tek şey ışıldamasıydı, Taehyung gelip geçtiği her yeri ışığıyla aydınlatıyordu.

"Gözlerimi alamıyorum üzerinden, bu nasıl güzellik? Senin niyetin beni öldürmek mi?"

"Hayır, tam tersine, yaşatmak. Bana baktıkça yaşamanı sağlamak."

Şımararak gözlerimin içine bakmış, yaklaşıp dudaklarımın üzerine ufak bir öpücük bırakmıştı. Belinden tutup kendime çektim iyice ve ceketin üzerinden tenini okşadım.

Cherry Blossom×TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin