-5.1-

1.8K 290 133
                                    

Telefonum çaldığında uyuyan Taehyung'u izlemeyi bırakıp komodinin üzerindeki telefonu aldım.

Üç yıldır bir kere bile aramayan eski sevgilim arıyordu.

Kaşlarımı çatıp yataktan kalktım ve kabanımı giyinip dışarı çıktım. Tatilimizin ikinci gününde sayılırdık, henüz gece yarısını yeni geçmiştik ve Taehyung bütün gün karların arasında cebelleştiğinden hemen uyuyakalmıştı.  Arkadaşlarıyla toplu vakit geçirdiği için fazlasıyla mutluydu, ben de derslerden ve işlerden uzaklaşıp kafa dinliyordum, ikimize de iyi gelmişti bu tatil. 

Çalan telefona karşı olan merakımı dindiremediğimden açıp derin bir nefes aldım.

"Jeongguk, merhaba. Uyandırmadım seni, değil mi? Genelde uyumazsın diye aradım, bir de Taehyung'un yanlış anlamasını istemedim."

Çok sevecendi sesi, bu beni henüz arkadaşken ki halimize götürdü.

"Merhaba Minghao. Yok hayır, uyumuyordum henüz."

"Nasılsın?"

"İyiyim, işler ve okul derken biraz yoruluyorum ama iyiyim, sen, sen nasılsın?"

"Hayatımda hiç bu kadar iyi olduğum bir dönem geçirmemiştim."

Hafif bir kıkırtıyla bitirdiği cümlesiyle tek kaşım havalandı, sanırım saçma sapan bir kavga gerçekleşmeyecekti aramızda.

"Ben aslında, çok uzun süredir bunu yapmak istiyordum ama gerekli cesareti bulamadım kendimde. Babam ve Ji Er ısrar edince içimde sıkıntı kalan bu durumu seninle de paylaşmak istedim."

"Seni dinliyorum, umarım bir sıkıntı yoktur?"

"Senden özür dilerim."

Şaşkınlıkla iki kaşım da havalandı bu kez, ne diyeceğimi bilemediğimden sessiz kaldım.

"Aslında sizden özür dilerim, bunun içine Taehyung da dahil. Çocukluk yaptım, yenildiğimi düşündüm, aramızda bir şey kalmadığı halde çocukça bir yarışa girdim. İkinizin de kalbini kırdım belki de, canlarınızı sıktım. Şimdi nezaketinden hayır, öyle bir şey yok, diyebilirsin belki ama böyle bir şey vardı Jeongguk. Seni ve Taehyung'u mutsuz etmek için elimden geleni yaptım zira ben de mutsuzdum o sıralar. Bu tabii ki de yaptıklarım için bir kılıf değil, o anlarım aklıma geldikçe her daim utanç duyacağım. İki yıldır çok güzel giden bir ilişkim var, adı Ji Er, birlikte yaşıyoruz. Onunla tanıştıktan sonra yaptığım aptallıklar bir bir yüzüme çarptı ve aşık olmanın keskin mutluluğunu yaşadım. Senin de böyle hissettiğini anladım, haklıydın gerçekten de. Kalbini derinden çarptıracak kişi ben değildim, hiç de olamazdım."

Yeniden güldüğünde dudaklarımı birbirine bastırıp iç çektim. Haklıydı, kalbimi derinden çarptıracak kişi benim tatlı bebeğimden başkası olamazdı. 

"O yüzden bu durumu onunla paylaştım yakın zamanda, içime dert olduğunu söyledim, o da seninle konuşmam için teşvik etti beni. Sevgilime gerçekten minnettarım, beni büyük bir yükten kurtardı. Ama sen beni affedebilir misin, işte ondan emin değilim."

Kafamı sallayıp dudaklarımı yaladım.

"Geçmiş geçmişte kaldı, irdelemek yalnızca bizi üzer. Seni tanıyorum Minghao, her şeyden önce çocukluğumuz birlikte geçti bizim, dosttuk seninle. O davranışların senin sahi aklının eseri olmadığından emindim, yalnızca biraz uzaklaşıp kendine gelmen gerekiyordu. Biz hiçbir zaman birbirimizin hayatının aşkı olmadık, bunu ilişkimizin en tatlı zamanında bile söyleyemezdik. Ama gerekliydi. Bizim bunları yaşamamız beni Taehyung'la, seni de Ji Er ile tanıştırdı. Hayatlarımızın gerçek aşklarını bulduk. Seni tabii ki de affederim Minghao. Ayrıca ben de senden özür dilerim, bazı zamanlar sert çıkıştım, kalbini kırdım, değersiz hissettirmiş bile olabilirim. Seni istemediğin halde Çin'e gönderttim."

Cherry Blossom×TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin