Cherry Blossom×Taekook

-2.5-

Gözlerimi üzerimdeki ağırlıkla araladığımda aşağıdan bana kocaman gözlerle bakan bebeğimle karşılaşmıştım. Erkenden uyanmış, bir de tatlı tatlı beni izlemişti.

"Günaydın."

Yerinde hafifçe yükselip dudak kenarıma dudaklarını batırıp eski yerine geçtiğinde hafifçe gülümsedim ve gözlerimi kapadım yine. Beline sardığım kollarımı gevşetmeden biraz daha kendime çektim. Dünkü fazla yakınlaşmamızın ardından utançla göğsüme sokulup uyuyakalmıştı, onca şeyi yapmamış gibi bir de utanıyordu, inanılır gibi değildi.

"Bugün de astım okulu, belge alamayacağım bu gidişle."

"Alacaksın, hiçbiri işlenmeyecek, merak etme. Ayrıca bugün zaten gitmeyecektik zira alışverişe çıkacağız."

"Alışveriş mi?"

Kafamı sallayıp saçlarını okşadım ve gerindim, kucağımda olduğundan yana devrilip gülmüştü. 

"Ne zaman uyandın sen?"

"Bilmem ki, oldu biraz, boğulmuşum kollarının arasında."

"Boğulmuş musun, böyle mi acaba?"

Kendime çekip kollarım arasında sıkıştırdığımda kıkırdayıp yüzünü çıplak göğsüme bastırdı.

"Kalkalım hadi, Toshiro hyung gelir birazdan."

"Ne alışverişine çıkacağız ki?"

Yatakta oturur pozisyona gelip boynumu kütlettiğimde arkamdan omuzlarıma tutunmuştu, kollarından tutup sırtıma aldım bebeğimi ve banyoya yürüdüm.

"Aylık mutfak alışverişi, bir de salona battaniye alacağım. Koltukta büzüşüyorsun sürekli, hava sıcak olsa da yüksekte olduğumuzdan burası pek sıcak olmadı daha."

Yüzümü yıkarken konuşup havluya elimi attığımda benden önce alıp sırtımdan inmişti ve nazikçe kurulamıştı yüzümü. Ben de bedenini tamamen kendime çekip güzel yüzünü izlemiştim.

"Hazırlanıp çıkalım o zaman."

"Önce kahvaltı."

"Gelince yapardık?"

"Aylık alışveriş yapacağız bir tanem, kısa sürmez ki. Kahvaltımızı yapıp gideriz, hadi bakalım."

...

Taehyung'a yine zorla yedirmemle geçen kahvaltı serüveninin ardından hazırlanıp arabaya bindik, Taehyung bana sokulmuştu yine sıkıca, saçlarını okşayıp yanağımı yasladım ve yolu izlemeye devam ettim, daha huzurlu bir an olamazdı benim için. Kısa zamanda büyük markete geldiğimizde bebeğimin elini tuttum ve içeri girdim, Toshiro hyung ve iki koruma birer arabayla peşimize takıldığında reyonların arasında gezinmeye başladım. Dört şişe soya sosu ve üç şişe mısır şurubunu arabaya atıp dörder paket de sarımsak ve zencefil ezmesi aldım. Taehyung'u da eşantiyon olarak kendi aldığım arabaya oturttuğumda kıkırdayıp dudaklarını uzatmıştı bana, eğilip sesli bir öpücük bırakarak yoluma devam ettim. Paket ramenler, sebze karışımları, enerji içecekleri, proteinli sütler, tavuk ve etler derken bir araba dolmuştu bile. Diğer arabayı da doldurduğumda Taehyung kucağına abur cubur doldurmuştu birkaç tane, muhtemelen kendisi ödemek için başımın etini yiyecekti ama çok kararlıydım.

Son zamanlarda mutfak alışverişine daha çok ağırlık vermiştim zira Taehyung dışarıdan değil de evde yapılan yemekleri daha çok tercih ediyor gibiydi. O hayatıma girmeden önce bu kadar alışveriş yapmıyordum, ev yemeklerini daha iştahlı yediğini fark ettiğimden beri evde yemek pişirmeye özen gösteriyordum. Bebeğimin arabasını iterek gezinmeye devam ederken bakışları aşağıdan yüzümde gezinmeye başlamıştı, ben de ona baktığımda tatlı tatlı sırıtıp yine dudaklarını uzattı. Öldürecekti şu tatlılığı beni sonunda.