8.Bölüm

526 83 30
                                    

Önceki bölüm

-Söyleyebilirsin. Seni tutmuyorum. Tabi sana inanırlar mı? Şu haline bir bak, resmen bebek gibi karşımda zırlıyorsun.
.
.
.
-Kendine çekidüzen ver. Bu arada saçlarını boyama zamanın gelmiş. Şimdi izin verirsen yemeğime devam etmek istiyorum. Çok açım.

Rue Ji çıldıracak gibi hissetti.

-Sen gerçekten de küçük bir şeytansın.

Bing Lang, alaycı bir şekilde bu sözlere güldü. Hatta kendisini tutmasa kahkaha da atardı.

-Unutma, şeytan da bir zamanlar melekti. Söyleyeceklerim bu kadar.

Sistem: Ani görev!

Sistem:Tarikat büyükleri senin kamera görüntülerini elde ettiler. Kendini kurtar. Görev ödülü:35 puan.

Bing Lang, aniden önüne çıkan mavi ekrana kaşlarını çatarak baktı. Erkenden yakalanmak istemiyordu. Fakat karşısında ki Rue Ji'ye baktığında aklına gelen fikirle gülümsedi.

-Beni rahatsız etmeyi bırak artık!

Bing Lang, yüksek sesle bağırıp hızla yemekhaneden ayrıldı. Rue Ji ise hiçbir şey anlamamış bir şekilde boş boş bakıyordu.

Az önce ne olmuştu?!

Bu küçük şeytan ne planlıyordu?!

Daha az öncesine kadar vahşi sözler savurup yemek yerken bir anda tüm suç ondaymış gibi bağırıp kaçıvermişti.

Acaba dengesiz miydi?

Belki de ikizler burcuydu?

Bing Lang, yemekhaneden çıktıktan sonra derin bir nefes verdi ve yüzüne ağlamaklı bir ifade yerleşti.

-Görevi kabul ediyorum. Heheh..

Hedefi tarikat büyükleri idi. Özellikle de Qu QuMei isimli olan tarikat büyüğüne gidiyordu.

Bu kadın, tatlı şeyleri severdi. Tatlı çocuklar, tatlı minik hayvanlar, tatlı yiyecekler vb...

Hakkında başka bir şey bilmese de kadına biraz ağlar ve yalvarırsa kendisini kurtarabilirdi.

Tarikat büyükleri onu gerçekten de bulmadan önce kendisi gidip her şeyi(?) söyleyecek ve cezasını hafifletecekti. Daha doğrusu...

Yapılanları başkasının üstüne yıkmayı planlıyordu. Tam da Rue Ji'nin üstüne!

Zaten böyle bir şeyin er ya da geç olacağını biliyordu. Fakat bu kadar da erken olmasını beklememişti. Her neyse o kendisini rahatça aklayacaktı. Daha sonra da tarikatın üstüne bir kara bulut misali çökmeye devam edecekti.

Gözleri sahte yaşlarla doluydu. Bir yandan da hıçkırıyordu. Sanki ağlamaktan nefes alamıyormuş gibiydi. Tabi bu sadece bir oyundu.

Qu QuMei'nin yaşadığı pembe renkli evin önüne geldiğinde ağlayarak konuştu.

-Abla.. Hüüü... İtiraf etmeye...geldim... Ühü... Ühü...

Bing Lang kapıyı çaldı ve diz çöktü. Hala sahteden ağlıyordu. Kapı açıldığında 180 boylarında orta yaşlı bir kadın göründü.

Bu kadın Qu QuMei idi. Şaşkınca yere diz çökmüş ağlayan Bing Lang'a baktı ve eğilip kucağına aldı.

-Ne itirafıymış bu tatlı şey?

Bing Lang, küçük elleriyle kadına iyice sarıldı ve ağlamaya devam etti. Bir yandan da kesik kesik açıklama yapmaya çalışıyordu.

-Abla... Ühü.. Ühü.. Ben... Kötü bir çocuk oldum... Ühü.. Ühü.. Çok korktum..

I want to Revenge! [BL] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin