Önceki bölüm
Cidden kafası karışmıştı. Bu yüzünden bile belli oluyordu ve boş bir ifadeye sahipti.
.
.
.
.
Shui Hong, tekrar büyüleyici sesiyle konuştu. Fakat zorlandığı kesik kesik konuşmasından belliydi. Kimbilir ne zamandan beri ağzını açmamıştı.-yıllar... Önce....
Bing Lang tekrardan sesin büyüsüne kapıldığını hissetti. Bir insanın sesi nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi?
Yine de kendisini zorladı ve sordu.
-Önceden derken? Çukurdan mı bahsediyorsun?
-E.. Evet...
Bing lang artık emin olmuştu. Shui Hong, onu geçmiş hayatından hatırlıyordu. Fakat kimse hatırlamazken o nasıl biliyor olabilirdi ki?
-Nasıl?
-Zaman..zamanın geçişini... Hissettim... Geriye...
-Nasıl? Bunu nasıl hissetmiş olabilirsin?
Bing Lang şok olmuştu. Duyduğuna inanamıyordu. Gözleri kocaman olmuş bir şekilde Shui Hong'a bakıyordu.
Bu durum Shui Hong'un hoşuna gitmiş olacak ki yine güzel dudakların kenarları kıvrıldı. Fakat gözlerinde alaydan eser yoktu.
-Basit.. Ben... Asırlardır... Buradayım... Zamanı... Hissetmek... Basit...
Bing Lang, Shui Hong'a baktığında içinde bir şeylerin koptuğunu hissediyordu.
İtiraf etmese de oldukça etkilenmişti. Kendisi olsaydı sayısız kez kendisini öldürmüş olurdu. Zihninde eskiye dair anılar belirdi.
O çukurdayken, Shui Hong da oradaydı. Fakat onun durumu içler acısıydı. O mezarlık bölümünde serbest sayılırken ki orada ne kadar serbest olabilirse, Shui Hong zehirli bataklıktaydı. Binlerce çeşit böcek ve yılanların olduğu bir bataklıktaydı.
Bir insan nasıl bu kadar işkenceye dayanabilirdi ki?!
Gerçekten de aklı almıyordu bir türlü!
Bing Lang, aklına gelen karamsar anıları başını sallayarak uzaklaştırdı.
-Seni nasıl kurtarabilirim? Çivileri mi çıkartmam gerek?
Shui Hong, kısacık bir an gözlerini kapattı. Sonra kesik kesik konuştu.
-Her...çiviye...kanını....damlat.
-Yerli... Değilsin... Mühürler... Var...
Shui Hong'u engelleyen çivilerin üstünde mühürler vardı. Bu mühürler bir yerlinin gidip de onu kurtarmaması için vardı. Sadece dünyalı olan bir insanın kanı mühürlerin kilidini açabilirdi.
Fakat dünyalı olan birisi gidip de bunu yapmazdı. Gerçi Shui Hong'dan haberleri olduğu bile şüpheliydi.
Bing Lang, parmağını kesti ve her çiviye kanını damlattı.
Kan damlaları çivilere düştüğü anda asit dökülmüş gibi çözünüyordu.
Bir... İki... Üç...
99.çiviye de kanını damlattıktan sonra Shui Hong yere düşecek gibi oldu ama Bing Lang hemen onu tuttu ve sertçe düşmesine engel oldu.
Shui Hong, fazlasıyla bitkin ve tükenmiş duruyordu. Oysa ki çivilerden kurtulduğu için rahatlamış olması gerekmiyor muydu?
Belki de çok uzun zamandır bu durumda olduğundandı. Beden birden rahatlığı kaldıramamış olabilirdi.
O anda Bing Lang'ın kulaklarına korkunç bir ses geldi. Böcek çığlığı, kanat sesleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I want to Revenge! [BL]
Fantasyİntikam almak istiyorum! Bing lang, öldüğü ana kadar kullanıldığının farkına varamamıştı. Sevdiği adam tarafından öldürülmüştü. Kalbi delindikten sonra gözlerini kapattı ve intikam almayı diledi. Bing lang, gözlerini tekrar açtığında geçmişe geri...