Saatler önce , öğlen..
"Hyun ben çıkacağım."
"Nereye? Bırakayım seni niye tek başına gidiyorsun."
"Ablamın mezarına gideceğim.Biraz yas tutmak istiyorum sadece bu yüzden tek olmak istiyorum." Ceketimi hızla üzerime geçirdim."Şimdilik affet junhodan gizli ancak bu gün gidebilirim."
"Öyle olsun.Dikkat et kendine yavaş kullan." Onu onaylayıp evden çıktım ve arabaya doğru bindim.Arabayı çalıştırmama kalmamış yağmur çiselemeye başlamıştı.
"Hava çok güzel.Bu şekilde çiselese sadece keşke." Arabayı çalıştırarak yola koyuldum.Sebepsiz yere içimde oluşan bir huzursuzluk vardı.Havanın kapalı olmasının bir etkisi olduğunu düşünmüştüm.Uzun bir yolun ardından mezarlığa varmış ve yan koltuğumdaki çiçek buketini kaptığım gibi kendimi dışarı atmıştım ancak içimdeki huzursuzlukla mezarlığın kapısından bir adım dahi ileri gidememiştim.Tüylerim diken diken oluyordu.
Yağmur artmış ve gök gürültüsünü beraberinde sürüklemişti.Tam anlamıyla kış mevsimini yaşıyorduk.Derin bir nefes alıp cesaretimi topladım ve yavaşça mezarlığa doğru ilerledim.Mezar taşları üzerinde gözlerimi gezdirirken ayaklarım, üstünde beyaz çiçekler olan mezar taşının yanında durdu.Ağır adımlarla döndüm."Abla.." Kalbime çok derin bir acı saplanmıştı.Ağır ve çekingen adımlarla mezara doğru ilerledim ve usulca mezar taşının üstüne oturdum."Ben geldim." Ellimi isminin yazılı olduğu taşa götürerek adının üzerinde gezdirmiş, oyulu olan yerlerde biriken yosun ve kirleri tırnağımla kazımıştım.Böylece ismi tertemiz kalabilir diye düşünmeden edememiştim.
Boğazıma adeta bir yumru oturmuş ve yutkunmamış dahi engellemişti.Elimdeki çiçek demetini mezarlığın üzerine bıraktığım esnada yanağımdan bir sıcaklık adeta süzülüp gitmişti.Bilinçsiz dökülen bir göz yaşı beraberinde diğerlerini de getirmişti.Burnumu çektim."Seni çok özledim." Elimin tersi ile gözlerimi bastırarak sildim.
Ne öldüğünü nede ağladığımı kabullenmek istiyordum.
"A-a-a" Kekeliyordum.
Tekrar ve tekrar ağlıyordum.
Yine ve yine.
Gözlerimi kapatarak başımı mezar taşına yasladım."Abla..Seni çok özledim." Bir süre sessiz kalmayı ve beynim içinde bir savaş vermeyi tercih etmiştim.Nefeslerimi düzenlemeye çalışıyordum.
"Yaa." Beynimin içinde yankılanan tanıdık ses ile bir anda gözlerim açıldı."Her hain cezasını buuyor işte.Ölümlü dünya." Her an her duyguyu hissedebilirdim.
Ancak şu an sadece bir duyguyu yoğun bir şekilde hissediyordum.
Nefret.
Hızla olduğum yerden doğrularak bir cesaretle arkamı döndüm."Aah oğlum ahhh." Yanında bir ton siması tanıdık olmayan adamla gelmişti."Bu dünya çok acımasız ve sen babana ihanet eden bir orospu için ağlıyorsun.Gerçi.Sende aynı boksun.Aynı bokun laciverti gibisiniz."
"ŞEREFSİZ!" Birden üzerine yürüdüğüm esnada kulağıma dolan tetik sesiyle bacaklarım olduğu yerde çivilendi.Karşımda aval aval gülüyordu.
"Tam annenin oğlusun.O da gençlik zamanlarında bu kadar fevriydi.Sonra ne oldu biliyor musun?" Nefretle gözlerinin içine bakıyordum."Aha." Gözlerinin ucuyla mezarı gösterdi."Evlilik dışı bir çocuğu oldu.Sonra da o çocuk annesi gibi oldu.Ve öldü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret revenge,hyunin ✓
FanfictionAynı kaderi paylaşan iki insan.Bir sözleşme ile bir araya gelmişti. Ancak işler hiçte sanıldığı gibi masum ilerlemiyordu. İki rakip şirket , iki düşman baba ve iki düşman oğul. Bütün kirli çamaşırlar tek tek ortaya çıkıyordu. Bir sözleşme sonucu ayn...