ÇARESİZ HİSLER(17)

11 1 0
                                    

"Tabi nasıl yaşayacağına sen karar vereceksin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


..."Tabi nasıl yaşayacağına sen karar vereceksin. Benim yanımda geri kalan ömrünü işkencelerle geçirerek mi? Yoksa keskinin yanında huzurla mı?"
"Neyden bahsediyorsun sen!"
Güldüm.
"Anlarsın" diyip ceketimi giyindim.
"Beni burda tek mi bırakacaksın!"
Diye arkamdan bağırırken hiç dönmeden çıktım. Hava yavaştan aydınlanıyordu. Arabaya binip hızla sürmeye başladım.
Telefonumda keskinin adı çıktığında sırıttım.
"Sen böyle sürekli arayacak mısın güzellik" dedim neşeli bir sesle.
"Senin blöflerine gelecek kadar salak değilim sarhan"
Büyük ve abartı bir kahkaha attım.
"Meydan senin. Külün cesedini bulduğunda işaret çakarsın"
"Eğer külü gerçekten öldürdüysen.. seni mahvedeceğim sarhan!"
Diye bağırdığında yüzümü buruşturdum. Aklıma deniz düşerken yüzüm soldu.
"Dene bakalım. Daha yüzünü göstermeye çekinen bir korkaksın sen!" Diye bağırdım.
"Yakında sarhan. Yakında"
Gözlerimi devirdim.
"O pis köpeklerini de peşimden çek!" Diyip telefonu kapattım. Arkamdaki siyah arabalara içimden küfür savurduktan sonra ara yollara girerek onları atlattım...

Eve girdiğimde benim mutlak bekçilerim volta atıyordu. Ceketimi çıkardım ve bir kadeh alıp keyiflice tablonun önündeki koltuğuma yayıldım.
"Nerdeydin" diye ilk oltayı atan karaca oldu.
"Her yerde" volkanın gözlerinde endişe varken karacanın gözünde sadece öfke vardı.
"Sarhan!" Diye bağırdığında karacaya döndüm. Gülümsedim biraz sinsice.
"Külü öldürdüm" dediğimde ikiside birbirine şaşkınca döndü.
"Nasıl!" Dedi volkan
"Çok zor olmadı"
"Sıçtık bu sefer harbi sıçtık!" Dedi volkan
"Sen tek başına külün yanına mı gittin?!" Dedi tepemde öfkeyle dikilen karaca. Gözlerimi ondan ayırmadan ayağa kalktım.
"Evet tek başıma onu kaçırdım. İşkenceler ederek tek başıma öldürdüm" dedim nerdeyse tüm kelimelere baskı yaparak.
"Beni sorgulamayı bırakıp önlem almalısınız. Keskini çok kızdırdım" dedim sevimlice. Volkanla karaca hala şokunu atlatamamışken yukarı çıkıp üstümü değiştirdim. Kıyafetimdeki kan lekelerine baktım.
Gündelik kıyafetlerimi giydikten sonra tekrar aşağı indim. İkiside ellerini başına almış kara kara düşünüyorlardı. Yolda ayarladığım ekip içeri girip sırayla dizildiler.
"Volkan sen benimle geliyorsun. Karaca sende artık evimden siktir olup gidiyorsun"
Karaca o sinsi gözlerini bana dikerek önüme yürüdü. "Akşam toplantı var. Seninle daha işim bitmedi sarhan. Konuşacaklarımız var"
"Eminim öyledir canım" diyip yanağına bir öpücük kondurdum. Karaca sonunda çıktığında volkana döndüm.
"Denizi yanıma alıyorum" dedim çekinerek.
"Vera sen napıyorsun. Yine hırsına yenik düşüyorsun"
"Keskin artık durmayacak. Kimseyi riske atamam. Cenker bundan sonra burda kalacak."
"Herkesi eve hapsederek mi koruyacaksın!"
"Gerekirse evet volkan! Ne yapmamı bekliyorsun. Öylece keskinin bizi bitirmesini mi bekliyim!" Başka bir şey demeden evden çıktım. Arabaya binip volkanı bekledim.
O da yanıma oturduğunda yanımızda ve önümüzde bir, arkada da iki araçla denizin evine gidiyorduk. Bir yandan çok mutluydum bir yandan çok korkuyordum. Verdiğim bu karar belki de hiç iyi değildi fakat başka çarem yoktu. Ne kadar yakınımda olursa o kadar iyiydi. Bu hayata onu sokmaya hakkım yoktu. Ama onun canı haklarından daha önemliydi benim için.
Oturduğu binaya geldiğimizde arabadan indim. Girişten girecekken volkan önüme geçti. "Yapma vera" volkanın kolundan sinirle tuttum. "Ben istiyor muyum sanıyosun! Ki artık çok geç çoktan keskinin adamları görmüştür buraya geldiğimi" diyip kenara ittirdim. "Burda bekleyin" dedim ve içeri girdim. Asansöre bindiğimde içimi bir heyecan kaplamıştı. Engel olamadığım korkum gün yüzüne çıkmıştı. Asansörden inip kapısına yürüdüm. Zile basıp bekledim. Kapı açıldığında denizin ilk gözleri büyüdü.
"Vera?"
"İçeri almayacak mısın?" Dediğimde bana yol açtı.
"Sen.. ben inanamıyorum geldiğine" dudağımın kenarı kıvrıldı. Krem rengi koltuğuna yayıldım. O da karşıma oturdu.
"Nasılsın" diye sordum.
"İyiyim sen?" Dedi utangaç bir ses tonuyla.
"İyiyim" bir taraftan evi inceliyordum. Denize baktığımda yüzü fazla kızarıktı ve terlemişti. Göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırıyordu.
Bir şey vardı..
Ciddiliğimi bozmadan ayağa kalktım. Salonu gezmeye başladım. Bir şeylere bakıyormuş gibi yapıp denizi inceliyordum hala. Ellerini koyacak yer bulamıyor hafiftende titriyordu.
"Neyin var deniz" dedim sertçe. Gözlerini büyüterek baktı. "H-hiç hiç bir şeyim yok. Sadece şaşkınım beklemiyordum seni. Çok mutlu oldum" kafamı sallayıp gülümsedim.
Ama gözlerimdeki kuşkuyu anlamıştı.
"Direkt konuya giricem deniz. Ben artık bu ayrılığa dayanamıyorum. O yüzden yanıma taşınmanı istiyorum. Eskisi gibi.."
Sevinçle ayağa fırladı.
"Gerçekten mi!" Ellerini bir çocuk gibi çırpıp bana koştu. Üstüme atladığında sendeleyip kahkaha attım. Ellerimi sırtına doladım. Kokusunu derince içime çektim.
Çok özlemiştim. Yavaşça ayrıldı.
"Peki neden? Hani tehlikeliydi."
Gözlerimi kaçırarak yere baktım.
"Öyle gerekiyor. Bir süre işe gitmeyeceksin. Evden de ben olmadan çıkmayacaksın"
Kaşlarını çatarak geriledi.
"Nasıl yani ne demek işe gitmiycem. Neden"
"Bir süre böyle olması gerekiyor deniz. Boşuna inkar etme istesende istemesende bir süre böyle yaşayacaksın."
"Ben.. ben böyle hayal etmemiştim" dedi üzgünlükle.
"Bende" diye fısıldadım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Kendimi suçlu hissediyordum. Derin bir nefes aldım.
"Toparlan. Aşağıda bekliyorum" diyerek çıktım hızlıca. Binadan çıktığımda volkan arabaya yaslanmış sigarasını içiyordu. Yanına gidip bende yaslandım.
"Pişman olacaksın hemde çok"
"En azından ona zarar gelmesini uzaktan izlemeyeceğim"
Histerik bir gülüş atıp sigarasını söndürdü.
"Anca kendini kandır" diyip arabaya bindi. Deniz elinde bir küçük bavulla indiğinde arabanın kapısını açıp binmesini bekledim.
Hala şaşkındı. İdrak edemiyordu.
Bende arabaya bindikten sonra yola çıktık. Volkanla aramızda geçen sessiz konuşmaları Deniz de anlayabiliyordu.
Eve geldiğimizde deniz büyük bir beğeniyle süzdü. Arabadan indiğimde kapının önünde iki elini arkasında bağlayarak bekleyen karacayı gördüm. Karaca denizi görünce histerik bir gülüş attı. Denizi belinden hafifçe ittirerek eve yönlendirdim.
"Sen içeri geç geliyorum deniz" dedim. Deniz içeri girdiğinde karacaya döndüm.
"Ne istiyorsun yine"
Sinirle kısılan gözleri beni buldu. Ani bir hareketle kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Arka bahçeye geldiğimizde hafifçe ittirdi.
"Delirdin mi sen!" Diye bağırdım.
"Asıl sen delirdin mi! Napıyorsun sen vera. Kendine gel artık"
"Ne yapmışım"
Etrafı süzerek yaklaştı.
"Külü kaçırmışsın" dedi sessiz ve öfkeyle
Şaşkınlıkla büyüdü gözlerim.
"Sen nerden öğrendin!"
"Demek tahminlerim doğruymuş Aklımı yitiricem! Öldürüyo beni bu rahatlığın" dediğinde oltaya geldiğimi anladım.
"Beni hiç anlamıyorsun" dedim kafamı sallayarak.
"Seni anlamama gerek yok! Görüyorum gözlerindeki hırsı!"
"Bağırma!"
"Bağırtma!"
Dolan gözlerimi saklamaya çalıştım.
"Mecburum" dedim güçlükle.
Öfkeli gözleri duruldu,derin bir nefes aldı.
"Kozaya gelmen lazım. Toparlaman lazım ortalığı"
"Biliyorum. Gelicem bu akşam"
Kolumdan tutup kendine çekti. Kocaman sarılışı karşısında nutkum tutuldu. Karşılık vermedim ama geri de çekilmedim. Gözlerimi kapatıp ağlamamaya çalıştım.
Sanırım tam da buna ihtiyacım vardı. Saçlarımı okşamaya başlayınca tutamadığım bir damla süzüldü yanağımdan.
Geçti.. geçti...
Karaca istediğinde nasılda sızıyordu içime.
Hissettim biraz olsun hafiflediğimi hissettim.
Kokusunu içime çektim ve gerçek hayata döndüm. Hızlıca geri çekildim.
"Git karaca"
Elimi tutup dudaklarına götürdü. Öperken gözlerini kapattı ve hızlıca uzaklaştı arkasına bakmadan. O da hissetmişti ne kadar çaresiz olduğumu bir şeyler yapacaktı.
İkimizi de yakacaktı...


Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin🙏🏻🙏🏻

ELPİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin