İŞKENCE(27)

11 2 1
                                    

Kulağıma gelen sesler yankılanırken gözlerimi açmaya çalışıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Kulağıma gelen sesler yankılanırken gözlerimi açmaya çalışıyordum.
Vücudumu hareket ettiremiyordum.
Felç geçiriyor gibiydim sanki.
Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda gerçekten hareket edemediğimi farkettim. Başımı eğdiğimde sandalyeye bağlı olduğumu gördüm.
Ne kadar zaman geçmişti?
En son nefes alamadığımı hatırlamamla ciğerlerimin yankısıyla öksürmeye başladım.
"Sonunda uyanabildin?"
Kafamı kaldırmamla Kül ile göz göze geldik.
Etrafı incelemeye başladığımda camları olmayan hatta sandalye ve bir kaç masa dışında hiçbir şey olmayan beton bir odadaydık.
"Nerdeyim ben"
Çok yorgundum.
"Benim inimdesin" diyerek oturduğum yere yaklaştı. Hala ayılamamış olmanın verdiği etkiyle gözlerimi kıstım.
Yüzünü yüzümün hizasına getirdi önce sonra bir eliyle yüzümdeki saçları çekti.
"Çek o pis ellerini üzerimden" dedim zorlukla.
İğrenç sırıtışıyla güldüğünde midemin bulandığını hissettim.
Yüzümde gezinen elleriyle kafamı geri çekmeye çalıştım fakat o kadar bitkindim ki günlerce dayak yemiştim sanki.
Kapı gürültüyle açıldığında Kül üzerimdeki ellerini çekti. Gelene baktığımda başladığımızı anladım. Kendimi bir an önce toparlayıp burdan kaçmanın bir yolunu bulmalıydım.
Keskin çaprazımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Karanlıkta kaldığı için yüzünü seçmekte zorlanıyordum. Sabah önüme koyduğu dosyayı küle uzattı.
"Evet sarhan uğraştırmadan imzala şunu"
"Elim kolum bağlıyken nasıl imzalıyım keskin" dedim alaycı bir şekilde.
Keskin yapmacık bir gülüş attıktan sonra küle işaret verdi. Kül arkama geçip ellerimi çözmeye başladı. Ellerimin rahatlamasıyla önüme alıp ovuşturdum.
Keskine bakarak elimi küle uzattım. Kül elime dosyayı sertçe koyduğunda alıp maddeleri okumaya başladım.
"Kozaya girince eski gücünün geri geleceğine inanıyor musun gerçekten?"
"Benim gücüm hala yerli yerinde bunu imzalayınca seni ilgilendiren bir şey kalmayacak zaten"
"O kadar aptalsın ki keskin! Hala kozayı eskisi gibi sanman yönetebileceğini düşünmen kadar aptalca bir şey yok!"
Bir elimi başıma götürüp ovuşturdum. Beni dinlemiyordu bile. Dikkatini çekmenin bir yolu olmalıydı.
"Kozada işler eskisi gibi ilerlemiyor artık keskin. Keşke ilerlese.. emin ol kozayı benden alman seni daha büyük bir çukura sürükleyecek"
"Daha ne kadar dinliycez bu orospuyu!" Diyerek çıkışan küle döndüm.
Sinirlerime hakim olamayarak ani bir şekilde üstüne atılıp sert bir yumruk geçirdim.
Yere düşen Külün üstüne çıkacakken keskin belimden tutup geri sandalyeye sertçe oturttu.
"Köpeğine sahip çık keskin!" Dedim dişlerimin arasından. Çenesini tutarak kalkan Kül zevk almış gibi gülünce iğrenerek baktım.
Keskinde yerine geri oturduğunda düşünceli bir tavıra bürünmüştü.
"Mesela ne değişir sarhan?"
Nasıl çıkacaksın bu işin içinden vera sarhan..
"Ben ölene kadar koza benim. Sen istesende istemesende gerçek bu. Koza benim hayatıma bağlı artık"
İşin iç yüzünü bütün detaylarıyla anlatamazdım.
"Bana gerçek kanıtlarla gel sarhan atıp tutma"
"Üzgünüm meslek sırrı. Tüm söyleyebileceklerim bunlar. Seçim senin ya beni öldürürsün ya da burdan çıkmama izin verirsin ama benden asla kozayı alamazsın keskin"
"Öyle bir alırım ki.."
"Elinden geleni ardına koyma"
Tam sırasıydı.
Birden şiddetle öksürmeye başladım. İkisi de birbirine bakarken şaşırmışlardı.
"Ne oluyor?!"
Nefesim kesilmiş gibi yaparken sandalyeden düştüm. Keskin beni yakalayıp yüzümdeki saçları çekti.
"Bir doz daha mı verdin kül!!" Diye bağırdığında amacıma ulaşmanın sevinci vardı içimde.
"Bir şey vermedim ben!!"
"Git su getir!"
Kül koşarak odadan çıktığında kapıyı da açık bırakmıştı. Kül gelene kadar çok az vaktim vardı.
"N-nefes... a-alamıyorum" dedim zorlukla ve ona doğru dönüp iki yakasından tutundum. Keskin sırtımdan desteklerken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Tam o sırada açıklık bulup kafa attım.
Geriye doğru yalpalayan keskinin kendine gelmesine izin vermeden arkasına geçip boynuna sarıldım ve ağzını kapattım.
Külün bağırışlarını duyunca saniyelerimin olduğunu farkettim ve keskinin ensesine kuvvetlice vurdum. Anında bayılırken kapıdan çıkıp koşmaya başladım. Kocaman bir fabrika gibiydi burası. Nereye gittiğimi bilmeden deli gibi koşuyordum. İleride arkası dönük birini görünce sessizce yaklaşıp boynuna sarıldım.
Onu da bayılttığımda belindeki silahını alıp ilerlemeye devam ettim.
Çıkışı görmüştüm fakat çok kalabalıktı.
Sanırım burdan çıkışım olmayacaktı ama denemeye değerdi.
Yaklaşabildiğim kadar yaklaştıktan sonra arkamdaki bağırışları duyup bir kolonun arkasına saklandım. Kapıdakiler de duyup içeri doluşmaya başlamıştı.
Bu kadar adamla tek başıma savaşamazdım.
"Burdan çıkamazsın sarhan!!" Diye kuvvetlice bağıran Külün sesi giderek yaklaşıyordu.
Ne yapacağımı düşünemeden durduğum kolona gelen mermiyle başımı eğdim. Elimi uzatıp rastgele ateş etmeye başladığımda herkes bir yere sığınmıştı.
Hafifçe kafamı çıkartıp gördüğüme sıkmaya başladım. Kül dışında kimse ateş etmiyordu.
Fabrikanın her yeri kolon doluydu. Kül ateş ede ede daha da yaklaşırken derin bir nefes aldım.
Tam çıkıp ateş edecekken Kül de benimle aynı anda çıktı.
Ve o benden daha hızlı davrandı.
Koluma gelen kurşunla geri kolona yaslandım.
Yanmasıyla bir elimi koluma götürdüm.
"Seni öldürmek benim işime gelir sarhan! Ben seni öldürmeden teslim ol!"
"Orospu çocuğu!" Diye fısıldadım.
Olan olsun diyerek silahımı doğrultarak olduğum kolondan dışarı çıktım.
Aynı şekilde karşımda Külü gördüm.
İkimizde silahlarımızı birbirimize doğrultuyorduk.
İğrenç sırıtışı zarar verme isteğimi daha da alevlendiriyordu.
"Buraya kadar sarhan.."
Tam tetiği çekecekken bir ses daha yankılandı koca fabrikada..
Silahım yere düşerken arkamdan ses yükseldi.
"Ödeştik!!"
Kolumu tutarak sendeledim. Başım dönüyordu.
Fazla kan kaybetmiştim.
Daha fazla dayanamayarak iki dizimin üstüne çöktüm.
İstediğini almadan durmayacaktı.
Biri beni bulmazsa burdan tek başıma çıkamayacaktım...

ELPİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin