Bu bölüm ufaktan geçmişe inmeye başladık. Kilitler kırılıyor,çözülüyor.
Lütfen destek olmayı,görüşlerinizi yoruma bırakmayı unutmayın💖
İyi okumalar💖💖
Cafenin içine girdiğimde çocuğu görüp yanına gittim. Hiçbir şey demeden masaya oturduğumda şaşkın bakışları yüzüme çıktı.
"Burak sen misin?"
"E-evet siz kimsiniz"
Memnunca gülümsedim.
"Seninle küçük bir gezintiye çıkalım burak ne dersin?" Diyip yanımdaki volkana baktım. Belini hafifçe açtığında burakta ecel terleri dökmeye başlamıştı. Masadan kalkıp arabaya ilerlemeye başladım.
Arabaya bindiğimde volkan onu ittirerek arabaya soktu. Sonrasında şoför koltuğuna geçti.
Karşımda oturan burak etrafına baktıktan sonra bana döndü.
"Kimsiniz siz nereye götürüyosunuz beni!"
"Şşş sakin ol o ses tonunu alçalt canımız sıkılmasın"
Oturduğu yere sindiğinde ona doğru eğildim.
Cebimdeki paketi çıkararak kucağına attım.
"Söyle bakalım burak kimden alıyorsun malları"
"Ne malı bir şey aldığım falan yok benim"
Derince bir nefes aldım.
"Denizin çantasından düştü bu paket ve senin ismini verdi."
Şaşırmış gözleri yüzüme çıkıp süzdüğünde kim olduğumu anlamıştı. Şaşkınlık yerini tekrar korkuya bıraktığında
"Deniz iyi mi? Bir şey yaptın mı ona!" Dedi
"Ulan bak!.. bak hele konuşmalara ya! Senden ala zarar mı var ona!"
Bugün havadaki oksijeni çok çekecek gibiydim. İhtiyacım vardı.
"Şimdi burakcım elimden bir kaza çıkmadan söyle kimden alıyorsun?"
"Lakabı kulaksız gerçek ismi ne bilmiyorum"
Duyduğum isimle gözlerimi kıstım.
Başımı salladım onaylarcasına.
"Nerden alıyorsun hangi bölgelerde bu kulaksız?"
"Durduğu bir bölge yok ama genelde denizin iş yerinin olduğu caddeden alıyorum"
Burağa doğru eğildim.
"Aferin. Şimdi siktir olup gidiyorsun bundan birisine bahsedersen seni bulurum çocuk anladın mı!"
Araba durduğunda hızlıca inip götüne vura vura kaçtı.
"Duydun mu volkan"
"Duydum seni eve bırakayım bende bir bakayım kimin köpeği bu adam öğrenelim bakalım"
Kafamı salladım.
Bu işin ucu kozaya dokunacaktı.
O kadar öfkeliydim ki ellerimin titremesi bir türlü geçmemişti.Eve geldiğimde gelen çığlıklarla yukarı koştum.
Denizin odasına girdiğimde her yeri dağıtmış çığlıklarla bağırıyordu.
"Deniz!" Diye bağırdığımda susup bana baktı.
"Senden nefret ediyorum. Allah hepinizin belasını versin. Nefret ediyorum senden vera sarhan duydun mu!"
Dona kalmıştım.
"Nankör" dedim dişlerimin arasından.
"Ben miyim nankör? Varsa yoksa vera sarhanın belası tehlikesi vaayy en tehlikeli sensin tamam. Ama yıllardır özlem çeken bizler biz normal insanlar! acı çekende biz yalnız kalanda biz tabi sen bu kocaman malikende zengin lüks hayatında mutlusun!"
Cenker denizi kollarından tutup sakinleştirmeye çalışsada işe yaramıyordu.
"Yeter bu kadarı sen fazla oldun!" Diyip denizi kolundan tuttuğum gibi yatağa attım.
Cebimden paketi çıkarıp bir tanesini verdim.
Hazine görmüş gibi atlayınca içimde bir şeyler patladı. Durum sandığımdan da kötüydü.
Cenkere baktığımda o da acı bir şekilde bakıyordu bana.
Telefonumu çıkarıp kapıdaki korumalarımdan bir tanesine yazdım.
Beş dakika sonra geldiğinde denizde sakinleşmişti.
"Başında nöbet tut en ufak bir şeyde uyandır beni" dediğimde başını salladı.
"Cenker hadi sende dinlen"
"Yok bekleyeceğim bende"
"Cenker" dedim yalvarırcasına
"Vera.." dedi o da aynı tonlamayla
Son kez denizin içler acısı görüntüsüne bakıp çıktım odadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELPİDA
RomanceKaraca her nefes aldığında ömrümden azalıyordu. Karaca sonumu hazırlıyordu. Onun yanındayken sinsilik damarlarımızdan gözlerimize ulaşıyordu. Sırtımdaki zorundalıkların yükü özgür ruhumu sıkıştırıyordu. gözlerindeki duyguyu anlamıştım. Kavruluyor...